Flik перевод на английский
166 параллельный перевод
- Flik'miş.
- Oh, it's Flik. - Oh-
- Flik, ne yapıyorsun?
- Flik, what are you doing?
- Flik, lütfen.
- Flik, please.
- Çok akıllıca, Flik, fakat... - Merhaba prenses!
- It's very clever, Flik, but--Hello, Princess!
- Lütfen, Flik.
- Please, Flik.
Hey, Flik!
Hey, Flik!
- Şimdi olmaz Flik.!
- Not now, Flik. Shh!
- Ama yaptın Flik.
- Well, Flik, ya did.
Flik, bir ay boyunca tünel kazma cezasına mahkum edildin.
Flik, you are sentenced to one month digging in the tunnels.
Flik'in Tünel Projesini hatırlatmalı mıyım?
Need I remind you of Flik's tunnel-within-a-tunnel project?
- Flik'in ayrılmasını onaylarsak...
- To let Flik leave.
- Anladınız mı, Flik'in gitmesiyle, - Artık sorun çıkaramayacak!
- You see, with Flik gone, he can't--He can't mess anything up!
Flik, uzun bir görüşmeden sonra, isteğini onaylamaya karar verdik.
Flik, after much deliberation, we have decided to grant you your request.
- Hoşçakal, Flik!
- Bye, Flik!
İyi şanslar, Flik!
Good luck, Flik!
Flik!
Flik!
- Pekala nokta, hala Flik'i mi arıyorsun?
- Well, Spot, still lookin'for Flik?
- Flik mi?
- Flik?
- Bu Flik!
- It's Flik!
- Flik döndü! - Geri geldi?
- He's back?
İkinci olarak, Flik'e samimi düşüncesi için...
Secondly, I would like to thank Flik...
- Flik!
- Flik!
Kaybeden Flik'in torunları " diyecekler.
There goes the spawn of Flik, the loser! "
Flik?
Flik?
Anne, Flik birşeyler çeviriyor.
Mother, Flik is up to something.
Tamam, Flik, seni indirme zamanı geldi.
Okay, Flik, time to put ya down.
- Bırak onu Flik, şimdi.
Flik, I mean it, now.
Afedersiniz.
Excuse, me, Flik.
Flik biraz konuşabilir miyiz?
Can I talk to you for a second?
- Flik, sana bir özür borçluyum.
- Flik, I owe you an apology.
Flik, tatlım.
Whoa, Flik, honey.
Sen ne diyordun Flik?
You were saying, Flik?
- Merhaba, Flik.
- Hi, Flik. - Oh.
- Flik, dikkat et!
- Flik, watch out! - Whoa!
Sana da onları bulduğun için teşekkürler Flik.
And, uh, thank you for findin''em, Flik.
Biz sadece Flik'in fikrinin işe yarayacağını düşündük.
Hey, hey, hey, hey. We really thought Flik's idea was gonna work.
- Gerçek şu ki Flik, bize yalan söyledin.
- The point is, Flik, you lied to us.
Yalan söyledin Flik.
You lied, Flik.
- Gitmeni istiyorum Flik.
- I want you to leave, Flik.
Üzülme Flik.
Don't worry, Flik.
Flik, bekle!
Flik, wait!
- Flik, sen pek çok güzel şeyler yaptın.
- Oh, but Flik, you've done so many good things. - Oh, yeah?
Flik lütfen?
Flik, please?
- İşte tanınıdığımız Flik bu.
- That's the Flik we know and love.
Karıncalar yiyecekleri toplar, karıncalar yiyecekleri saklar, ve çekirgeler gider! - Seninle gurur duyuyorum Flik!
The ants pick the food, the ants keep the food, and the grasshoppers leave!
Yağmur! - Flik!
Rain!
Flik hayır!
Flik, no!
Flik, gerçekten hata yaptın.
Well, Flik, you really goofed up.
- Görüşürüz Flik!
- See ya, Flik!
Flik, kendini savunmak için ne diyeceksin?
Ooh! Flik, what do you have to say for yourself?
- Çabuk!
- Flik! - Quick!