Finally перевод на английский
39,604 параллельный перевод
- Güç madalyonları sonunda gemiye döndü.
The power coins have finally returned to the ship.
Sonunda hiçbir takım beni istemedi.
Finally, no team want me.
Çocuklar nihayet kaynaşmış.
The kids are finally getting along.
Nihayet onlardan intikamımı alacağım... Sonsuzluk Yavrusu ile.
And I'm finally going to get revenge... with the Forever Puppy.
Nihayet hayatım yeniden mükemmeldi.
Finally, my life was perfect again.
Nihayet her zaman istediğim baba olabileceğim.
Finally get to be... the father I've always wanted to be.
Sonunda ailemi buldum.
I finally found my family.
Ama sana söylemediğim şey sonunda onu bulduğumda ne kadar hayal kırıcı olduğuydu.
But what I did not tell you was how, when I finally did find it... it was all so... disappointing.
Nihayet!
Finally!
Şahsen tanışıyoruz.
Finally we meet.
Nihayet bu on yılın semeresini toplayacağız.
Ten years, finally coming to fruition.
Nihayet devletten akülü tekerlekli sandalye alabildi.
Got the government agencies to finally get one of them electric wheelchairs.
Sivri Spike sonunda yakayı ele verdi.
Ike the Spike finally fucked himself.
"Bugün nihayet Bölge dediğimiz yere girdik ve Binbaşı ile tanıştık."
"Today we finally entered what we call the Zone, and we met the Major."
Ama sizce de artık en büyük korkunuzla yüzleşme vaktiniz gelmedi mi?
But don't you think it's time you finally faced your greatest fear?
Çünkü tek isteğim evlat edinilmek ki sonunda kendimi yalnız hissetmekten kurtulabileyim.
Because all I want is to get adopted, so I can finally stop being alone.
Ve nihayet şehri ele geçirmeye geldim.
And I've come to finally take over the city.
Ama nihayet dünyayı daha iyi bir yere dönüştürmek için değişime önce kendinden başlayan bir adam gördüm.
But I've finally seen a man, in order to make the world a better place, take a look at himself and make a change.
Artık konuşabilir miyiz?
Can we finally talk?
Nihayet.
Finally.
Ama Gao'nun yolumuzdan çekildiğine sevineceksin.
But you'll be glad to hear that Gao is finally out of the way.
Nihayet hak ettiğin yeri bulduğuna sevindim.
Well, I'm glad you're finally getting what you deserve.
Nihayet amacımın ne olduğunu biliyorum.
I finally know what my purpose is.
Yani ahbap, nihayet en iyi arkadaşlarını geri alıyoruz, tamam mı?
I mean dude, we finally get our best friends back, alright?
En sonunda.
Finally.
Nihayet bize katılmanız güzel!
Nice of you to finally join us!
Adam bence sonunda bana farklı şekilde bakıyor.
Man I think she's finally looking at me differently.
Tanrı'nın yardımıyla sonunda hakkımız olanı alacağız.
By the grace of God, we'll finally get that which is rightfully ours.
Nihayet kazandım!
I finally won!
Sonunda kazandım!
I finally won!
Sonunda yakaladık seni!
We finally found you!
Nihayet, bize yardım edebilecek birinin izini buluyoruz ama adam ölürken yetişiyoruz.
We finally get a lead on a guy who can supposedly help us... and we get there just in time to watch him die.
Nihayet hayatını yeniden inşa etmiştin.
You were finally rebuilding your life.
Görebildiğim kadarıyla sonunda kimliğini bulmaya başladı.
Far as I can tell, he's finally finding his place in the world.
Nihayet şehirdeki gizemli sarsıntıların ve çöküşlerin nedenini öğrendik.
Finally getting some answers to all the mysterious shaking and sinking around the city.
Sırlar olmadan, bilgiyi ve tecrübeyi saklamadan, sonunda kendi potansiyelimizi farkederiz.
Without secrets, without the hoarding of knowledge and information, we can finally realize our potential.
Sonunda sanat tarihi derecemi kullanacağım.
I finally get to use my art history degree.
Annem onu bir psikiyatriste götürdü. Ona biraz ilaç aldı ve sonunda duruverdi.
Then my mom took her to a psychiatrist got her on some meds and then she finally stopped.
Beyler, büyük açılıştan sonra, sonunda roket atarı ateşleyeceğiz.
And guys, after the grand opening, we finally get a chance to fire the rocket launcher. - Ooh. - Yes!
Son olarak da bütün kadınların zayıf noktası, zaman.
And finally, all women's Achilles'heel... time.
Dallamalar sonunda gitti.
Those jerks are finally gone.
Şimdi sana biraz ilgi gösterdi ama artık istemiyor musun?
Now she's finally showing you some attention, and you don't like it?
Hm, nihayet şifalı amaçlar için kullanıyorum.
Hm, finally I'm using it for medicinal purposes.
Sonunda sizler için karga bazlı alkolik protein içeceği var artık.
Finally there's a crow-based protein alcoholic drink for you.
- Sonunda.
- Finally.
Sonunda biri gerçekten çalışıyor.
Finally, somebody's actually working.
Sonunda sen mi satın aldın?
You finally bought it?
- Nihayet!
- Ah, finally!
Var tabii. Sadece yedi yıllık yorucu arayışının sonunda meyvesini vermesi şaşırttı.
I'm thrilled your seven-year exhaustive search has finally come to a fruitful conclusion.
Ve şimdi, altı buçuk yıl sonra sonunda ona koruyucu aile buldum ve ne oldu dersin?
And now, six and a half years later... I finally got her to the foster family, and you know what?
- Nihayet.
- Finally.