Farms перевод на английский
999 параллельный перевод
O zaman Pepperidge Farm'ı arayın.
Then call Pepperidge Farms.
Tamam ama şu an hâlâ bir sürü tütün çiftliği var.
There's still plenty of tobacco farms.
Genç yaşlı herkes, şehirlerde ve çiftliklerde tekdüze işlerinden başlarını kaldırıp, uzak Batıdan gelen bu genç avcı ve iz sürücüde maceranın yüzünü gördüler.
Men, young and old, in the cities and on the farms looked up from their humdrum jobs and saw the face of adventure in the young hunter and scout from the far West.
Böylece çiftlikler fakirleştiler ve çöktüler.
That's the way the farms grow poorer and collapse.
Çiftliklerden gittiler okullardan, fabrikalardan.
From the farms they have gone ; from the schools, from the factories.
Oysa Rosenthal'ler 35 yıl içinde avlakları, gölleri, ekilebilir toprakları, meyve bahçeleri, tavşanlıkları, sülünlükleri ve bütün atalarının eksiksiz yer aldığı 3 resim galerisiyle 3 tane tarihi şatoya sahip olmanın yolunu buldular.
In 35 years, the Rosenthals have acquired three chateaux with hunting preserves, farms, orchards, warrens, stud farms, and 3 galleries of bona fiide ancestors.
Çiftlikler gidince, dükkanlar da gitti.
When the farms went, the stores went too.
Topraklarınızı çalıp sizleri çiftliklerinizden atan demiryolunun -
The railroad that stole your lands and drove you from your farms, the railroad —
Ve bizler çiftliklerimizde oturacağız, sana, mahkemene ve katillerine rağmen.
And we'll stay on our farms in spite of you, and your courtroom and your killers!
Fabrikalarda ve çiftliklerde de.
In the factories and on the farms.
Yaşıyor, çiftlikler, köyler, hatta yüzlerce işçinin evleriyle birlikte bir fabrika kasabası bile.
Yes, farms, villages, even a factory town with hundreds of workman's cottages.
Birkaç sene içinde fabrikalarda, çiftliklerde, işletmlerde çalışacak, gençlersiniz.
You're the kids who, in a few years, will run our factories, our farms, our businesses.
Kollektif çiftlikler ve okullar burada kalacaktır!
Collective farms and schools are here to stay!
Kendisi aynı zamanda Güneyli Albay Jefferson Randolph olur.
He is also Colonel Jefferson Randolph of Randolph Farms, Georgia.
O dönemde Fransa, yüzyıllık bir savaşı kaybetmiş düşmanı tarafından ezilmiş, şehirleri yıkılmış, çiftlikleri yağmalanmış ve halkı ümitsizliğe düşmüştü.
At the time when France, losing the hundred years war, was overrun by her enemies, her cities ruined, her farms stripped bare, her people hopeless.
Ben basit bir çiftlik kızıyım.
I'm only a poor girl of the farms.
Dağlardan, çiftliklerden gemiyle, trenle, atla, yaya.
From the hills, farms, lumber camps... by boat or train, by horse and on foot.
'Bir posta arabası, kızılderili ayaklanmasının tehdidi altındaki yerleşim alanlarına doğru yola çıktı.'
By stagecoach to the 100 settlements and the 1,000 farms standing under threat of an Indian uprising.
Bu için bütün çiftliklerimizin yanması mı lazım?
And that's why they are setting fire to our farms?
Gizlenmiş çiftlikler görürsünüz!
Hidden farms!
Çiftliklerini yıktınız!
Destroy their farms!
Böylece diğer çiftliklerde ezilen yoldaşlarımız zincirlerini kıracaklar ve hayvanların devrimine katılacaklar.
So that our downtrodden comrades on other farms will break their chains and join the animal revolution.
Domuzların sahip olduğu ve yönettiği çiftliklerde düzen ve disiplin hüküm sürüyor.
On farms owned and operated by the pigs there is order and discipline.
Diğer çiftliklerde hayvanlar daha çok çalışıp daha az yiyorlar.
All of the animals do more work and eat less than on other farms.
Tüm çiftlikleri domuzların yöneteceği güne kadar.
To the day when pigs own and operate farms everywhere.
Bunun gibi sahneler yurdun her yanında oluyor şehirli ve kasabalı erkekler birliklerimizi doldururken.
Scenes like this are played all over the land as boys from the cities and from the farms rush to fill our ranks.
Çiftliklerden ve bahçelerden vadilerden ve tepelerden geldiler.
They came from the farms and the groves from the valleys and the hill countries.
West Farms Square'deki sinemada.
The RKO Chester on West Farms Square.
Yitirilen çiftlikler, solup giden aşklar.
Lost farms and faded loves.
Çiftçilerin çiftliklerini çitle çevirmesini istemiyorsun.
You don't want the farmers to fence their farms.
- Çiflikleri sever misiniz?
- Do you like farms?
Bir zamanlar toprak verimliyken, tarlalar varmış.
Once this land was fertile. Farms abounded.
Tarlalarımız?
Our farms?
Onu Covington Farms işinde de...
I could get her to use Covington Farms -
Covington Farms'da bir moda gösterisi de düzenleyebiliriz.
We could use Covington Farms for a fashion layout.
Covington Farms'ı dergiye taşısak bile...
If we even get a mention of Covington Farms -
Covington Çiftliği işi hakkında iki çift laf etmek istiyordum.
I'd like to chat with you about the Covington Farms account.
Çiftliklerle hiç işim olmaz.
I don't wanna have nothing to do with farms.
Burada, Picketwire Nehri'nin kuzeyindeki büyük çiftçilerin bu bölgeyi açık rejimde tutma mücadeleleri başarıya ulaşırsa tüm sebze çiftliklerinizin, mısırınızın, küçük dükkanların, her şeyin, çocuklarınızın geleceğinin sona ereceği açıkça yazılı!
It says clearly that if big ranchers north of the Picketwire River win their fight to keep this territory in open reign, then all your truck farms and your corn, the small shopkeepers and everything, your kids'future, it will all be all over, be gone!
Eyaletten yanayız çünkü çiftlik ve çitlerimiz için koruma sağlayacak.
We want statehood, because it means the protection of farms and fences.
Böylece, yeniden başlayacağız, çiftliklerimizi yakacağız,
So, start again, burn our farms,
Çiftliklerinin yanmasıyla, Kazaklar çok sevdikleri steplere dagıldılar.
With the burning of their farms, the Cossacks scattered across their beloved Steppes.
Amerika'daki en iyi at çiftliklerinden birine sahip.
Owns one of the finest US stud farms.
- Çiftliklerimizi çalıştırıyorlar tabii eğer yemek yemek istiyorlarsa.
- Work our farms if they want to eat.
Öleceklerse, evlerinde ölecekler.
If they're going to die, they'll die on their own farms.
Jose, İspanyadaki boğa çiftliklerinden birinin sahibi.
Jose owns one ofthe biggest bull farms.
Büyük çiftlikler ve bir sürü çiftçi vardı babamın zamanında.
There were large farms with many workers when my father was alive.
Üç tane çiftliğim var.
I have three farms.
"Çiftliği satmadım, o halde neden siz işletmiyorsunuz?"
"and not having sold the farms," "why don't you run them using modern methods?"
- Onları hemen çiftliklere göndereceğim. - Ekinlerimiz yanıp kül olmadan!
- I'll send them out to your farms at once.
En iyisi alayı birimlere ayırıp nöbet tutmaları için... çiftliklere yerleştirin. - Emin olun yaparım.
It's best for you to break up your regiment into guard units and station them on the farms.