Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ F ] / Fetish

Fetish перевод на английский

614 параллельный перевод
Sanki bilmiyorum, fetiş gibi.
She's got this, I don't know- - it's like a fetish.
Bazıları hala boyunlarına büyücü doktorun tapıncaklarını takıyor.
Some still wear the witch doctor's fetish around their necks.
Boynundaki tapıncağı vermesini tercih ederdim.
I'd rather he'd given me that fetish from around his neck.
Telefon fetişisti bir herif.
Some guy with a phone fetish.
Hadi ama doktor, bir çeşit saç fetişisti falan değilim ben!
Oh, now, Doctor, I'm no epileptic with some kind of fetish for hair!
Saçınıza olan aşırı ilgisinin farkındayız.
We know about his fetish for your hair.
Görüntü fetişin var ha?
You have a picture fetish, huh?
- Senin fetişlerini hepimiz biliyoruz.
- Is your fetish, we know.
Aynı zamanda anladığım kadarıyla... çok ilginç bir fetişiniz var.
Have understood that, in addition to being a very distinguished clergyman... has a very interesting fetish.
Şu ilginç Afrika malzemelerine büyücülerin filmlerde kullandıkları şeye benziyor.
It looked like an african fetish, like the ones the sorcerers of the black tribes in the movies have. And I've seen that the handle was carved like a head with eyes.
Bize seni kurtarmamız emredildi.
We were ordered to by someone with an odd fetish.
Kırbaç, urgan, zincir ya da o tür fetiş saçmalıklar yok.
No whips, ropes, chains, or none of those fetish freaks.
Bir fetiş.
A fetish.
O Porta Volta'da SM fetişi bölgesinde takılırdı.
He hung out at the SM fetish area in Porta Volta.
O benim fetiş ağacım.
it's my tree fetish.
Kafanı saran manşetleri yönetmeye çalışıyorsun... kariyerini bir fetiş haline getiriyorsun... ve kariyerine zarar vermesinler diye... tüm ilişkileri geçici hale getiriyorsun.
You attempt to rule neat lines around yourself... making a fetish of your career... and making all relationships temporary... lest they disturb that career.
- Adam rüzgarlık hastası.
- He's got a windbreaker fetish.
Sana bir totem vereceğim.
I shall give you a fetish.
Sana başka bir totem daha veriyorum.
I entrust you with another fetish.
Belki artık bir garaj sapığına bir daha rastlamadı.
He's probably never met anybody with a garage fetish.
Pre-Columbian Zuni putunu çalmakla suçlandım.
I was accused of stealing a pre-Columbian Zuni fetish from the museum.
Ve sonra Bellingham tesadüfen Pre-Columbian Zuni putunu çaldığına dair isimsiz bir ihbar geldiğini söyledi?
Oh, and then... and then, Bellingham casually mentioned that someone dropped an anonymous tip about the stolen... Pre-Columbian Zuni fetish?
Zuni putu.
Zuni fetish.
O putu Susan Smith çaldı ve buraya saklayan oydu.
Susan Smith stole that fetish and planted it here.
Kimisi normal seksi mükemmel olarak görürken, kimileride fetiş ya da daha değişik zevklerden haz alabilirler.
( Woman ) Whilst straight-forward sex is perfectly wonderful in itself, many people also enjoy some form of kink or fetish.
Mahremiyet takıntısı olan sensin.
Oh, you're the one with the privacy fetish.
Yani, adamın şişman fetişi vardı.
I mean, the guy had a fat fetish.
Şişman fetişi minimalizm ile çelişmiyor mu?
Doesn't the fat fetish conflict with the minimalism?
Kedin elbiselerime tüy bulaştırıyor, kardeşim.
- Your cat brother has developed a fetish for my underwear!
Şimdi, Tor, onu bağlaman lazım ama angora fetişin var... ve bu angoraya dokununca reddetmene neden oluyor.
Now, Tor, you're supposed to tie her down, but you have an angora fetish... and when you rub that swatch of angora, it makes you refuse.
Bize fetiş modasını veren adamla birlikteyim.
Anyway, I'm with the man who gave us fetish fashions.
Denetçiniz "Retinal Fetish" adında mükemmel... bir kulüp tavsiye etti.
Mr Nero has recommended an excellent club, the Retinal Fetish.
Yıllardır bu halde olmalı.
He's been developing his fetish for years.
Bunun uğurunuz olduğunu söyledim.
I said it was your fetish.
Kıçlarınıza tekmeyi basmak istiyorum.
I have a kick-your-ass fetish.
Belki de balık fetişi hakkındaki dedikodular doğru değildir.
Maybe those rumors about his fish fetish weren't true after all.
Bir çeşit fetiş olmalı.
It must be some sort of fetish.
Bu Wanda fetişi, iyice utanç verici olmaya başladı.
This Wanda fetish you have is getting embarrassing.
Kuğu takıntın mı var?
You got a thing for swans? Is this, like, a fetish?
Bu da o hastalıklı fetişler gibi bir şey miydi?
Was this some sort of sick fetish thing?
Peki akli denge bozukluğum neymiş? Bir fetiş.
Well, there's a fetish.
Diş fetişi olan ve fahişelerle yatan bir yargıca röntgen filmlerimi sunmam, dirsek darbesini'üzgünüm'diyerek geçiştireceğini sanan bir yayayı terslemem...
Submitting x-rays to a judge with a tooth fetish, who sleeps with hookers? Snapping at pedestrians who think a square shoulder can be excused? I am human!
- Yapma, lütfen. Fetişini biliyorum Richard.
I know your fetish.
Ama bence vinil fetişi konusundaki sorunumu konuşmak kimseye yaramaz.
But I don't think a discussion of my vinyl fetish will help any of us.
Oyuncaklar!
The fetish.
Gözlemci oyuncak seni sürekli izliyor. Bozkırın sonundaki karıncayı görebilir.
The look-out Fetish is watching you all the time he can spot an ant at the far end of the savannah.
Gözlemci oyuncak seni ışıksız da görebilir.
The look-out Fetish can see without light.
Eğer bu ağaçtan uzaklaşırsam gözcü oyuncak beni bulur.
If I step away from this tree the look-out fetish will see me.
Kulağa aptalca geldiğini biliyorum. Ama Richard'ın fetişi...
It seems silly, but given Richard's fetish...
Arkadaşın mı?
Like a fetish.
Bu üçlü aile olayı değil.
It's like a harem fetish.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]