Filler перевод на английский
660 параллельный перевод
Planlandığı gibi Enerji Besleme kaynaklarını ele geçirdik.
We have taken over the Energy Filler supply repositories as planned. All right.
Doldurucu kısmını aç.
Open your filler cover.
Filler hakkında anlattığım masalı anımsıyor musun?
Remember my telling you a fairytale about the elephants?
Filler bizi ezip geçer.
We'll be trampled to death.
Filler Tarzan'ın dostu.
The elephants are Tarzan's friends.
Örneğin... yargıç bir "O" doldurucu.
The judge here is an "O" filler.
- "O" doldurucu.
- An "O" filler.
- Filler mi?
- Elephants?
Ne demek istiyorsun, filler?
What do you mean, elephants?
Şimdi, Peter... filler, kaplanlar ve o dev hakkında... her şeyi bana anlatmanı istiyorum.
Now, Peter... I want you to tell me all about the elephants, the tigers... and that giant.
Karşınızda filler.
I give you the elephants.
Hey, sen bir filsin ve filler ağlamaz.
Why you're a-a-a... a pachyderm... and pachyderms don't cry.
Dikkat, dikkat, Pembe filler resmi geçitte
Look out, look out Pink elephants on parade
Buradalar ve de orada Pembe filler heryerde
They're here and there Pink elephants everywhere
Pembe filler resmi geçitte
Pink elephants on parade
Ama bu renkli filler benim için çok fazla
But Technicolor pachyderms is really too much for me
Yadımın gerekiyor bu işte Pembe filler resmi geçitte
I'm afraid, need your aid Pink elephants on parade
- Pembe filler
- Pink elephants
Pembe filler
Pink elephants
Şu pembe filler.
Those pink elephants.
Pembe filler mi?
Pink elephants? Mm-mmm!
Filler ağaca tırmanamaz, öyle değil mi?
Elephants can't climb trees, can they?
Filler duyuyor.
Elephants hear.
- Filler başka ne yapıyor?
- What else can the elephants do?
Buradaki bütün filler gibi.
All the elephants have.
Piyano yeterince ses çıkartmıyordu, özellikle filler için.
Piano wasn't loud enough, especially for the elephants.
Sekiz yıldan beri bana Budapeşte'de oynadığımız son Klabiash oyunundan 1000 filler borçlusun.
And since eight long years, you owe me a thousand hellers... from that last game of clobyosh we played in Budapest. Here in America, that's, uh, $ 11.
O zaman, oyma filler 50'den az değildi, fakat -
Then, I had no less than 50 of the carved elephants, but...
Filler kaçıştı.
Elephants stampeded.
İstediğin kadar. Filler, krallar, şatolar.
Make elephants and kings and castles.
Filler.
Elephants.
Sakar filler dekorumu mahvettiler.
Clumsy elephants have ruined my decor.
Filler bile korkar benden.
Even elephants are afraid of me.
Vali bu evi inşa etmeden önce... filler suya ulaşmak için yüzyıllar boyunca bu yoldan geçmiş.
Before the Governor built here... the elephants used to come down that track for centuries, to get to the water.
Filler asla unutmaz.
Elephants always remember.
O filler ancak duvara kadar geliyor.
Those elephants only come to the wall.
Bu filler 40 yıldır sorun çıkarıyor... bir 40 yıl daha sorun çıkarmaya devam edecekler.
Those elephants have been making trouble for 40 years... and they'll go on making trouble for another 40.
Filler dün gece buraya girmiş, birkaç yüz çay bitkisini çiğnemişler.
The elephants got in here last night and trampled a few hundred young plants.
Hava durumu, filler bunu değiştiremez.
Weather and elephants don't change it.
Filler oraya gidiyor.
The elephants are headed there.
Burada, ceylanlar, antiloplar, zürafalar, ve filler var.
There were gazelles, antelopes, giraffes and elephants.
- Filler gibi.
- Same way elephants do.
İltifatları bir yana bırakırsak son kitabım öncekiler gibi satmadı bir de savaş çıkınca ufak yazılar yazmaya başladım.
All compliments aside... my last books didn't sell as well as my earlier ones... and the war came along, and now I write filler.
Erkek filler demek istemediniz sanırım.
I don't think you mean pairs of male elephants.
Filler!
Elephants!
Pembe filler gördün!
You saw pink elephants!
Mutlu olan filler gibi saklanıyoruz.
We're like happy elephants in hiding.
- Filler ile keçiler birlikte olmaz.
- Elephants and goats don't mix.
Sen ve filler hakkında bir şarkı yapmışlar.
They've made a song for you and the elephants.
Uyuyabileceğimiz ilk sabah ve filler...
First morning we can sleep, those elephants...
Muhteşem manzaralar filler, lokomotifler metro istasyonları.
Splendid landscapes... elephants, locomotives... subway stations.