Espresso перевод на английский
893 параллельный перевод
Şu İtalya'dan gelen koca espresso makinesini Rie tek başına kurmuştu.
That giant espresso machine from Italy, Rie put that together herself.
Burada Jade marka ayaklı bir fırınımız var. Belle Epoque pirinç ve bakırdan espresso makinesi. Özel olarak İtalya'dan getirttik.
Got a Jade freestanding range over here, the Belle Epoque, brass and copper espresso machine we had specially shipped in from Italy.
Expresso makinesi var mı?
Do you have an espresso-maker?
Espreso mu?
Espresso?
- Yakında espresso içince unutursun.
- Soon, you drink Espresso.
Dün gece var ya le drug store'da takılırken işte yani çocuklardan ikisiyle espresso deviriyordum ki
See, last night, while I was making the scene at le drug store,
Bir espresso.
An espresso.
Le Monde, Rinascita, Le Nouvel Observateur, L'Espresso,
Le Monde, Rinascita, Le Nouvel Observateur, I'Espresso,
Bir espresso.
Espresso.
Sadece espresso.
Just espresso.
Daha kahvemi bitirmedim.
I haven't finished my espresso.
Espresso?
Espresso?
Adı "espresso" ymuş.
They call it espresso.
Sana ekspresso yapacaktım.
I was gonna make espresso.
Köpüklü nefis ekspreso.
Espresso, with that beautiful foam.
Ben sadece ekspreso alacağım. Teşekkür ederim.
Uh, I think I'll just have an espresso.
Çay? Espresso?
The espresso?
İtalyan kahvesi lütfen.
Espresso please.
Şarap, kokteyl, espresso?
Wine, cocktail, espresso?
Arkadaşıma bir espresso yapar mısın?
Can you get my friend an espresso?
" Chock Full O'Nuts, espresso...
"... Chock Full O'Nuts, espresso...
Ona götürdüğüm ilk espressonun içinde fincan dolusu zehir vardı.
First espresso I carried to the bastard would have a cupful of lye in it.
Bu lanet kahveyi zehirle doldurdum!
I filled his fucking espresso with lye!
- Ben bir Espresso alayım.
I'll have an esspresso.
Bizim espresso makinemiz bile yok ki.
We don't even have an esspresso machine.
Espresso makinem var.
I have a Faema of my own.
Üstünde kartal olan restoran espresso makinesi.
It's a restaurant espresso machine with an eagle on top.
Filtre kahve, espresso, cappuccino.
Filter, espresso, cappuccino.
Vietnam'a hoş geldiniz, insanı sert bir kahveden daha fazla çarpan bir ülke.
We'd like to welcome you to Vietnam, the country that is more stimulating than a strong cup of cappuccino or an espresso enema.
Espresso lütfen.
Espresso, please.
Espresso?
How about an espresso?
Espresso olsun lütfen.
Preferably espresso.
Espresso ister misin?
You want some espresso?
Yoksa espressonu içemezsin kaptan.
You're not drinking your espresso, mon capitaine.
Epresso olabilir mi lütfen.
Preferably espresso.
Espresso, duble espresso, kapuçino, duble kapuçino latte, duble latte, Yemen kahvesi, duble Yemen kahvesi sütlü kahve, macchiato, duble macchiato caffe bianco, ya da yerli kahve.
Espresso, double espresso, cappuccino, double cappuccino... latte, double latte, mocha, double mocha... caffe con panna, macchiato, double macchiato... caffe bianco, or house blend.
Belki bir fincan espresso için bir kafeye uğrardınız, New York Times'ın pazar baskısını ve, kahvaltı için taze ve sıcak bagel alırdınız.
Maybe stop by a little café for a cup of espresso, pick up the Sunday edition of the New York Times, and some fresh, hot bagels for breakfast tomorrow.
Onu buraya getir şarap için, sohbet edin, güzel bir yemek sonrası onu Beyaz Gül'e götür. Gecenin sonunda da konyak ve espresso ısmarla. Sonra da o iki helikopter konusunu aç.
Bring him here vintage wine blah blah blah, elegant dining get him blown at the White Rosete brandy, espresso.
"İki espresso" dedi.
"Two espressos," he says.
- Espresso?
- A nice espresso?
Ekspreso, lütfen.
Espresso, please.
Pellegrino, espresso, şampanya.
Pellegrino, espresso, champagne?
Şu varoluşcu adamı diyorsunuz sanırım. Hani herkes siyah giyer ve espresso içer?
You mean the existentialist guy, everybody wears black and drinks espresso?
- Ben kafeinsiz espresso alacağım.
I'll have a decaf espresso.
Fikrinizi değiştirirseniz, ben Penthouse'da olacağım.
I'll be in the penthouse if you change your mind. Thanks for the Espresso maker...
Bir kahve içer misin?
You want to come up for an espresso?
Bayou espresso.
Bayou expresso.
Umarım bu espresso dan iyidir.
I hope it's better than this espresso.
Ben bir espreso içecegim.
I'm goin'to get some espresso.
Espresso.
Espresso.
Espresso Makinası için teşekkürler ve bok torbası için.
And the bag of shit.