Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ E ] / Exchange

Exchange перевод на английский

7,477 параллельный перевод
Karşılığında da size kızınız üzerine tam gözetim hakkı veriyor.
In exchange, she allows you full custody of your daughter.
Aile işiyle doğrudan ilgili olmasam da sizi temin edebilirim ki bizim köle ticaretiyle uzaktan yakından ilgimiz yoktur.
I myself am not directly involved with the family's business, but I can assure you we have nothing to do with the exchange of slaves.
Buraya bedava bilgisayar bakımı yapıyorum.
I am doing free i.T. In exchange for access.
İşte burada... Colby sürgün edildikten sonra, ressam oldu, Hudson Vadisi'nde gezip, oda karşılığında portreler yapmaya başladı.
Here... when Colby was exiled, he became a limner artist, traveling the Hudson Valley, offering portraits in exchange for room and board.
Belki de hepimiz Macy'e gidip laptop'u değiştirmeliyiz.
Maybe we should all go to Macy's and exchange the laptop.
Yardımım karşılığında...
Well, I was thinking that in exchange for my help, you...
"Karşılığında" diyemezsin.
You can't use the term "in exchange."
- Durumu nasıl değiştireceksin?
How can you exchange that?
Ailem piyano dersinin ücretini ödeyemeyince ben de karşılığında bunu teklif ettim.
My parents couldn't afford to pay for the piano classes so I offered to teach her in exchange.
Serbest kalma karşılığında,... paranı iade eder miydin?
Tell me, would you forfeit your pay in exchange for parole?
- Birebir kriptodöviz değişimi.
Peer-to-peer cryptocurrency exchange.
Kristalin artık işimize yaramayacağını düşünüyor ve onu Croatoan'a verirse karşılığında Croatoan ona bunu verecek.
He thinks the crystal is useless to us now, and if he gives it to Croatoan, Croatoan will give him this in exchange.
Paranın yerine karşılık seni Harlan'dan çıkarttı.
He gets you out of Harlan in exchange for the location of the money.
Bu, FBI müdürü Franklin ile Ajan Clarke arasında geçen e-mail dokümanı.
This is an E-mail exchange between Agent Clark and FBI Director Franklin.
Takas daha erkene getirilmek zorunda.
The exchange has to be brought forward.
General Lee ve General Gates komutanın yüzüne karşı iftira atmaya korkuyorlar ama o arkasını döndüğü zaman kesinlikle tavırlarını değiştirecekler.
General Lee and General Gates fear to denigrate the commander to his face, but they certainly exchange looks behind his back. Cowards.
- Mahkum takası.
Prisoner exchange.
Ama eğer fırsatın olsaydı bütün bu yaptığın iyilikleri bu küçük sırrı öğrenmemiş olmam karşılığında geri alacağını düşünüyorum, Ansızın yapardın bunu.
But I do think if you had the chance to take back all those nice things you did in exchange for me never finding out about your little secret, you'd do it in a heartbeat.
Benim seçtiğim bir geleceğin karşılığında karşı karşıya kaldığın bütün suçlamalarını şirket düşürecek.
My Company will drop all charges against you and your team in exchange for a future favor of my choosing.
Kızı karşılığında değiş-tokuş istiyor.
He's holding them in exchange for the safe return of his daughter.
Malcolm ile değiş-tokuşa gitmek son seçeneğimiz olmalı.
That exchange with Malcolm is gonna have to be our last resort.
Geçmişi karanlık bir iş adamıyla gizli bir buluşma Suudi yetkilinin kızı Layla Nazif ile flaş bellek değiş tokuşu.
A secret rendezvous with a shadowy real estate magnate, a flash drive exchange with Layla Nazif, daughter of a Saudi official.
Benim gibilerle senin gibiler arasında bir anlaşmadır bu. Karşılığında da, arada sırada sizinkiler bize branç ısmarlar.
It is the pact between my kind and yours, and in exchange, you buy us brunch sometimes.
Bu, Dr. Strauss'un yakalanışından hemen sonra FBI müdürü Franklin ile Ajan Clarke arasında geçen e-mail dokümanı.
This is an E-mail exchange between Agent Clarke and FBI Director Franklin dated just subsequent to Dr. Strauss'arrest.
Değiş tokuşu yapıyorlar.
( Brock ) They're making the exchange.
Vereceği hizmete karşılık, tüm bölgeden mülk başına yüzde bir vergi alacağını söyledi.
Well, she just dropped the bomb that, in exchange for her services, she's instituting a one percent parcel tax on the entire neighborhood.
Bu değişimi ben gerçekleştirmeliyim.
Ishould be the one to perform this exchange.
Sonrakiler erasmus öğrencileri. Sonra da arabadaki bir çift.
The next ones were foreign-exchange students, and then the couple in the car.
- Neyin karşılığında?
In exchange for what?
Susie'nin delilleri değiştirme karşılığında rüşvet alabileceğine inanmak zor.
It's hard to imagine Susie taking bribes in exchange for altering evidence.
Karanlığı geri götürmek için... yardım etmesi karşılığında ona elmasları sattım.
So I sold them to him in exchange for helping me get the Darkness back.
Ancak o zaman prenses Greywhackle Rozeti'ni Larkin'in Kutsal Anahtarı ile takas edecek.
Then, and only then, will the princess exchange the Pin of Greywhackle for the Sacred Key of Larkin.
Ölümden kaçınmak zorundasın ve artık bu sembolü takas edebilirsin.
You have avoided certain death and you may now exchange it for... A token.
Son alışverişi sırasında, başka bir kullanıcı ona bir şey demiş.
During his last exchange, another user was telling him,
Hafif suçlarımın bağışlanmasına karşılık müşteri listemi size veririm.
In exchange for forgiveness of my misdemeanors... you get my customer list.
Derhal telefonunu dinlemeye başladık ve bu konuşmaya şahit olduk. Onu yakaladık.
We immediately tapped his cellphone, and he captured this exchange.
Dünyadaki en iyi dostlar değildik ama bilmek istediklerini söylerim.
We didn't exchange friendship bracelets. But I'll tell you anything I know.
Müşterilerle yemeklere gidiyoruz konuşmanın akıcılığını sağlamaya çalışıyoruz ve bunun karşılığında pek çok kadının sadece hayal edebileceği hayatı yaşıyoruz.
We go to the client dinners, we try to keep the conversation flowing, and in exchange, we get to live a life most women can only dream of.
Bob, peki ya sana Jaguar'ımı versem bir yayın daha yapmak için?
Bob, how about... what if I gave you my Jaguar in exchange for one more broadcast?
- Ne? Bunun karşılığında savaş suçlarının cezası azalacak.
In exchange for a reduced sentence for war crimes.
Ona yardım edersem bana mürekkep balığı mürekkebi vereceğini söyledi sonunda Karanlık Olan'dan intikamımı alabilmek için ihtiyacım olan silahı.
In exchange for helping him, he offered me squid ink - - a weapon that would finally let me get my revenge against the dark one.
Ona yardım edersem bana mürekkep balığı mürekkebi vereceğini söyledi sonunda Karanlık Olan'dan intikamımı alabilmek için ihtiyacım olan silahı.
In exchange for helping him, he offered me squid ink... A weapon that would finally let me get my revenge against the Dark One.
Manduca, erzak için bir şeylerimiz var mı?
Manduca, do we have something to exchange for provisions?
Onu takas etmeyeceğim..
I'm not going to exchange it.
Bu kaçırılmadan önceki hali ve bu da YÖC'nin onu 2 milyon dolar nakit karşılığında bıraktığı hali.
Here he is before he was taken and here he is the day SRU released him in exchange for 2 million cash.
Takas tamamlandığında, Reddington'un gözaltına alınmasını istiyorum.
Once the exchange is complete I want Reddington taken into custody.
- Sadece şunu diyorum : Para karşılığında senin yerine SAT sınavına girecek zeki birini bul.
I'm just saying, find someone really smart to take the SAT for you in exchange for money.
Adil Kraliçenin, aynanın parçasını vereceğini mi düşünüyorsun, senin karşılığında?
You think your fair queen, would give up her piece of the mirror, in exchange for you?
tam da, şu an mı? Oh, Tanrım, yoo.. 90'larda yaşamıyoruz.
Oh, is this the part where you guys offer me a makeover in exchange for my silence?
Şimdi yüzük değişiminde sıra.
Now for the exchange of rings.
- Ne karşılığında?
In exchange for?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]