Floppy перевод на английский
330 параллельный перевод
O büyük, kenarları sarkık sarı şapkalardan giymiştin ve kolunda da bir sepet vardı.
You were wearing one of those big floppy yellow hats and a basket on your arm.
- Dalgalı saçlı çocukları seviyorum.
- l love kids with floppy hair. lt's so casual.
Tatlı dilli ve sofistike olduğumu söylemeye devam edeceksin ve ben buna inanmaya başlayınca, ne kadar saplantılı bir kafam olduğunu ve ne kadar gevşek kollarım olduğunu ve ne kadar sersem olduğumu söyleyeceksin.
You're gonna keep on saying I'm suave and sophisticated, and then when I start to believe it, then you're gonna say how pointy head I have, and how floppy arms I have, and, and how dull I am.
Ve kollarının gevşek ve hantal olduğunu da kabul etmelisin, Bert.
And you must admit that the arms are a little bit floppy and soggy, Bert.
Sarkık manşetle oradan oraya dolaşmayasın diye.
Then you wouldn't run around with a floppy sleeve.
Yumuşak bir şapka giysen de, kürklü bir kasıklık taksan da, salağın teki kabul edileceksin, ama bir şaka bile bilmediğin için... şapka sana uysa da, saçını kestirsen de, ikna olmam!
If you put on a floppy hat and a furry codpiece, you might pass as a fool, but since you wouldn't know a joke if it got up and gave you a haircut, I doubt it!
Sarkık kulakları, kocaman gözleri vardı.
Floppy ears, big eyes.
Ama bir dahaki sefere üzgün olduğunda Skipper'i yanında bulmayı... ve sırf seni eğlendirmek için büyük kırmızı burnunu ve kocaman ayakkabılarını giymesini bekleme.
But next time you're feelin'sad and blue, don't expect old Skipper here to put on his big red nose and floppy shoes just pour vous.
Bir düzine diskine bahse girerim ki memesini bile hissetmemişindir.
Yeah? I'll bet you a dozen floppy disks you don't even get tit.
- Bilgisayar diski hakkında ne biliyorsun?
Do you know anything about floppy disks?
Disketler çok pahalı ve arkadaşlarımla bahse girdim - kahrolası.
Floppy disks are pretty expensive. I made a bet with my friends, the... The dipshits.
Büyük, uzun kulaklı bir tavşanınız var mı?
You got a big white rabbit with long floppy ears?
İşte, burada Grphard gezegenindeki Floppy Dağına tırmanırken
THAT'S ME CLIMBING MT. FLOPPY ON THE PLANET GRIPHARD.
Floppy Dağına hiç tırmanmadım.
I NEVER CLIMBED MT. FLOPPY.
Sarkık eski bir şapka ve pis, köhne bir ceket giyiyor.
He wears a floppy old hat And a crummy old trench coat.
'Minik've'Bay Yumuşak'ın İngiltere'ye postalandığını, Somme'deki ilk sabah duymuştuk. Geriye kim kaldı?
I remember we heard on the first morning of the Somme, when Titch and Mr. Floppy got gassed back to Blighty.
Kocaman sarkık kulakları olan Bir hayvandır köpek.
A dog is an animal With big floppy ears
Krusty büyük sarkık ayakkabılar giyiyordu, ama ayakları küçüktü bütün iyi kalpli insanlar gibi!
Krusty wore big floppy shoes, but he's got little feet like all good-hearted people!
Yankee Doodle Floppy Disk, Foxtrot Zulu Milkshake konuşuyor.
Yankee doodle floppy Disk, this is Foxtrot ZuIu milkshake.
Bütün ihtiyacım olan, palyaço ayakkabısı ve takma kırmızı burun.
All I need are floppy shoes and a bozo nose.
Her yere uzun ayakkabılar ve gökkuşağı perukları saçıImıştı.
There were floppy shoes and rainbow wigs everywhere.
Disketlerin de.
So are your floppy disks.
- Et gevşek olur.
- floppy bacon.
Disketlere yedek almıyor muydun?
Don't you backup onto floppy disks?
Disketlerdeler.
They're floppy disks.
- Disketler mi?
- Floppy disks?
- Disket dediğin bu mu?
- This is what you call a floppy disk?
- Evet ama disket diyorlar...
- Yes, but they call them floppy discs...
Yumuşak da değil...
It's not floppy either...
Disketler.
Floppy disks.
Disketler yanında mı?
You have floppy discs with you?
Bu disketleri soran veya Bay Jacques'tan bahseden olursa bunlardan hiç haberin yokmuş gibi davran.
If anybody asks about those floppy disks or mentions Mr. Jacques, you just act as if you'd never heard of any of these.
Jacques bu disketlerden haberi olanı bile öldürür.
Jacques would kill anyone who even knows about those floppy disks.
Şu disketlerden konuşalım.
Let's talk about these floppy disks.
- Bu disketleri neyin nesi, bunları nereden buldun?
I want to know about these floppy disks, where did you get them?
- Disketler.
- Floppy disks...
- Disketler.
- Floppy discs.
Hem yumuşak da değil... sertler.
And they are not floppy, either... They're stiff...
- Hem kartuşta hem de diskette satışa sunulan "Oyun" u herkes oynuyor.
- "The Game," available in cartridges... as well as floppy disks for computer, has everybody playing.
Kulaklıklı adamı yakalayacaksınız!
It's the guy with the floppy ears!
Ağzındaki diş mi sakız mı?
You got teeth in that floppy mouth or just gums?
Eteği neden bu kadar sarkık.
Why are skirts so floppy?
Ben de ona siyah beyaz, uzun kulaklı bir oyuncak köpek aldım.
So I got her this stuffed little animal, black and white, floppy ears.
Üzgünüm Frasier. O büyük, kırmızı ayakkabılarını doldurabileceğimi sanmıyorum.
I'm sorry, Frasier, I couldn't presume to fill those big, floppy red shoes of yours.
" - Biraz yumuşak olmuş galiba." " - Evet, sizin için lapaladım."
"It's a bit floppy." " Yeah, that's porridge for you.
Solgun ve sarkık.
Blue and floppy.
Her şeyi bir diskete kaydediyor.
It puts everything on a floppy.
Diskete yedekli, anladın mı?
Backed up on floppy, do you get me?
O fillerin büyük, sarkık kulakları yüzünden onunla dalga geçmesi... ve sonrasında annesini kaybetmesi.
I mean, the way those elephants made fun of him for those fat, floppy ears and then he loses his mother.
Anna onu bir daha aramayacak. - Floppy.
- once she's heard that his nickname at school was -
Hadi ama, Teletran.
- Hey, just like Sherlock Holmes with floppy disks!