Fiber перевод на английский
1,147 параллельный перевод
Ama sanattan ve aşktan anlarım. Sebebi, aşkı varlığımın her zerresiyle dilemem olsa da.
But I know about art and love if only because I long for it with every fiber of my being.
- Yüzlerce mil kablo, evet.
- 100 miles of fiber, yeah.
Fiber optik kabloları oraya bağlamak uzun sürebilir
It's taking forever to get the fiber optics linked in there.
Hey, sizin fiberoptik kablolarla çalıştığınızı bilmiyordum.
Hey, I didn't know you guys were working with fiber optics.
Nil deltasına, İsa'dan önce 500 yılına bir parşömen kağıdı.
Parchment fiber from the Nile delta circa 500 B.C.
Hiçbir şey annemin ev yapımı, vitamince zengin soya unundan, mikropsuz çöreklerinden daha güzel olamazdı.
Nothing could beat mom's homemade, vitamin-Rich, Soy-Based, germ-Free, fat-Free fiber cookies.
Elyaf her daim onun hayatı oldu.
Fiber has always been his life.
Elyafları bizimle birlikte söküyorsun.
You shuck fiber with us.
O kendisine Fiber Optik derdi.
He called himself Phiber Optik.
Fiber, hayatı yaşayarak öğrendi.
Phiber learned by exploring.
Fiber Optiğin bilgisayarları hack etmediği ihtimali üzerinde hiç durmadılar.
They never tried to prove that Phiber Optik hacked into any computers.
Fiber'i bırakmadan önce son bir kez daha duraklamıştık.
We made one last stop before we dropped Phiber off.
Ama Bernie Frackville polisiyle Fiber'in fotoğrafını çektirecek kadar cesurdu.
But Bernie had the balls to get a Frackville cop... to pose with Phiber.
Fiber, 10 ay sonra evine kahraman olarak döndü.
Phiber came home 10 months later, a hero.
- Gemiyle. Hensel internet sitesini, fiber optiklerle güncelleştiriyor.
Hensel is upgrading their intranet with fiber optics.
Pamuk ipliğine benziyor.
Looks like cotton fiber...
Boğazında bulduğum küçük dokuları test edeceğim.
I'm going to run tests on a microscopic fiber I found in his throat.
Ama başka bir şey var. Zachary Anderson'ın boğazından çıkardığı dokuyu bulmuş.
He isolated the fiber found in Zachary Anderson's throat.
Zack'in boğazında bulunansa daha güçlü bir kimyasal bileşene sahip.
The fiber found in Zack's throat is a stronger chemical treatment.
Zack'in boğazında bulunan dokuyla aynı renkte.
Same color as the fiber in Zack's throat.
- Hayır, saç ve doku kanıttır.
No, hair and fiber is evidence, Warrick.
Fiberoptik skop lazım.
I need a fiber-optic scope.
Fiberoptik laringoskop lazım.
I need a fiber-optic laryngoscope.
Fiberoptiğe ihtiyacım var.
I need that fiber-optic.
Fiberoptik laringoskobu hazırlar mısın?
Can you set up a fiber-optic laryngoscope?
Tanrı'nın inayeti, hayat ölümle ilgili gizemler inancının yansımaları.
The providence of God and the mysteries of life and death are the very fiber of our faith.
Bükülgen kök, gergin lifli sap, madeni zehirli uç.
Pliable root, tensile fiber stalk, metalline venom tip.
Bu adamdan bütün benliğimle nefret ediyorum.
I hate this man with every fiber of my being.
- Hem de bütün varlığımla! - Güzel.
I want that with every fiber of my being!
Öyle bir darbe indirildiğinde üstünde deri parçası kalırdı.
With this level of impact, it would have picked up fiber or soft tissue evidence.
Bir tür lif.
Some kind of spun fiber.
Benim, Yargıç Harm, fiber optik kablolar sağ olsun.
It's me, Judge Harm, through the magic of fiber optics.
Saygısızlık etmek istemem Yargıç Harm ama biz kötü ebeveynler değiliz ve bu dünyada bana kötü ebeveyn olduğumu söyletecek kadar fiber optikli ip yok.
I don't mean to be disrespectful, Judge Harm, but we are not bad parents, and there isn't a tether in this world with enough fiber optics to make me say we are.
- 45.5 kilo ham saf titanyum 61 metre fiber optik kablo yedi 100,000-wattlık endüstriyel kondansatör.
- 100lbs of pure, raw titanium, 200 feet of fibreoptic cable, seven 100, 000 - watt industrial - strength capacitors.
Fiber optik konukçu kanalı adındaki birşey sayesinde 200 milyon dolar kazandı ve teknoloji pazarı dibe vurmadan önce değişik alanlara yöneldi.
He made $ 200 million in something called fibre-optic host-channel adapters, and then diversified before the tech market bottomed out.
Bildiğin gibi geçenlerde Manhattan'ın merkezinde birinci sınıf bir mülk aldım. - Sana dairemi verdim. - Her neyse.
There are certain things in this world that desperately need changing, and I am committing every fiber of my being to changing them.
Bu dünyada değişmesi gereken şeyler var ben de benliğimi ve kişiliğimi bu değişimlere adadım.
There are certain things in this world that desperately need changing, and I am committing every fiber of my being to changing them.
Delirten birşey yapıyorum, adamım... hidro nuggety-nugs... kırmızı lifli... Ülkenin en iyi bitkisel ilaçları...
I got the kind, daffy fucking bud, man... the hydro nuggety-nugs... red fiber... herbal medications sweep upon the nation.
Kırmızı, kırmızı, kırmızı, kırmızı lifli, Neden bahsettiğimi biliyorsunuz?
The red, red, red, red fiber, you know what I'm saying?
Bu genci eskiden tanırdım. O zamanlar terbiyeli bir çocuktu.
You see, I knew this young man years ago when his moral fiber was still intact.
Bay Neal, yüksek ahlaki değerlere ve kişiliğe sahip olma konusunda yetersizliğinizi göstermiş bulunuyorsunuz. Bu örgütle tüm bağınız kesilecektir.
Mr. Neal, you have shown yourself incapable... of being a man of high moral fiber and good character, hence your bond with this Order will be destroyed.
Eğer senin için olmasaydı, moralimiz darmadağın olurdu.
If not for you, our moral fiber wouldve been shredded to rags.
Saç ve kumaş, gizli parmak izi ve belge uzmanları lazım.
We'll need Hair and Fiber, Latent Prints, then Documents.
Bu ROV üzerindeki ince fiberi sererek ilerleyecektir, bir örümceğin ağını örmesi gibi, öyleki eğer bir köşeye gelirse veya bir atığın kenarına gelirse ROV daha fazla fiberi serecektir.
This RO V pays out its own tiny fiber and it pays it out like a spider spinning a web so that if it goes around a corner and goes around a bunch of debris the ROV just pays more out.
Jake ve Elwood'u herbiri 2.000 feet fiber optik kablo taşıyordu.
Jake and Elwood each carry 2,000 feet of fiber optic cable.
Bu kalboların içinde her biri insan saçının çapının yarısı kadar 2 tane fiber optik kablo bulunmaktadır.
Inside the cable are two tiny glass fibers only half the diameter of a human hair.
ROV'un gördüklerinin videosu ve kontrol sinyalleri fiber kablolar üzerinden ışık sinyalleri şeklinde yol alır.
Video of what the RO V sees as well as flight control signals race along the fibers as pulses of light.
Fiberi bırakmaya başladım.
I got fiber out.
- Fiber optik?
- Fiber optics?
Buraya, oraya ve o tarafa fiber optik kameralar yerleştirdik.
We've been planting fibre-optic cameras here, there and all through here as well.
Fiber optik kameralar ufacık kameralardır.
Fibre-optic cameras are tiny cameras.