Ez перевод на английский
605 параллельный перевод
Yoluna çıkarsam, ez geç.
And if I'm in your way, why, keep on stepping just as hard.
Ez onu.
- You'll kill him if you fight back! George! Make him stop!
Onları harekete geçir, durmadan ez onları savaşa zorla.
Drive them, whip them... force them into war.
Üzümleri ez.
Press the grapes.
Ez, benimle golf oynayacağına söz vermiştin.
Not at all.
Kendimi berbat hissediyorum.
Ez, you promised to play a little golf with me.
- Ne? - Ez!
It's wonderful!
Hayır, kesinlikle düşündüğün şey değil.
- What? - Ez! No, it's not that.
Bana güvenebilirsin Ez, orada olacağım.
You can count on me, Ez, I'll be there. Good.
- Merhaba Ez.
- Hello, Ez.
Onu seviyorum Ez.
I love her, Ez.
"Elinden gelenin en kötüsü yap bize, ez bizi" derdim.
"Do Your worst and crush us!"'
Ez onları. Vur ve öldür.
Smite them, hip and thigh.
Sonra da her gün Victor amcanın mısırlarını ez.
And then step on your Uncle Victor's corns every day.
Relax ez-vous.
Relax ez-vous.
Yavaşça ez.
Squeeze it slowly.
Gel beni ez, Fitz.
Come and tromp me, Fitz.
Onları ez ve mahvet!
Crush and annihilate them!
Ez azından çatısı akmıyor.
At least the roof doesn't leak.
Felsefeyle kafa şişirmiyorlar ez azından.
You don't hear much philosophizing.
Ez azından ben suçumu kabul ediyorum. Böylece sizinkine de vurgu yapabiliyorum.
I at least admit my faults so that I may point out yours.
Ez onları, Charley.
Pound them, Charley.
Ez.
Pound them.
Durma, ez onu.
Go on, run him over.
Bu k ez birkaç vuruş görelim, tamam mı?
And look, let's see a few hits today for a change, huh?
Kaşıkla ez ve it onu.
Crush it with spoon and push ´ er.
Ez onları!
Run them down!
Ez kafasını gitsin.
Raise his head off.
Ve en ez sizin kadar inandığı şey için ölmeye hazır birisi.
And as willing to die for what he believes in as you are.
- Ez şunları Paul.
- Run over'em, Paul.
O nefret dolu Tahei'yi paranla ez.
Beat the hateful Tahei with the money.
Pis, kızıl mikropları ez!
Mash that dirty, red scum!
Ez onları!
Crush them!
Ayaklarınla ez onları, Annika!
Stomp on them, Annika!
- Gece yarısı treni gelmedi, Ez.
- The midnight on time, Ez?
Kendi işine bakmayan adamın başına ne geldiğini duymadın mı, Ez?
Ever heard of a man gettin'into trouble minding'his own business, Ez?
Ez, ben sana ne söyledim...?
Ez, I told you to mind...
Al beni.Ez beni.
Take me. Do it to me.
Haydi, ez onu Perlee!
Come on, mash him, Perlee!
Ez gitsin!
Bust it away!
Vücudumu ellerinle ve kollarınla ez.
Crush my flesh in your hands and arms.
Ez 10 yaşındayken babası öldü.
When Ez was 10, his father died.
Ez ve annesi geçen zamanla... Çiftlikte çalışırken birbirlerine bağlandılar.
Ez and his mother worked the farm by themselves... growing more dependent on each other with the passage of time.
Ez onu yakın olmak için alt kata getirdi... ve üst kattaki odasını mühürledi.
Ez brought her downstairs... sealing off the upstairs room so he could be closer to her.
Ez?
Ez?
Seni fazla iyi göremiyorum, Ez.
I can't see you too clearly, Ez.
Şimdi söyle, Ez.
Say it now, Ez.
Ez!
Ez!
Böğürtlenleri ez ve dinlendirmeye bırak.
If you just squeeze them and then leave them alone.
Devam et Ez.
Go ahead, Ez.
Ez beni.
Just run over me.