Feelings перевод на английский
17,548 параллельный перевод
Ne yaptım ben sana? Belki de ona yaptıkların yüzünden kaçmıştır, anne.
Rosalee's got her head in a vise, and you want to talk about your sad feelings, about what I done to you?
Bavulu, evet ama buradaki Dierdre senin için derin duygular besliyor ve fırsat kolluyor.
By his valise, yes, but, but, here is Dierdre, harboring deep feelings for you, and sensing opportunity.
O kadar basit değil.
Your feelings are not so simple.
Otomat tanrıları hislerin hakkında dürüst davranmanı istiyorlar.
- No. The vending machine gods want you to be honest about your feelings.
Çocuklarımızı hislerini paylaşmaya teşvik ediyoruz.
We encourage our kids to share their feelings.
Ve hiçbir his yanlış değildir.
And there are no wrong feelings.
Sana olan hislerim yalan değildi.
I didn't lie about my feelings for you.
Ama duygularımız hakkında konuşursak bu sorunu çözebiliriz.
But we can work this out if we just talk about our feelings.
Geçmişinizle ilgili birçok duyguyu açığa çıkarırlar.
They bring up a lot of feelings about your past.
Bu iyi bir şey çünkü anlaman sikimizde değil.
Well, then it's a good thing your feelings aren't a fucking priority.
Oğlun güzel bir geçirdi ve sen kişisel duygularını bir kenara bırakamıyor musun?
Something good happened to your son, and you can't sidestep your personal feelings?
Duygularını göz ardı etmekte tecrübelisin.
You are practiced at turning off your feelings.
Herkes duygularını korusun Jasper'ın.
Everyone cater to his feelings.
Eğer hislerimi bu kadar derine gömmeseydim ve... sadece Üvey Anne izlerken dışarı çıkmasalardı şu an paramparça olurdum.
If I hadn't buried my feelings so deep that they only come up when I watch Stepmom, I would totally be tearing up right now.
Hoşuna gitsin ya da gitmesin, senin de duyguların var Alec.
You have feelings, whether you like'em or not, Alec.
Birisini tanımak için konuşup duygularından bahsedebilecek tarzda bir insan değilim.
I am not the kind of person that talks about feelings and gets to know you.
Hisleri sevmem ben.
I'm not a fan of feelings.
Ona karşı birşeyler mi hissettin, Tawney?
Did you have feelings for him, Tawney.
Yani... Sen onunla...
So... do you have feelings for...
Ya da zaten en başından beri ondan nefret edip etmediğinizi de.
Or if it'd just enhanced the feelings of hatred you had for her already.
Endişe ve hisler konusuna girmeyelim şimdi.
Let's just not with the concern and the feelings.
Buna bir isim koymak istiyorsan, hislerine saygı duyarım.
I wanna honor your feelings, you know, if you wanna call this something.
Duygularının kabardığını biliyorum ama elindekini bırak ki ekstra güçlü arkadaşlığımız için uğraşabilelim!
Now, I know this brings up strong feelings, but- - hey, put that down so we can work on our extra strong friendship!
Bütün deneyimlerin, tercihlerin, duyguların, her şey...
And all of your experiences, choices, feelings, everything, it's...
- Kimse bana içini dökmez.
- No one comes to me with their feelings.
Fitz-Simmons'ın dediğine göre Hive'ın etkisi Daisy'nin zaten sahip olduğu hisleri arttırıyormuş.
And from what Fitz-Simmons have said, Hive's infections only heightens feelings she already has.
Doktor Palmer'ın Bayan Saunders'a karşı bir şey hissedip hissetmediğini öğrenmeye çalışırken...
It's possible in my attempt to discern whether Dr. Palmer had competing feelings for Ms. Saunders...
Ona karsi hislerin...
Do you have feelings for...
Yapmama sebebim ise, bunun benim isteğim olmasıydı. Thea'nın değil.
And the reason I don't is because hat would be about my feelings and not Thea's.
Hislerini öğrenmek için seni antep fıstığı gibi kırmam gerekiyor.
I have to force your feelings out of you sometimes like--like a pistachio.
Aramızda geçen şeyler yakışıksızdı ama sana darılmaca gücenmece olmadığını göstermek için bir içki ısmarlayabilir miyim?
I, uh, feel that things have been awkward between us, but just to show you there's no hard feelings, can I buy you a drink? You know what?
Bana karşı nefretten başka bir şey hissetmediğini biliyorum.
I know you ain't got no feelings for me, except hate.
Kırılmaca yok değil mi?
No hard feelings?
Biliyorsun mı?
Something that's always just really hurt my feelings is you never tried to make out with me. Do y'know?
Bu hislerim bulunmaktadır.
These are my feelings.
Sonra da Lindsey beni öpünce...
Experienced much in the way of feelings. And then when Lindsey kissed me...
Duyguların da kötü tarafı bu işte, birisini incitebileceğini veya incinebileceğini fark ediyorsun.
That's the thing that sucks about feelings is, you realize how much you can hurt someone or... get hurt.
Duygularımı yiyorum.
I'm eating my feelings.
- Anlat ona hissettiklerini.
Tell her your feelings.
Göz yaşlarım da kürtaj yaptıracağım için üzgün olduğumdan ya da duygularım karışık olduğundan değil.
And these tears aren't because I'm sad to have a fucking abortion or because I'm having mixed feelings.
Bu ilki.Çok duygusal bir süreç geçiriyor.
This is the first. She's having a lot of feelings.
- Ama hisler değişir.
- But feelings change.
Onların duygularıyla ilgileniyorsun.
You're concerned about their feelings.
Hayır, bu duygularla ilgili değil.
No, this is not about their feelings.
- Duygularını anlıyorum.
- I affirm your feelings...
- Başına bir şey... Duyguların değerli ama New York'ta değil, konferans görüşmesindeyim.
- [BoJack] I don't want to- -... your feelings have value, but I'm not in New York, I'm just on the conference call.
Bana karşı bir hissi olmadığını söyledi.
He told me he had no feelings for me.
Evlat güven bana. Duygularımı incitmek istemezsen.
I'm gonna go from annoyed to hurt, and, kiddo, trust me, you do not want to hurt my feelings.
Kızdan hoşlanıyorsun.
You have feelings for her.
Senin hislerin değişmemiş olabilir ama benimkiler değişti.
Your feelings may not have changed, but mine have.
Sorun değil.
No hard feelings.