Etmiyorum перевод на английский
8,993 параллельный перевод
Hiçbir şey servis etmiyorum.
I do not serve anything.
Hayır, gerçekten etmiyorum.
No, really.
"Hayır" ı cevap olarak kabul etmiyorum.
I won't take no for an answer.
Ve tartışma kabul etmiyorum.
And I'm not arguing.
Ve kesinlikle sorun etmiyorum. Annemi unutmuşsun.
You know, and I'm totally fine that you've moved on from Mom... really.
Sizinle konuşmayı hak etmiyorum çünkü kötü haberlerim var.
I feel like I don't deserve to talk to you, because I have terrible news.
- İtiraf falan etmiyorum.
- I don't admit a thing.
ama ben evimi rek etmiyorum, ormanda kendi başıma yaşarım.
But I ain't leaving my home, live all by myself in the woods.
Şuan seni terk etmiyorum.
I am not leaving you now.
Senin sadakatinden şüphe etmiyorum.
I have never doubted your loyalty.
Sanıyorum yarın akşamki ziyafete prensle gideceksiniz, bu yüzden benimle gitmenizi rica etmiyorum, fakat, ah, daha iyi bir fikrim var.
Well, I assume you'll be going to the feast with the prince tomorrow night, so I won't ask you to accompany me instead, but, uh, I have a better idea.
Saul'dan nefret etmiyorum.
I don't hate Saul.
İstifa etmiyorum.
I'm not resigning.
Bir molla olmadığımı inkar etmiyorum, Ben camide bir mollayım.
I'm not denying that I'm not a mullah, I'm a mullah in a mosque.
Kontrol etmiyorum.
It's not micromanaging.
FİK'yı sorun etmiyorum ben.
Yeah, I'm not particularly worried about the FCC.
Sürekli başladığım yere dönüyor gibiyim ama pes etmiyorum.
It's kind of like banging my head into a brick wall over and over again, but I'm not giving up. I love the game.
Flört etmiyorum.
I'm not flirting.
Ve kovalama atı olarak kullanılmayı takdir etmiyorum.
And I don't appreciate being used as a stalking horse.
Sakin ol, seni gizliden tehdit etmiyorum.
Calm down, John. That was not a veiled threat.
Dong Woo hatırına sana ses etmiyorum bugün!
I'm only letting you off today because of Dong Woo?
- Onu ölü olarak hayal etmiyorum.
- I'm not picturing him dead.
Kafaya atılan büyük kalibrelik mermiden daha çok hiçbir şeyden nefret etmiyorum.
There's nothing I hate more than "large caliber bullet to the head."
- Bir şey ima etmiyorum.
- I don't mean anyway by it.
- Hayır... bir şey iddia etmiyorum.
Oh, I'm not... I'm not claiming nothing'.
- Hayır, hayır, şikâyet etmiyorum.
I'm not complaining.
Sana uymuyorsa, fikrini merak etmiyorum.
I don't, and I'm not interested in your opinion if you do.
- Hiçbir şeyi kabul etmiyorum.
I admit nothing.
Hayır hayır, ısrar etmiyorum inanın.
No. I do not insist at all.
Rahatsız etmiyorum ya?
Am I bothering you?
Bayan Archer'dan söz etmiyorum!
I'm not talking about miss archer!
Ateşten nefret etmiyorum.
I hold no hate for fire.
Ben senden korkmuyorum, nefret etmiyorum.
And I refuse to fear you and I refuse to hate you.
Profesyonel bir hırsız olarak durmanızı tavsiye etmiyorum.
Professional thief here advising that we do not stop.
Şeyi ima etmiyorum- -
I'm not trying to imply that...
Bakınca belli etmiyorum ama şu an kafamın içinde çılgın düşünceler dolaşıyor.
You probably can't tell, but I'm flexing my brain like crazy right now.
Seni takip etmiyorum.
I'm not following you.
İstifa etmiyorum.
I'm not quitting.
Her an bırakabilirim ama tercih etmiyorum.
I can stop anytime. I choose not to.
Kravatla seyahat etmiyorum.
I do not travel without a tie.
Birleşik Devletler Başkanını temsil etmiyorum. Bir çift parmak arası terlik ve Tommy Bahama t-shirt'üm var.
I can't represent the President of the United States in a pair of flip-flops and a Tommy Bahama t-shirt.
Dert etmiyorum.
I'm not worried.
- Sana yardım etmiyorum.
I'm not helping you.
Hayır, onu kast etmiyorum.
No, no, no, it's not that.
Etmiyorum.
I don't wanna.
Saygılarımla, alay etmenizi takdir etmiyorum, Sayın Yargıç.
With respect, I don't appreciate your sarcasm, Your Honor.
Mahkeme salonumda, neyin olup neyin olmayacağına dair emir verilmesini takdir etmiyorum.
I don't appreciate being instructed as to what will or will not happen in my courtroom.
Etmiyorum.
No.
O kuralı hiç tasvip etmiyorum.
[bell dinging]
Ben de etmiyorum zaten.
Neither am I.
Ben etmiyorum tabii.
I'm not.