Equipped перевод на английский
1,407 параллельный перевод
Gördüğün gibi, bu modele son teknoloji piko nükleer itici motor, yapay zeka yön bulma sistemi, ve süper sert seramik kasa koydum.
As you can see, I've equipped this model with a state-of-the-art pico-nuclear propulsion drive, an artificial intelligence guidance system, and a super-hardened ceramic casing.
Tüm müfrezelerini hazırla ve rapor ver.
Get all your platoons as best equipped as you can and report back.
Onların, 7 tane tam teçhizatlı birimi var. Bu işle daha iyi başa çıkabilirler.
They have 7 fully equipped unit that can deal with this.
Sizin gibilerin kocaman bir-- -
Is it true that you fellas are equipped with incredibly..... large...
"Tüm öğrencilerde bulunması gereken malzemeler standart boyda kalaylı iki kazan isterlerse, bir baykuş, kedi veya kara kurbağası da getirebilirler."
"All students must be equipped with one standard size 2 pewter cauldron and may bring, if they desire, either an owl, a cat or a toad."
Gerekli her şey mevcut.
It's equipped with everything you'll need.
Polonya yeraltı örgütü Almanlar'a karşı koyamaz.
The Polish underground is hardly equipped to take on German forces.
Çok iyi malzeme.
You're well-equipped for a Spec-4.
Umarım eski kocan Sam'in vereceği zarara karşı hazırlıklıdır. Çünkü burası kesinlikle huzur dolu görünüyor.
I hope your ex-husband's equipped for the havoc of Sam... because it seems absolutely blissful here tonight.
İşverme acentasına sahip olacağım ve onlar bana hiçbir donanım yapmamamı söylediler.
I've been to many employment agencies... and they just keep telling me "I'm not equipped to do anything else".
Eve kimseyi davet etmediğimden mutfak araç-gereçleri tam değil.
I never invite anyone over, so the kitchen isn't fully equipped.
Geri dönse bile, kuvvetlerimiz eskisinden çok daha gelişmiş silahlarla teçhiz edilmiş durumda.
Even if it does come back again our forces are now equipped with weapons that are far more advanced than anything we had before.
- Hayır. Cihazlar hazır ama açık değil.
We are equipped, but it isn't turned on.
Ve tam teçhizatla araştırma yapmak için gelmeyi 4 gözle bekliyorum.
And I look forward to returning with a properly-equipped expedition to study it.
Nöro arabirim kullanarak bir gemiye pilotluk etmemi sağlıyor.
It allows me to pilot a vessel equipped with a neural interface.
Yüzlerce figüran özenle donatılmalı, üniformaları giydirilmeli düzenlenmeli ve de harekete geçirilmeliydi.
Hundreds of extras had to be accurately equipped... ... and uniformed and webbed and geared up.
Kendimi onları yetiştirecek kadar donanımlı hissetmiyorum.
I just didn't feel equipped to raise them.
John, Tanrısını kaybetmiş birine yardım edecek donanımda değilim.
John, I'm not really equipped to deal with somebody who's lost God.
Bir bebeği dünyaya getirmek için yeterli donanıma sahip olup olmadığını bilmiyorum.
I don't know that it's equipped to bring a baby to term.
-... sadece Angel donatılmış.
-... is equipped to pay this debt.
Ve "donatılmış" derken de bunu kastetmiyorsunuz, değil mi?
And when you say "equipped," that isn't what you mean, is it?
- Anatomik olarak, sadece bir insanla çiftleşebilirim.
- Equipped to mate only with a human.
Aklınızda kalsın, bu kargo gemileri kurtarma görevleri için tasarlanmadılar.
Keep in mind, those cargo vessels weren't equipped for rescue operations.
10 sokak uzaktaydılar. Ya arabaları ışık hızıyla gidiyor.
So, unless the radio car comes equipped with warp drive...
Onların laboratuarları daha iyi. Daha hızlı çalışıyorlar.
Well, their lab is better equipped, it's faster.
Büyük bir onarım yapacak kapasitemiz olmadığı... -... veya işimizle gurur duymadığımız.
That we're not equipped to handle a major restoration or that we're not proud of our work.
Savaşmak için donatılmadık.
We're not equipped to fight.
Bir çeşit hastahanede ya da iyi donanımlı bir tesiste olmalı.
He must be in some kind of a hospital or a well-equipped facility.
Bu kadar büyük düşman gücünü püskürtecek teçhizata sahip değiliz.
We are just not equipped to repulse such a large enemy force.
Bence değil. Erkeklerin üç vasfı olmalı.
Traditionally, men need to be equipped with three traits :
Çok huzursuz olduk.
We were ill-equipped.
Bugünden sonra onlara vaaz vermek için kendimi son derece yetersiz hissediyorum.
I feel very ill-equipped to do any preaching to them after today.
Daha az evrimleşmiş bir tür hayatta kalmak için daha fazla evrimleşmiş bir türden daha iyi donanmıştır.
A situation in which a less evolved species is better equipped to survive than a more evolved creature.
Sen o köpeklere bakabilecek durumda değilsin.
You are not equipped to keep those dogs.
Yanlış! "Dorsal appendage" sadece deniz memelilerinde bulunur.
Wrong! The dorsal appendage exists only in marine-equipped mammalia.
Bu saçma fikri ancak eksiksiz bir spor salonu var diye kabul ettim.
I only agreed to this if it had a fully-equipped gym.
Bu yeni kasabada... modern araçlarla... tüm eski çalışanların... iş garantisi ve... daha iyi maaşları olacak.
In this new town, more modern and better equipped, all the former workers will be guaranteed a new job and better wages.
Kendi arabamı, kimsenin yardımı olmadan kullanacak kadar kendimi iyi hissediyorum.
I do feel equipped to locate my own car without cover.
Eğitime ve malzemeye ihtiyaçları vardı. Amerika savaşa hazırlanıyordu.
They had to be trained and equipped, of course, and America was gearing up for war.
Umuyorum itaat etmelerini sağlayacak devrelerle donatılmış ikinci seri modellerin daha sık kullanımı...
I hope the more frequent usage of Earth-made Seconds equipped with...
Böyle bir durumu kontrol altına alacak donanımımız yok.
We're not equipped to handle a situation like this.
Kiryu,'Mutlak Sıfır Silahı'denilen bir silah ile teçhiz edilmiştir.
Kiryu is equipped with a weapon called the Absolute-Zero Gun.
Bismarck, Norveç'in Bergin tersanesinde açık denizler için tasarlanan, ve pek çok denizcilik uzmanına göre dünya üzerinde en mükemmel şekilde silahlandırılmış savaş gemisiydir.
The Bismarck considered by most naval experts to be the most perfectly equipped fighting ship in the world was spotted leaving the Norwegian port of Bergin for the high seas.
Uyduda Terahertz kamerası var.
The satellite is equipped with an imaging camera.
Öğrendiğimize göre Sark bir anlaşma yapmış. Richter'la aynı virüsü taşıyan hastaları Cenevre'deki özel bir hastaneye götürmek için tıbbi donanımlı bir 727 tutmuş.
We recently uncovered a charter agreement indicating that Sark rented a medically equipped 727 to transport three patients presumably suffering from the same virus as Richter to a private hospital in Geneva.
Belki annemin işbirliği, bir stratejidir. Babam bunu benden daha iyi anlayabilir.
Maybe her cooperation is part of some elaborate strategy he's more equipped to see than I am.
Bu manyetik şarj iki metrelik zırhı delmekle birlikte içindeki ikinci tetik gözyaşı gazı veriyor. Yani araçtaki görevliler etkisiz hale gelecek.
Not only is this capable of penetrating two meters of steel, but it will also come equipped with a tear-gas munition, which will disable the guards.
Hepsi ışık hızı sürücüleriyle donatılmış boş kaporta parçalarıydı.
They're just empty hulls equipped with slipstream drives.
Bilmem. Başka nasıl açıklanabilir ki? Sen miydin?
winter housing starts the negligible impact of the recent interest rate cuts decline in occupancy rates in corporate office space it just seems to me that a smaller company Will be better equipped to respond to shifting market forces but I guess you probably already knew that
Amerikalılar daha iyi donanımlıydı.
The Americans were better equipped.
Termal cihazı varsa ısının sinyallerini alırlar.
If it's thermal-equipped, it'll pick up the heat signature.