Facility перевод на английский
5,520 параллельный перевод
Tüm tesisi kapattık!
We're in a full-facility lockdown!
Tüm tesis karartmada.
The entire facility is dark.
Bu tesis bir denizaltı gibi.
This facility's like a submarine.
Tesis tecrite alındı yani burayı işleten bütün kodlar işlevsiz kılındı.
This entire facility has been put into lockdown meaning that all existing codes that ran this prison have been invalidated.
Üç federal ajan ve en az 40 masum rehine var o tesiste.
You have three federal agents and at least 40 innocent hostages in that facility.
Ya benle gelirsin ya da suçlu deliler birimine yatırılırsın.
Either you leave with me or get thrown into the state-run prison psych facility.
Bangok'taki daha büyük bir cezaevine nakledilmekten önce birkaç gününüz var.
You'll only be here a few days before you're transferred... to a larger facility in Bangkok.
Bence bir mikroçip fabrikasında bir hafta geçirmen gerek.
I think you should spend one week working in a microchip facility.
Bize de aynı şeyi söyledi, o yüzden biz de birkaç yeri aradık ve hemen yanıbaşımızdaki bu harika rehabilitasyon merkezini bulduk.
He told us the same thing, so we made a few calls and found this great rehab facility right near us.
Paintball alanında eğitmen.
Works at this paintball facility as an instructor.
18 yaşındayken şizofreni yüzünden akıl hastanesine gönderilmiş, 4 yaşındaki Donnie'yi de hayattaki tek akrabasına vermişler, tekerlekli sandalye mahkumu 72 yaşındaki Gertrude Teyze.
When she was 18, she was sent to live in a mental health facility for schizophrenia, and four-year-old Donnie was sent to live with his only living kin, 72-year-old wheelchair-bound Aunt Gertrude.
Hastanın rızası olmadan deliler hastaneye kapatılması yani.
Involuntary commitment to a psych facility.
Silas'ın hiç tanımadığı çocukara uyum sağladığı düşüncesi...
The thought of Silas at some facility with kids he doesn't even know...
Bütün bu olanaklar.
The facility.
Tek bir tesis mi yoksa birden fazla mı?
Was it one facility or multiple targets?
Programımızdan bahsetmişken tesisimiz ne zaman işler hale gelecek?
Though, speaking of timetables, when will our facility be back on track?
Biyo-tepkime tesisi ve üretimi yaptıktan sonra dağıtımı sağlaması için ekiplerinizi.
A bio-reaction facility, and your teams to help disperse - the agent once we make it.
Altın tesisinde oluyor bu, yani çöl tesisi. Eğer Tom Cruise'sanız, her türlü güzel şey var.
This was at the gold facility, which is this desert facility, where this is all kinds of great stuff, if you're tom cruise, you know?
Acaba enstitünüz hakkında biraz bilgi edinebilir miyim?
Um, I was wondering if I could get some information about your facility.
Bunu yapanlar binadaki kameraların yerlerini biliyorlarmış bu yüzden kameralara yakalanmamışlar.
Whoever jumped him knows the facility... knows where the cameras are, stayed off the film.
Kafanızdaki aklî yeterlilik standartlarını karşılaması için Bay Maker'in akıl hastanesine gönderilmesini ister misiniz?
Would you have Mr. Maker remanded to a psychiatric facility until he meets your standard of competency?
Depo gibi bir yerin adresi var.
An address to a storage facility.
Bu tesis için kusursuz işleyen... bir uygulama getirdim ve kesinlikle kusursuz gidiyor.
I was brought here to implement systems that ensure this facility runs flawlessly, and that's exactly what I've done.
- Seni arayan bu adam... huzurevi gibi görünen... bu yerden başka birçok yere bakacaktır.
- The guy who's looking for you is gonna look in a lot of different places before he looks in an assisted-living facility.
Tesisinizin çok kalabalık olduğunu anlıyorum.
I understand that your facility is overcrowded.
Duke'ün evini ve antrenman merkezini terk etmek istememiş.
She didn't want to move Duke away from his home and training facility.
- Tıbbi bir tesise.
- A medical facility.
Ebeveynlerinin ikisi de hükümet tesisindeydiler değil mi Marty?
Now, Marty, both your parents were at that government facility, weren't they?
-... bu sabahki olaylardan sonra bu tesis kilit altına alındı.
After the events of this morning, this facility is on lockdown.
hemen tesise gelmen gerek...
You need to come to the facility immediately.
Bu sabahki olaydan sonra bu tesiste tutulan tüm verilere bakarak bir araştırma yaptım.
After the events of this morning, I ran some new numbers based on data we've collected since opening this facility.
- Hükümetin tesisindeyim... tüm dönenler öldü.
I'm at the government facility. All the returned are dead.
Ceza İnfaz Kurumuyla konuşmamı ve onu minimum güvenlikli kısma aldırmamı istiyorsun
You want me to speak to the D.O.C. and get him put into a minimum security facility.
Özel bir tesise nakledilmesini sağlayacağım.
Well, I'll have her moved to a private facility.
Adam gezegendeki 55 yıllık ömrünün 40 yılını çeşitli cezaevlerinde geçirmiş.
This guy spent 40 of his 55 years on this planet in some type of correctional facility.
- O hapis 10. seviye bir hapisti.
- A level 10 facility. It does not exist.
Düşman muharipler cezaevini ele geçirdi personeli infaz etti ve kaçmaya hazırlanıyorlardı.
Combatants took the facility executed staff, and were preparing to escape.
Yok ya, bir üretim tesisinin güvenlik sorununu onarmıştım.
Nah, patched a security hole in a production facility.
Aynı cezaevine düşmeyebiliriz tabii.
Maybe not at the same facility.
Bu arama Chester Kadın Cezaevi'nden yapılmaktadır.
This call is from the Chester Women's Correctional Facility.
Evet, Mara'yı ıslah etmek için oluşturulan ıslahevinin kontrolörüyüm.
For the Barn'? - Yes, I am the controller for the correctional facility created to rehabilitate Mara.
Depoda çok fazla kamera var.
Too many cameras at the storage facility.
Ve iyi mekan yapmışsın, Johann.
And nice facility you got here, Johann.
San Diego'lu böcek ilacı firması. Tijuana'da üretim tesisleri var.
It's a San Diego pesticide firm with a production facility in Tijuana.
Depodaki güvenlik kamerasını gözden geçirdim.
So, I reviewed the security footage from the storage facility.
Kimber'in kaybolduğu gece Nate'in arabası o gece saat 18'den...
The night Kimber went missing, Nate's car was parked at the storage facility from 6 : 00 that night to 7 : 00 the next morning.
- Çöldeki yeri bilir misin?
- That facility out in the desert?
Kısmi denetleme için geldim.
I'm here to do a spot check of your facility.
Güvenli bir psikiyatri merkezinde burayı boş mu bırakacaksınız?
And abandon the admission desk at a secure psychiatric facility?
Anayurt Güvenlik, hükümet tesislerine gelen şüpheli paketlerin açılmasını tavsiye ediyor.
Because opening suspicious packages in a government facility is recommended by Homeland Security.
- Bu tesis hakkında ne biliyorsun?
What do you know about this facility?