Enerji перевод на английский
10,530 параллельный перевод
Yavaşlaman gereken bir yer var. Bırak enerji önüne geçsin.
This is the one time you need to slow down.
- Elektrofotografiyi kullanarak dünyamız başka bir boyuttan enerji girişi var mı diye Cisco ile, bütün Central City'i kontrol etmeyi başardık.
- What are you talking about? - Using electrophotography, Cisco and I were able to search Central City for any signs of energy entering our earth from another dimension.
- Tek enerji kaynağı petrol değil.
- Oil - is not only a source of energy.
Jesper, bu anlaşma belli başlı Rus enerji şirketleriyle olacak.
Jesper. This deal with a specific energy company in Russia.
Orgazm yüzünden kaslardaki enerji azalır ve bu bir erkeği yorgun düşürür. - Tamam.
Or else the orgasm usually drains the muscles of energy and makes a man feel exhausted.
Ne tür bir kızda öyle bir enerji olur...
What kind of a girl has that kind of energy...
Bu işlemin, herhangi bir yaşam faaliyeti olmaksızın yapay enerji kaynağıyla uyarılarak gerçekleştiğinin görülmesi bizim şu an çok hücreli yaşam olarak adlandırdığımız şeyin temelinde yattığını gösteriyor.
That this process can be seen to function in conjunction with artificially induced energy in the absence of other animate processes seems to suggest that it lies at the very foundation of what we now understand to be multi-cellular organic life.
Görünüşe göre enerji rezerve ediyor.
There appears to be some kind of... energy reserve. Christine, I think you should put it down. Drop it!
Kubbe'nin enerji kaynağı bitmeye başlıyor.
The dome's energy supply is beginning to fail.
Rastladığımız tüm enerji türlerinden farklı bir türdü.
It was a different kind of energy from any we'd ever encountered.
Sıradaki büyük enerji kaynağı olmaya aday olduğunu.
They said it had the potential to be the next great energy source.
Enerji kaynağımızla oksitoksinin çoğunu sırf ayağa kalkabilmek için kullandım.
I used most of our energy supply and oxytocin just to get back on my feet.
Koza dünyasında sesin enerji olarak kullanılmasını öğrendim.
In that cocoon world, I learned how sound can be used as energy.
Dünya için temiz, sınırsız enerji kaynağı.
Clean, unlimited energy for the world.
Kendisine ait olmayan.. ... bilinçli bir enerji bedenini ele geçirdi.
A kind of energy infused with consciousness, but it wasn't his.
Kraliçeyi kozalamak için kubbeden aldığımız enerji kireçlenmeyi hızlandırdı.
Why? The energy we used from the dome to cocoon the queen sped up its calcification.
Kraliçenin... son enerji transferinin saniyeler uzağındayız.
We are... moments away... from the queen's final transfer.
Her şeyin amacı, Amerika halkının enerji kaynaklarına karşı çıkmasını sağlayacak kadar büyük ve doğal bir gaz kazası yaratmakmış.
That's what this is all about, Creating a natural gas accident big enough That the american public turn against it
- Enerji gelişimimiz bir gecede çöker.
Our energy boom collapses overnight.
Rusya, tüm Avrupa ve Batı Asya'da baş enerji sağlayıcısı olarak yenilenir.
Russia is restored as the premier energy provider In all of Europe and western Asia.
Amerika'daki enerji fiyatları dört kat artar.
The energy prices in the U.S. would quadruple.
Enerji transferi uygulaması yapıyoruz.
We practice energy transference.
Eski hayatına dönmesine engel olma teşebbüsleriniz hoşa gitmeyen enerji transferi ile karşılaşacaktır.
Ms. Weinberg is leaving with us. Any attempt to hinder her return to her former life will be met with an energy transference most unpleasant.
Ama buraya gelişimin daha yüce bir sebebi var yaşam enerji ile yenilendim bana yaşamı hatırlatan biriyle paylaşmak istediğim bir hayat... bunu geçtiğimiz günlerde anladım.
But the truth is that I come for a much greater reason... a renewed vigor for life... a life that I want to share with someone who evokes the vitality that I have come to know well in recent days.
Joe MacMillan ve Westgroup Enerji bizi satın almak istiyor.
Joe MacMillan and Westgroup Energy want to buy us up.
İçindeki enerji tamamen yok oldu.
The energy has been drained from it... completely.
Acaba hiç... mutfağında piller ve enerji içecekleri dışında herhangi bir şeyin var mı?
anything in your kitchen other than batteries and energy drinks?
Onu geri getirmek için yeterli enerji olacak ama burada tutmak için yeterli enerji olmayacak.
There'll be enough power to bring him... back, but not enough power to keep him here.
Bu çok kolaydı, ama yukarı, yörüngeye doğru yapılacak yolculuk için daha fazla enerji gerekiyor.
Now that's pretty easy. But the trip back up into orbit, that takes a lot more energy.
V-1'ler ampulü veya oda ısıtıcısını açmak için biraz enerji çektiğinde enerjinin gitmesine izin veririm.
So when V-1s siphon off a little juice to power a lightbulb or a space heater, I let it go, but this time...
Devreye enerji veriyorum.
Sending juice to the sonar head.
Ya eğer diğer komadaki hastalar Dr. Nash'den intikam alsın ve başka hastalar da ölmesin diye Jane'e dinamik enerji sağlamak için kendilerini feda etmişlerse?
What if the three other coma patients died in order to give Jane enough dynamic energy to wake up so she could stop Dr. Nash before he injured or killed any more patients?
Dinamik enerji mi?
Dynamic energy?
Hayaletin sebep olduğu hızlı enerji dağılma şeklidir diyebiliriz belki de.
Uh, a form of rapid energy dispersal caused by a manifesting apparition.
Evet, enerji yüzünden. Eğer kişi travmatik bir şekilde ölmüşse olur. Ruh vücuttan çok hızlı ve istenmeyen bir şekilde ayrılmışsa oluyor.
Yes, it's when the energy that remains after a person dies traumatically, what some would call the soul, is separated from the body too quickly and it lingers, unable to move on.
Ruhumuz enerji formundadır. Öyleyse nasıl yok edilebilir?
And if it is, if the soul exists as an energy, how can it be destroyed?
Yani evet, bulduğumuz şey beynin enerji patlamasından kaynaklanıyor olabilir. ya da veriler buluşumuza çok yaklaştığımız anlamına da geliyor olabilir. Elimizdekiler acayip heyecan verici.
Yes, I-it could be the burst of energy in the brain that we've talked about, or it could mean that we are closing in on discovering that there really is something more, and that's incredibly exciting.
Enerji şirketi niye bilgisayar işine bulaştı diye sorabilirsiniz.
Now you might ask, "Why is an energy company messing around with computers?"
Biraz basın insana nasıl enerji verdiğini gösterecek kadar nazik biri.
She was kind enough to show me how energizing a little bit of bass can be.
Yani, eskiden ödev ve sınavların beni nasıl terlettiğini düşününce hepsi boşa harcanmış enerji gibi.
I mean when I think about how much I used to sweat homework assignments and exams. It's just a bunch of wasted energy.
Thor, biraz daha enerji ver lütfen fakat sakın abartma.
Thor, more juice, please, but don't overdo it.
Eline dokunduğum anda bir enerji hissettim.
When I touched his hand, I felt this... energy.
Enerji tam yerindeydi ama mesaj biraz hatalıydı.
The energy was great, but the message was flawed.
Seni Enerji Geliştirme Bakanı olarak atıyorum.
I am appointing you Minister of Energy Development.
Henüz tanımlanmamış zaman-enerji ilişkisiyle puan kazanacağım
I'm gonna chalk it up to a yet-to-be-defined time-energy correlation.
Enerji Gelişimi Bakanı, kendini iş haftasına hazırlıyor o kadar.
It's just the Minister of Energy Development fortifying himself for the work week.
Sence kimi yeni Enerji Gelişimi Bakanı atayalım?
Who do you think we should get to be the new Minister of Energy Development?
- Enerji Gelişimi Bakanı benim.
I'm the Minister of Energy Development.
Enerji Bakanı'nın işe kafası iyi bir şekilde gitmesi sence normal mi?
You think it's all right for the Minister of Energy Development to show up for work high on drugs?
Enerji Gelişimi Bakanlığından ve oğlum olmaktan.
Minister of Energy Development or my son.
Yeni Enerji Gelişi Bakanı ve oldukça hamile karısı helikoptere binmiş. Açılış törenine gitmeyi bekliyorlar.
Your new Minister of Energy Development and his very pregnant bride are already in the helicopter and are waiting to go to the groundbreaking.