Failed перевод на английский
10,867 параллельный перевод
Ve görevinizde basarisiz oldunuz.
And your mission has failed.
Basarisiz bir operasyona mazeret mi ariyorsunuz?
Sure you're not trying to reinforce a failed operation?
Başarısız oldum Usta Splinter.
I failed, Master Splinter.
Tıpkı geri kalanımız gibi yetersizliğim seviyesinde başarısız oldum.
I failed upwards, to the level of my incompetence. Same as the rest of us.
Görev başarısız oldu.
Mission has failed.
Önceleri, her başarısız canlandırma çok eziyet çekmem bu projeyi bırakmayı istememe sebep oldu.
At first, I was so tortured by each failed reanimation, that it made me wanna quit the project.
Ama aynı zamanda, her başarısız girişim bizi amacımıza yaklaştırdı.
But at the same time, each failed attempt brought us closer to our goal.
Başarısız canlandırmalar benim sorumluluğum ve onlarla yaşamam gerek.
The failed reanimations are my responsibility and I have to live with that.
Ama kimliği tanımlama sürecinde, tereddütlüydü ve emin görünmüyordu. Choi'nin kimliğini teşhis edemedi.
But during the ID process, he hesitated and seemed unsure, and failed to identify Choi.
Her yeri arayıp hayatını dahi tehlikeye attı ama onu bulamadı.
He searched everywhere, even put his life in danger but still failed to find her.
Ding, hayatı boyunca sayısız üst düzey kişiyi korudu ama en çok korumak istediği kişiyi koruyamamıştı.
Ding protected numerous VIPs in his life. But he failed to protect the one he wanted to most.
Batırdım.
I failed.
Ama başarılı olamadım.
And I failed.
Diğer tüm denekler başarısız oldu.
All the other subjects failed.
1,000 kez geri döndüm ama her seferinde başarısız olduk.
I went back 1,000 times, but we always failed.
- Başaramadık Curda.
- We failed, Curda.
- Başaramadınız mı?
- Failed?
Başarısız olduk.
We failed.
Gizlemeye gerek duymuyordum. Ama o gece de olduğu gibi.. ... sen fark etmemiştin.
I didn't try to cover it up, but as it happened... you failed to notice it.
Sanırım kötü not alacağım.
Hmm, I think I failed.
Eğer buradan gidersem sanki başarısız olmuş gibi hissedeceğim.
I feel like... You know, if I leave, basically, I've failed.
Yeni gelen haberlere göre, polis, cuma akşamı Kettering ormanında katıldığı bir partiden sonra evine dönemeyen genç kız Chloe Halloway için arama başlattı.
Now, news just in. The police have organized a search up in Kettering Forrest for missing teenager Chloe Holloway who failed to return home after attending a party in the Forrest on Friday night
Ve başarısız faturaların sayısı bunu yansıtıyor.
And the number of failed bills reflects that.
- çalışmalarının sonuç vermediğini bildiriyorlar.
- And his wife have failed.
Yapamazdım.
Would have failed.
Tanrım, sistem onu yalnız bıraktı.
God, the system failed her.
Tabi ki de başarısız oldum!
Of course I failed it!
11 : 45 gibi kayıplara karıştı.
He failed to appear by 11 : 45...
Kaybetmiş gibi hissediyorum.
I feel like I failed.
1992'deki Rodney King davasının tekrarı gibi olan LAPD korkusu sonucu ortaya çıkan şiddet olayları ve sonucunda verilen kararlar şu ana kadar hayata geçirilmedi.
repeat of the 1992 Rodney King trial, the scenes of violence the LAPD feared might result from the verdict have failed to materialize thus far.
Başaramadığımı.
Tell her I failed.
Dandik, sarhoş bir rahibe onu geri getirme gücünü vermesinin bir sebebi var.
He gave a failed, drunk priest the power to bring him back for a reason.
Evet beni avutma konusunda ciddi şekilde batırdın.
Well, you have completely failed to console me.
Seni hayal kırıklığına uğrattım baba.
I have failed you, Father.
Onu hiçbirimiz koruyamadık.
We all failed him.
Onu yüzüstü bıraktım.
I failed him.
Eş olarak görevlerini yerine getiremedin özellikle de, kocana meşru bir varis veremedin.
You have failed miserably in all of your marital duties, more specifically, to provide your husband with a legitimate heir.
Elbise başarısız oldu.
The Exosuit failed.
Sel bariyerlerinin kimi yerlerde yükselen sulara karşı yetersiz kaldığı ve acil durum yollarının bile kapandığı açıklandı.
Flood defenses across the region failed to provide adequate protection against the rising waters with key roads cutting off emergency services.
Herkes Penguen'i sinirlendirdiğinden dolayı pişman oldu bugüne kadar.
Nobody yet has failed to regret vexing the Penguin.
Yine de her biri başarısız oldu.
Yet each one failed.
Testimi geçemediler.
They failed my test.
Diğerleri denedi ama başaramadı. Ama sen ve ben Divan'ın içinde birlikte çalışarak demokrasi ve hukuk kurallarını Gotham'a geri...
Others have tried and failed, but with you and I working together inside the Court, we could bring the rule of democracy and law
İlk 10 deneyde de söylediğiniz gibi reanimasyona başvurduk ve başarısız olduk Profesör.
As you said the first dozen times we attempted reanimation, Professor... and failed.
Polis ne sakladığını öğrenemedi.
The police failed to find out what.
Yine de, ana görevinde başarısız oldun.
Be that as it may, you have failed at your core objective.
Hayır, üçümüz de başarısız olduk.
No, the three of us all failed.
Beni hesaba katmamıştı.
He failed to account for me.
Dizimizin senin standartlarına uymadığına dair hiçbir fikrim yoktu.
I just... I had no idea that our show failed to live up to your standards.
Ash başarısız oldu!
Ash has failed!
Çuvalladın.
You failed.