Examination перевод на английский
1,767 параллельный перевод
Tenar, genç rahibelerin sınav kağıtlarını okudum.
Tenar, I've jusf finished going through the examination papers for the young priestesses.
Stanley ve aile için imtihan günüydü o gün çünkü, her ne kadar son zamanlarda işler iyi gidiyor olsa da Stanley ve Bay Miller gelenekleri olduğu üzre, biralarını yudumlarken Stanley'nin çiftlikte olan biteni ifşa etmesini kimse engelleyemezdi ve bu da her şeyin sonu olurdu.
It was examination day for Stanley and the family because even though things had been going well recently when Stanley partook of his traditional beer with Mr. Miller nobody would be able to prevent him from revealing what had happened on the plantation
Lütfen sterilize edilmiş muayene masama oturur musun?
Please hop on top of my sterilized examination table, if you may.
Muayene odası B'de.
He's in examination room B.
Pekala, Bay Nicholl, sorularınıza başlayabilirsiniz.
Very well, Mr. Nicholl, you may begin your cross-examination.
Bay Horowitz, sorgunuza başlayabilirsiniz.
Mr. Horowitz, you may begin cross-examination.
Benim muayene belirtim ; muhtemelen kıza uyuşturucu verildi
My examination indicated she'd probably been given a drug.
Edward R. Murrow'un Senatör McCarthy hakkındaki televizyon programı Senatör ve yöntemleri hakkında etkileyici ve çarpıcı bir incelemeydi.
Edward R. Murrows television program on Senator Joseph R. McCarthy was an exciting and provocative examination of the man and his methods.
20 Ocak 1968'de Askerlik çağrısı için tıbbi muayeneye girmeyince bir polis memuru evinize geldi.
On January the 20th 1968 a police officer came to your house after you didn't attend the medical examination for call-up.
Muayene odan için görüntünden yararlanacağım.
It's image association. That's the examination room.
Ekosistem yapı ve işleyişini yakından inceleyecek şanslı bireylersiniz.
You lucky individuals will be having an in-depth examination of ecosystem structure and function.
Deliller incelendikten sonra bu kurul, yaptıklarınızın af anlaşmanıza uygun olduğuna ve bu ülkenin iyiliği için çalıştığınıza karar verdi.
After careful examination of the facts, this committee is forced to conclude your recent actions fall within the guidelines of your pardon agreement, and that, in truth, you have this country's best interests in mind.
Deliller incelendikten sonra Arvin Sloane, derhal salıverilmenize karar verildi.
After careful examination of the facts, Arvin Sloane, I hereby order your release.
Renee'nin babasını sahte bir adla bir tesise yatırıp muayene yapabilir.
He can check Renée's father into a facility under an assumed name and run the full examination.
Bu konuyu karşı incelemede dile getireceğim.
I'll bring that up in cross-examination.
Ben gelişigüzel incelemeleri yapıp bir kaç dakika sonra size katılırım.
You go ahead, I'll do a cursory examination and I'll meet you in a few minutes.
Şey, eğer yakılmamışsa, son tekniklerele cesedini incelemk için çok da geç değil.
Well, if she wasn't cremated, it's not too late for a postmortem examination.
Birlikte Speedle'ın ilk incelemesini gözden geçirmek ister misin?
Will you walk me through Speedle's original examination?
Organlarda doku araştırması
Histological examination of the organs
Kalp kasının doku analizi.
A histological examination of the cardiac muscle.
Konuyla ilgili inceleme?
Examination on the subject?
Ama yakından bakınca, birinin rengi biraz solmuş gibi.
However, on closer examination, one of them seems a little faded.
Muayene için ikinci kata çıkınız.
Proceed to the second floor for further examination.
- Muayenesi biter bitmez işinin başına dönmek zorunda.
He's gotta go back to work as soon as I'm done with the examination.
Randevu yok? Gerçek bir muayene yok?
No appointment, no real examination?
Reçete yazdın, bu, muayene ettiğin anlamına gelir.
You wrote her a prescription, which means there was an examination.
Hastanızın kanser tanısının, doğrudan fiziksel bir muayene sonucunda konulduğunun...
It should be noted that your patient's cancer was diagnosed as a result of a direct physical examination...
Bütün bunları diz muayenesinden mi öğrendin?
You got all this from an examination of the knee?
Gelininizi tam bir muayeneden geçirdik.
We gave your daughter-in-law a full examination.
Bu kurum Savunma Proje'sine ne kadar biliyor bilmiyorum ama DNA'nın modern kullanım araştırmaları sayesinde ve diğer en ileri suç değerlendirme araçlarının tatbikiyle hatalı mahkumiyet sonucu uzun dönem hapis cezası almış birçok mahkumun serbest bırakılmasını sağladık.
I don't know how familiar this office is with Project Defender, but through the use of modern DNA examination, and the implementation of other cutting-edge crime assessment tools, we've been responsible for the freeing of many prisoners
Adli antropolog olarak sizi temin ederim incelemem gayet titizdi.
As a forensic anthropologist, I can assure you my examination was strictly non-invasive.
Sana alelacele bir muayene yaptığım için mutluyum, Amber,... fakat daha incelemeden önce söyleyebilirim ki liposuction'a ihtiyacın yok.
I'm happy to give you a cursory examination, Amber, but I can tell you before I even look you do not need liposuction.
Polisin tetkikini reddetmiştin.
You refused a police examination.
Muayeneyi yeniden yapmamız gerekecek.
Oh. We're gonna have to repeat the examination.
Dr. Levy'ye bir daha muayene olmayacağımı söyleyebilirsiniz.
You can tell Dr. Levy I'm not doing the examination again.
Beni bir daha muayene etti.
She gave me another examination.
Doktor Beckett'tan üsteki herkese tam bir inceleme yapmasını istedim.
I asked Dr. Beckett to give everyone in the base a full examination.
Efendi Koruyucu'yu incelemeyi bitirdim korkarım onun için yapabileceğim hiçbir şey yok.
I've completed my examination of the Lord Protector, and I'm afraid there's nothing I can do for him.
Pederimiz resmen bir insan. Rüyaları, beynindeki teta dalgaları hızlandığı için görüyordur.
If he is having the dreams, it's likely his theta waves are elevated, like yours and Cavennaugh's, but I can't confirm that without a direct examination.
Vücudu üzerinde modern bilimsel tekniklerle yapılan araştırmalar bacağında, ölümcül bir enfeksiyona sahip olabilecek bir yaraya işaret ediyor.
Examination of his body using modern scientific techniques showed a leg injury which could have been fatally infected.
Vajina muayenesi, net bir şekilde içine yabancı cisimlerin sokulduğunu kanıtlayan bulguları gösteriyor.
Examination of the vagina suggests the use of foreign bodies substantiated by the lesions caused by their penetration.
Yapılan incelemede silahların hiçbirinin dolu olmadığı anlaşıldı.
Further examination showed that neither of these weapons was loaded.
( SPIVEY ) Eşyaları inceledikçe daha fazla sürprizle karşılaştık, kişiye özel birçok eşyaya rastladık, taştan yapılmış bir kemer tokası,
An examination of the objects revealed further surprises, There were a number of fine objects designed for personal display, like a stone belt buckle a wrist guard used by an archer and some tiny copper knives,
Daha yakından incelendiğinde burada beşten fazla bebek sesi olduğu anlaşılıyor.
On closer examination it sounds like the voices of more than 5 babies.
Anatomi ve patoloji bilimi bakış açısıyla karşılaştırmalı otopsi yapabilmek için ikizlerin aynı zaman dilimi içerisinde ölmüş olması gerekiyordu.
For the comparative examination from the viewpoint of anatomy and pathology, the twins had to die at the same time.
Dolapların araştırılması sonucunda, altınlar, yüzükler inciler ve farklı ülke paralarından oluşan bir servet ortaya çıkartıldı.
`Examination of the lockers yielded a fortune in gold, rings, pearls and money, in all kinds of currencies.
Eyalet Hapishanesi Af Kurulu Luke Gardner davasını yeniden değerlendirmiş ve yaptığı titiz inceleme sonucunda af talebini reddetmiştir.
After thorough examination of all the facts surrounding the case of prisoner Luke Gardner, the Pardons and Parole Board of Stark Prison have found against Gardner ´ s plea for clemency.
Ve ben de, sonu gelmeyen muayenelerin, tesrih ve deneylerin aşağılayıcılığının hüküm sürdüğü, ne olduğu belirsiz bir kampta gözden kayboldum.
And I, too, disappeared deep inside a faceless camp subjected to the indignity of a forced life of endless examination dissection, experimentation.
Ben sadece soruşturma olduğunu düşünmüştüm.
I thought it Was just... an examination.
Bu senin, cinayetlere karışmış olabileceğin ihtimalini saptamak için yürütülen bir soruşturma.
It's an examination With the purpose of determining Whether or not you could have had something to do With these murders.
- Kontrol ettirdin mi?
- The examination was normal.