Fixer перевод на английский
427 параллельный перевод
DALAVERECİLER
IN THE FIXER UPPERS
Ne dalavereci herifsin.
What a nice little fixer upper you are.
Piksel düzeltiyor ve diğer projeksiyonlardan daha parlak bir görüntü sağlıyor.
It uses an image fixer and then projects by ordinary incandescence.
Şu aracıyı mı diyorsun?
You mean the big fixer?
Sana derme çatma bir yer ayarladım.
I got a little fixer-upper for you.
Evet, "10 parmağında 10 marifet var" dedikleri türden bir ustaydım.
Yes, a kind of a fixer, jack of all trades and master of none, like they say.
Evet! Piyano tamircisiyim!
The piano fixer!
- Madam, bu adam piyano tamircisi.
Madam, he's the piano-fixer... - Piano fixer?
İş ayarlayan sensin.
You're the fixer.
Tamirci, sen tatlı bir çocuksun.
Fixer, you is a sweet old boy.
Charles, "İş Bitirici Fischetti"... 11 ağustos 1891 de, İtalya, Castellamare'de dünyaya geldi.
Charles "The Fixer" Fischetti... born Castellamare, Italy, August 11, 1891.
Dünyadaki en iyi saat tamircisi sen olmalısın.
- Yep. You must be about the best watch-fixer in the whole world.
Sen çok üçkağıtçı birisin.
You're a great little fixer.
Ruhun şad olsun Harry McKenna olağandışı iş bitirici fırsatçı, kadın tüccarı, hırsız, kundakçı.
Glory be to the father, Harry McKenna... fixer extraordinaire... pusher, pimp, thief, arsonist.
Adamla ben anlaşırım.
I'll square it with the fixer.
Büyük balıklardan, Dave DeBennedeto.
- Bigtime fixer, Dave DeBennedeto.
bazı boyalar çabuk çıkıyor... umarım Amit çıkmayan boya kullanmamıştır.
Some colours are fast... I hope Amit didn't use a fixer with the colours.
Biraz cilayla bu güzellerden birini adam edebilirsin.
A little elbow grease and any one of these beauties is a fixer-upper.
Şu "iş bitirici" olmalısın.
You must be "the Fixer."
Çok onarım istiyor o yüzden fiatı biraz yüksek görünüyor.
It seems a little pricey for a fixer-upper.
Oh, işte burada bir sabit tavanlı.
Oh, here ´ s a fixer-upper.
Biraz tamirat yaptım.
Little fixer-upper.
Babasının parası yetiyor. " İş Bitirici Frank, hayatını insanların canını yakarak kazanıyor.
His father can afford it. Frank "The Fixer" hurts people for a living.
İş Bitirici Frank.
Frankie the Fixer.
- Frank'e yalan söyleyemem ben.
- I can't lie to the Fixer.
İş Bitirici'yi atlatmalıyız.
We gotta get past the Fixer.
İş Bitirici bu arabayı çok sever.
The Fixer loves that car.
İş Bitirici pembe sever umarım.
I hope the Fixer likes pink.
İş Bitirici bu arabayı gerçekten çok sever, Moe.
Boy, the Fixer really loves this car, Moe.
İş Bitirici Frank nerede?
Where's Frank the Fixer?
Hala sinirlisin, hah İş Bitirici?
Still got a temper, huh, Fixer?
- İş Bitirici, burası Newark değil.
- Fixer, this isn't Newark.
İş Bitirici Frank burada.
Frank the Fixer's here.
Burada mı?
The Fixer's here?
Evde de Bayan İş Bitirici bunu senin için yapıyor mu?
Does Mrs. Fixer do it for you at home?
Tek pişmanlığım, Joey Siclione, İş Bitirici Frank, Louie Fontucci ve Santo Ravallo'yu ait oldukları cehenneme gönderemememdir.
My only regret is that I cannot send Joey Siclione, Frank the Fixer Louie Fontucci and Santo Ravallo to hell where they belong.
Sen hala "Torpil Fox" sun.
You're still "Fox the Fixer."
Sade bir yer, sadece biraz bakıma ihtiyacı var.
It's rustic, kind of a fixer.
Bu bir sorun çözücü.
It's a fixer-upper.
- Heinz'ı hatırlıyor musun?
- Remember hines? - The fixer.
30'a kadar say, fiksatörden çıkar, sonra suya sok.
Count to 30, take her out of the fixer, put her in the water.
İyi bir tamirci o.
He's a good fixer.
Güçlünün ötesinde.
Beyond powerful. He's the fixer.
Tanrım, söylesene, bunu daha kaç kez yapmamız gerekecek?
Good lord! Fixer, how many times are we gonna have to do this?
Victor, kovmanı söylediğim şu kız nerede? Kovdum elbette.
- Fixer, where's that girl I told you to fire?
Kendime ev baktım biraz. Emlakçının deyimiyle biraz tadilat gerektiren bir evdi.
Looked into some real estate, what the local agent charitably refers to as a fixer-upper.
Belki de birleştirici bozulmuştur.
Maybe the fixer's worn out.
Wilshire'ın güneyinde eski bir ev.
A little fixer-upper south of Wilshire.
Bir uçurma tamircisi.
Just a kite fixer.
İşte buna kelepir ev derim.
Talk about your fixer-upper!
"Piyano tamircisi mi?"
"Piano-fixer?"