Finis перевод на английский
127 параллельный перевод
Bitti.
Finis.
- Bu ilişkiyi bitti saymalıyız.
We have to call it quits, the end, finis.
Foto-finiş.
Photo finish.
Nokta.
Finis.
Evet madam, finis.
Yes, madame, finis.
Bir muhabir olarak, ilk araba finiş çizgisini geçtiğinde orada bulunmak görevim olduğuna göre kazanmak da işime gelir.
Since it is my job as a reporter to be there when the first car crosses the finish line it will be necessary for me to win.
Yakın bir finiş olacak, kesinlikle çok yakın.
This is going to be a close finish, very close indeed.
Hayat bir finiş direğidir, herkes yolun sonundaki bayrağı kapmak için koşar.
Life's a finishing line, a banner, everyone's on the racetrack
- Finiş çizgisinde beni öpüyor olacaksın.
You're gonna be kissing me at the finish line.
Bayanlar, baylar, muhteşem bir finiş!
Ladies and gentlemen, a tremendous finish!
Finiş görünüyor.
The finish is in sight.
Evet, I'Alpe d'Huez'deki finiş çizgisinden 20 kilometre uzaktayız.
Yes, we're 12 miles from the finish line at the summit of I'Alpe d'Huez.
Her iki araç son dönüşte hızlarını azaltırlar. Arkada kalan araç hava akımından kurtulmaya çalışır. Öndeki aracı bir sapan gibi kenara fırlatır, finiş çizgisinde tokatlar.
When these two cars come off that last turn, the car at the back can move out of the draught, slingshot past the lead car and beat it to the finish line.
Finiş çizgisi yaklaşıyor, Cole Trickle kazanıyor!
Here comes the finish line, and Cole Trickle takes the win!
Her neyse... Bitirdim, kaput, fıni.
Anyway, I'm done, kaput, finis...
Benim işimi bitirebilirdin, ama yapmadın!
you could have finis hed me off, but you didn't!
Ve hep şu foto finiş'i çekerler...
And they always have that photo finish...
Finiş çizgisine gecikmediğimiz sürece.
As long as we're not late at the finish line.
Finiş için savaşıyorlar.
They're fighting for the finish.
Finiş çizgisinde görüşürüz. O benim şortum mu?
I'll meet you at the finish line.
Hemen bitirelim.
Let's finis it quickly
Ve son olarak, " Finis origine pendet.'"
And finally, "Finis origine pendet."
Hayır. Carmichael finiş çizgisinde.
Carmichael's at the finish line.
Eğer finiş çizgisini geçmesini engelleyemezsek.
Unless we can keep Muirios from crossing the finish line first.
Ne finiş!
What a finish!
Ayrıca Warrick'in mücadeleye dahil olamayacağını söylemenize rağmen finiş çizgisine çok yaklaşmıştı.
You also said Warrick wouldn't be in contention, and yet he came very close to finishing this race.
- Finiş çizgisinde kaza geçiriyor.
- Then he crashes at the finish-line.
Tanrım, ne yapacağız, Finis?
Good heavens, Finis, what should we do?
Finis, hemen yatağa gel.
Finis, come to bed at once.
Finis, bu insanları kim davet etti?
Finis, who invited these people?
Finis.
Finis.
Finiş çizgisinde Bahama Mama
At the finish line, it's Bahama Mama,
Ayrıldık, bitirdik, bitti, yok.
We're done, over, finis, no mas.
Görünüşe göre sonucu foto-finiş belirleyecekmiş
Well, apparently, the long shot was winning in a photo finish,
Foto-Finiş.
A photo finish.
Finiş düzlüğünde, King ve Broke kaldı.
To the finish line, it's king's ransom and go for broke.
Bu gerçek bir foto finiş.
This is a real photo finish!
Minouch'a finiş çizgisine kadar koşmaktan başka yapacak bir şey kalmadı.
That left Minouche. She ran to the finish line.
Çeviri :
FINIS
Bitti, finiş.
For good, forever and for always.
Hayır. Benim aldığım koku zaferin kokusuydu kardeşim. Sen daha ikinci vitese geçerken ben finiş çizgisine ulaşmış olacağım.
No, what I'm smellin is victory, brother,'cause, by the time you get to second gear to kick it in,
Sen benden önce finiş görebilirsin.
You'll get there long before me.
Romeo, Scuderia Ferrari'nin liderliğinde finiş gördü. uyuyor musun?
- followed by Von Hauschman in the Mercedes...
Finiş düzlüğüne giriyorlar, Nuvolari, Nuvolari
Von Hauschman has fallen behind! He's gonna do it!
Finiş çizgisinde görüşürüz.
Hope you boys are ready.
- Ve finiş!
At the wire!
Finiş, kaput, yani son.
Finito, terminada, kaputt.
C'est finis.
C'est finis.
Finiş.
- Goddamn it...
Araçta bulduğumuz sakızı karşılaştırdığımızda finiş bayrağı gibi bize el salladı.
Well, once we match your DNA to that chewing gum, it's like the checkered flag for us.
Sadece finiş çizgisine kadar değil, ölümüne yarışabiliriz.
A race can be to the death as easily as to the line.