Enfes перевод на английский
1,295 параллельный перевод
Judy ve Cissy'e, bu enfes ilaç için teşekkür edin.
Hey, thank you, Judy and Cissy, for that lovely medicine.
Enfes mücevherler!
Fabulous jewellery!
Enfes!
Smeat!
İlk başta tadı biraz tuhaf geliyor ama sonra kesinlikle enfes.
At first some flavours are disconcerting... but then it's absolutely delicious
Enfes için'E', egzantrik, eşi görülmemiş, eğlenceli için'E'...
'E'for excellent, eccentric, extraordinary exhilarating
Kızartması enfes olur.
They're delicious on toast
- Enfes Jen
- Jen-a-lish Delish.
- Biliyormusunuz, enfes üçlü lezzetli sandiviç kulübü gibi bahsettiniz.
- You know, that sounds to me like a triple-decker club sandwich.
— Enfes. — O da dedi ki " Ya öyle mi?
- That's killer.
Mesele şu ki babam bu dükkânı 30 sene önce açarken tek bir şeyi önemsiyordu : enfes bir fincan kahve yapmak.
You see when my father opened this store thirty years ago, he cared about only one thing making a great cup of coffee.
Enfes!
KILLER!
Eminim enfes zaman geçireceğiz. Değil mi çocuklar?
Well I'm sure we're gonna have a marvelous time, won't we children?
Enfes.
Fabulous.
Bunlar enfes.
These are scrumptious.
Ağzınıza layık kuzu budu ve enfes, soslu bezelyelerle tereyağlı patates püresi de yanında!
Come in for the lovely leg of lamb... and the gorgeous green peas, and the floury white potatoes.
İştah açıcı, tadı güzel nefis, enfes tatlı, ağız sulandırıcı.
Savory, tasty, scrumptious, delightful, succulent, mouth-watering...
-... tam anlamıyla enfes.
- It's absolutely delectable.
Bu tam anlamı ile enfes.
This looks just yummy.
Ne enfes bir işleme.
Such exquisite embroidery.
Sos da enfes olmuş.
And a terrific sauce.
Enfes.
Delicieux.
Bu domuz eti enfes kokuyor.
Smells champion, that pork.
Tehlikeli bölgelere paraşütle atlayan hava filosu, enfes bir makyaj ve enfes bir silahla.
Airborne wing. The airborne wing parachuting into dangerous areas with fantastic make-up and a fantastic gun.
Daha, enfes'sarımsaklı'pudingten tatmadın bile.
Don't go. You haven't had a bite of the delicious garlic pudding yet.
İş yerindeki erkekler ona sadece "enfes" diyorlar.
Well, the men in the office just call her the yummy one.
Enfes.
Delicious.
Daima enfes.
Always delicious.
İşten atıldım, enfes kokuyor.
The lost-my-job smells great. - What?
Küçük bir pandanın maceralarını anlatan enfes bir seri.
It's a delightful series about an adventurous little panda.
Ne enfes bir sürpriz.
Isn't this a splendiferous surprise?
Enfes seçim efendim
Exquisite choices, sir.
Enfes olmuş.
Mmm! This is delicious.
Enfes.
Exquisite.
- Enfes görünüyorsunuz.
- You look fantastic.
O enfes yavruyu. Cusamano'ların yan komşusu.
This gorgeous piece of cooz next door to Cusamano's.
Oğlun hâlâ o enfes çalımları yapıyor mu?
Your kid still got that killer crossover dribble?
Enfes!
Groovy!
Enfes bir tuzak kuralım.
We should set a groovy trap.
Hey, bu enfes bir şarkıya benziyor!
Yeah, that sounds like a groovy song, man! Remember that one!
Sanırım bu enfes muammayı çözdüm!
I think I've got this groovy mystery solved!
— Enfes. Hey, bu bayan elbiseleriyle ne yapabiliriz, biliyor musunuz?
Hey, you know what we could do with these lady clothes, huh?
— Vauv, enfes! — Gayet davetkâr görünüyor.
It looks quite inviting.
Çünkü, gerzek inekler, yukarıda enfes yiyecekler ve tatlılar var!
Because, you stupid Melvins, they have rad food and desserts upstairs. Hey, did you see Principal Victoria in there?
- Enfes beynin tıkladığında, ürperiyorum.
I get chills when that delicious brain of yours clicks.
Bu gitar enfes!
This guitar rocks, Man!
Enfes!
Groovy.
Tabii, edeceğiz. Müzik yapmaktan daha çok hoşlandığımız bir şey varsa o da enfes bir muamma çözmektir.
Sure we'll help you - if there's one thing we like more than playing music, it's solving a groovy mystery.
Enfes bayık güzel!
- Killery sweet.
- Yemekleri enfes.
The food is exquisite.
Müzik yapmaktan daha çok hoşlandığımız bir şey varsa o da enfes bir muamma çözmektir. Harika!
Al-right!
Enfes!
It rocks!