Ettin перевод на английский
31,281 параллельный перевод
Pardon. "İnsan değil" derken neyi kast ettin?
I'm sorry. What did you mean... "not human"?
Seni seviyorum ve bunu senin için yapmak istiyorum çünkü bunu hak ettin.
I love you, and I want to do this for you because you deserve it.
Bir uyuşturucu satıcısı için çalışmayı kabul mu ettin?
You agreed to work for a drug dealer?
Bu şeylere iki yıl önce baş vurulduğunu sen de fark ettin mi?
Did you notice that these things were applied for almost two years ago?
Hiç kuş evi inşaa ettin mi?
Uh, have you ever built a birdhouse?
Sadece bir yaşam varken şimdi iki yaşam birden yok ettin.
You know, you've destroyed two lives where there used to only be one.
Arabamı sabote ettin!
You sabotaged my car!
Sana diyorum, arabamı sabote ettin!
I'm saying you sabotaged my car!
İyi şeyleri sevmediğini itiraf ettin, ben de sadece seni teyit ediyordum.
You admitted that you don't like good things. I'm just confirming that.
Beni kurtarmak için Bobby Orr sopanı feda ettin.
Well, what... What do you call that? Varicose vein?
İçler acısı liseli aşkından, birinin mahremiyetini ihlal ettin.
You violated someone's privacy because of a pathetic schoolboy crush.
Neden itiraf ettin?
Why did you confess?
- Kayıp mı ettin?
- You lost it?
Bunu hak ettin.
You earned it.
Sen... sen bunu kayıt mı ettin?
You... you recorded it?
Çünkü sen sonuna kadar mücadele ettin.
Because you're a fighter.
İzinsiz St. Aquinas'ı terk ettin.
You left Saint Aquinas without permission.
Neden bana konuşmamı rica ettin 10 dakika anne ve babaya?
Why did you ask me to talk to mom and dad for 10 minutes?
Bana ihanet ettin!
You betrayed me!
Bütün aşıları imha mı ettin?
You destroyed all the vaccines? Yeah, but it's fine.
Beni mest ettin yine!
You got the best of me again!
Ne kadar güzel ifade ettin.
So articulate.
Muhalefetini İmparatorluk Şansölyesi'ne belli ettin.
You made your opposition known to the acting Chancellor of the Reich.
Seni bozmak gibi olmasın ama, iflas ettin, canısı : )
Well, you know, I hate to break it to you, but you're broke.
Bütün gün bizi takip ettin.
You followed us into a store in broad daylight.
Sonra neden düşük aldığını sorguladılar. Yani onu rahatsız ettin diye seni suçladılar.
Then they blame you for distracting him.
Ettin tabii.
You were.
- Kara'ya yardım ettin.
I can't do it. - You helped Kara.
Bu şeyi sen mi sipariş ettin?
Did you order this thing?
Bir saat içinde National City'nin altın çocuğu olmaktan bir numaralı halk düşmanı olmaya terfi ettin.
You have gone from National City's golden boy to Public Enemy Number One in a matter of hours!
Takıldık, yakınlaştık sonra senden hoşlandığımı söyledin sonra da ben bunun doğru olduğunu itiraf edecek cesareti buldum ve sen de bana hislerimin gerçek olduğunu ve mutlu olmayı hak ettiğimi söyledin ben de seninle mutlu olmayı hak ettiğimi ima ettin sandım.
We hung out, we got close, then you called me out for liking you, and then I had the guts to admit, "yes, it's true". And you told me that my feelings were real and that I deserved to be happy, and so I thought you meant I deserved to be happy with you.
Çünkü sonra da beni kardeşime açılmaya ikna ettin.
Because then you convinced me to come out to my sister.
- Beni takip mi ettin? - Evet
- Did you follow me here?
94 te Thomas'ın ilk tecavüzünü örtbas ettin.
You paid off Thomas'first rape in'94.
Dooley'nin yerine gidiyoruz. ve ben ısmarlıyorum çünkü bugün hak ettin.
We're heading over to Dooley's, and I'm buying because you did good today.
Onu silahınla öldürmekle tehdit ettin. İtiraz ediyorum.
You threatened to kill him with your gun.
Ama son iki gündür, hapishaneden kaçmamıza yardım ettin.
But in the last two days, you helped us break out of jail.
Peki arkadaşın Amy'ye yardım ettin mi?
So did you help out your friend Amy?
Güpegündüz bizi dükkana kadar takip ettin.
You followed us into a store in broad daylight.
Dava etmekle mi tehdit ettin?
You threatened to sue?
Ya sen, boşa harcanmış gençliğimin parlak ışığı,.. ... buldun mu yoksa kayıp mı ettin?
And you, shining gleam of my misspent youth, did you lose or did you find?
- Merak ettin mi?
You curious?
Senin yerine cinayet işlemeleri için o adamları nasıl ikna ettin?
How'd you get those men to kill for you?
İhbar etmekle mi tehdit ettin?
Did you threaten to turn them in?
Ettin.
You did.
Terfi ettin.
You've just been promoted.
Sen hizmet ettin mi?
You serve?
Biraz önce sen bana çılgınca şeyler yaptığında bunun farkında olduğunu mu itiaf ettin?
Did you just admit that you know when you're doing something crazy?
Ettin gerçekten, sağ ol.
It was.
Ailemizi yok ettin sen!
It was just a bunch of cells.
Onu tehdit ettin.
You chose fight.