Escape перевод на английский
16,653 параллельный перевод
Kaçmaları imkansız.
It's unable to escape.
Yüzbaşı Burk ve Green Vietnam'daki saldırıdan kurtulmayı başardılar.
Lieutenants Burk and Green did manage to escape the attacks in Vietnam.
Gerçekten Ay üzerinde duran ve... atmosferi olmayan bir hapishaneden kaçmaya mı çalışcağız?
I mean, we're really gonna try to escape from the inescapable prison on a moon with no atmosphere?
Kaçmalarına izin veremeyiz.
We cannot let it escape!
Kanımı iç, Quintus. Beni kaçacak kadar güç toplamak için beni kullan.
Drink me, Quintus, and use me and your strength to escape.
Kaçman gerek.
You must escape.
Ama Judith yardımın gerekiyor, kaçmam için.
But, Judith, I need your help to escape.
Bunu fark ettiğimde çok şaşırdım ama sana ne yalan söyleyebiliyorum ne de hükmünden kaçabiliyorum.
But I find to my surprise that I cannot lie to you, nor escape your judgment.
Kaçmayı aklından bile geçirme.
Do not expect to escape.
Ama babana bunu bir uyarı olarak bildirmesi için birkaç kişinin kaçmasına izin verdiklerini söylediler.
But that they allowed some of the settlers to escape, so they would take the word to your father, as a warning.
Tamam, Sprague kaçmak için yeteri kadar yüksek bir yerde olmak isteyecektir.
Sprague will want to be on high ground far enough way to make an escape.
Kaçış kapısına tuğla mı ördünüz?
You bricked up the escape door?
Brian Mellenburg kaçışı ile alakalı olarak...
In relation to the Brian Mellenburg escape?
Kaçmak için planlanmış yerini söyledi.
She told me of your planned route of escape.
Ya kaçmazsam ne olur?
What if I didn't escape?
Durum şu, senin kaçışın... Bize fazla seçenek bırakmadı.
The situation is that... your escape has left us without...
Ama huzurumuz Pablo Escobar'ın kaçışıyla tehdit altında.
This peace is now threatened by virtue of Pablo Escobar's escape.
Aile fidyeyi ödeyecek, eğer Kate de Peter ile kaçmadıysa...
Family's gonna pay the ransom, so if Kate didn't escape with Peter...
Peter kaçmamış.
Peter didn't escape.
Ama geçen haftalardaki kaçma çabalarınızdan bu duruma gelişiniz biraz hızlı oldu sanki.
But I can't help noticing, after several weeks of constant escape attempts, you've settled in here pretty fast.
Kaçmaya çalışmıyorum.
I'm not trying to escape.
Bir yangın çıkışı.
It's a fire escape.
Akıllı bir kişi çatının üzerine çıkabilirse o yangın çıkışından konteynırın üstüne kolayca atlayabilir.
One smart person makes it to that rooftop, it's an easy leap from that fire escape to the top of the container.
Leo Greene az önce bütün dünyaya kordondan kaçmanın bir yolu olduğunu söyledi.
Leo Greene just told the whole damn world there's a way to escape the cordon. Dr. Lommers.
Dışarıdaki itfaiye depatmanı konteynırların yakınındaki yangın çıkışını sökecek.
The fire department outside is gonna take down the fire escape near the containers.
Leo Greene az önce tüm dünyaya kordondan bir çıkış yolu olduğunu söyledi.
Leo Greene just told the whole damn world there's a way to escape the cordon.
Ve oradan kurtulur kurtulmaz seni almaya gelecekti.
And as soon as she could escape, she'd be coming for you.
Hala arka kapıdan kaçma şansın var.
You still have time to escape through the emergency exit.
Neden kaçmamak için direniyorsun?
Why don't you want to escape?
Ben de buraya ilk geldiğimde, kaçabileceğimi sanıyordum.
I used to think I could escape too when I first got here.
On yıl boyunca Kunta'nın yeniden kaçmaya niyetle etmediği tek bir gün geçmedi.
For 10 years, not a day went by that Kunta wasn't looking to escape again.
Az önce bana ulaşan bu geçiş kağıdını Noah kaçabilsin diye Kizzy vermiş.
I've just received this road pass, forged by Kizzy to Noah, so that he could escape.
Bunun tek yolu, siz kaçarken, benim teslim olmam.
The only way out of this is for me to give myself up while you escape.
Ve kaçışlarını planlıyorlar.
And they're planning their escape.
Öyleyse kendine kaçış yolu bulmakta özgürsün.
Then feel free to find your escape.
Aslında, çiçekleri koyduğumuz bir yangın çıkışı.
It's really a... fire escape with some potted plants.
Kolay olacağını söylememiştim, ama Meese'in kaçıp planı elimizdeki en iyi şans.
I didn't say it was gonna be easy, but Meese's escape plan is our best shot.
Tee, kaçış planına uymamız gerek.
Tee, we've got to do the escape plan.
Kaçış girişimlerini önlemek için patlayıcı kullanmak çözüm değil.
Explosives are not the answer for preventing the escape attempts.
Bütün kaçış noktaları gün bitimine kadar etkisiz hale getirilecek.
Any possible escape route will be neutralized by day's end.
Benim kaçış planım, benim kurallarım.
It's my escape plan, my rules.
Eğer bizi sağ salim çıkarabilirsen senin planın olur.
It's only your escape plan if we get out safely.
Ve hepimiz ihlali kolaylaştırıp mühürlenmiş rögar kapaklarından iki gün önceki kaçış girişimine kimin izin verdiğini öğrenmeye çalışıyoruz.
And what we all want is to try to ascertain who facilitated the breach of one of the sealed manhole covers to allow the escape attempt two days ago.
İnsanların kaçmasına izin veren kişi o.
He's the one helping people try to escape.
İzin ver adamlarımı toplayıp oraya ineyim, ve kaçmaya çalışan insanları öldürülmeden önce geri göndereyim.
Let me and-and a team of my guys go in there and send back the people trying to escape before they get killed.
Kaçış süratine ulaşmak için gitmen gereken hız işte budur.
So to reach escape velocity, you're gonna have to go... that fast.
Geçmişimden kaçmam, olanları unutup yeni bir hayata başlamam gerekti.
I needed to escape my past, forget about what happened, start a new life.
Ya da kaçmaya çalışıyor olabilir.
Or she could be trying to make an escape.
Ama önce, kaçmak için itinayla düşündüğüm planımı anlatmadan şunu bilmenizi isterim ki bana kulak vermediğiniz için her gün acı içinde kıvranıyordum.
But, before I made my meticulously planned and daring escape, I suffered every day because you would not heed my pardon.
ya da kimse görmeden sizi dışarı çıkarabilirim.
Or I can help you escape unnoticed.
- Hiç kaçmaya çalışmadılar mı?
They wouldn't escape?