Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ F ] / Folder

Folder перевод на английский

704 параллельный перевод
Dosya klasörü, masa üzerindeki rapor.
The file folder, the... the report on the desk.
Bay Jessup hakkında yeni bir dosya klasörü oluşturdum.
I made up a new file folder on Mr. Jessup.
Dosyamı, kitabımı...
My folder, consultation book...
- Dosya!
- The folder!
Şu kibrit kutusu.
Well it's that match folder.
Bir kibrit kutusunu ikiye ayırırak, şu... şu traş bıçağıyla.
Slitting a match folder with this... with this razor blade...
Bir Amerikan kibrit kutusu, Londra'da nadir görülen fakat Birleşik devletlerde hiç de farkedilmeyecek bir şey.
An American match folder, rare in London but completely inconspicuous in the United States.
Amerika'ya sadece bir kibrit kutusu aramak için mi gideceğimizi söylüyorsun?
Do you mean to say were off to America just to look for a match folder?
Büyük bir ülke, Watson ve küçük bir kibrit kutusu.
A big country Watson and a small match folder. Come along.
Şey, ah... Oh, evet, ceketinin cebinden bir kutu çıkardı.
Well uh... oh yes, he took a folder from his coat pocket.
Kutuyu tekrar cebine koydu mu, yoksa, genç bayana mı verdi?
Did he put the match folder back in his pocket or did he give it to the young lady?
Kıyamet gününe kadar çabalasam da, o kibrit kutusuna ne olduğunu söyleyemem.
Oh if I should try till doomsday I couldn't remember just what happened to that match folder.
Her bir ipucu bazı sorularla beraber "Dexter, Jean" adı verilen... bir dosyada toplanacak.
They'll be listed in a folder marked "Dexter, Jean"... along with some questions.
Kartpostal, dosya, kibrit, mendil ve kül tablası.
There's the postcard, folder, matches, handkerchief and ashtray.
Dosyadaki ne?
What's in the folder?
Cennet gibi. Emekli olunca gitmeyi hayal ettiğin bir yer gibi.
It's a kind of travel-folder heaven... where a man dreams he'll go when he retires.
Morgan, neden Pop'la gidip, bu beyefendinin üstündeki dosyayı getirmiyorsun?
Morgan, why don't you go along with Pop and get the folder on this gentleman?
Bu kitapçık hava kuvvetlerinin çıkardığı "görülecek yerler" kitapçığı.
It's a "what to see" folder, you know, put out by the air force.
Haftalık 3.50 dolardan, 12 yaşımdan ayrıldığım güne kadar.
Three dollars and 50 cents a week from the time I was 12 until I read a travel folder.
Garth Adası dosyasını getiriyorum.
I'll get the folder on Garth Island.
Ama o biletler boş olurlar.
But it's just a blank folder.
Ve onlara hızlıca biletimi gösteriyorum, bakın.
I just show them my folder, quickly, you see.
Eğer sadece gidişse o zaman da kontrol kuponunuz olmalı.
If it was a one-way, you'd still have the ticket stub and folder.
Gezi broşüründeki bir resim gibi duruyor.
Looks like a picture on a travel folder.
Bakmak istersen torpidodaki kılavuzda hepsi yazıyor.
It's all in the folder right there in the glove compartment, if you wanna take a look at it.
O, dolapta geriye itilmiş tek klasördü.
It was the only file folder in the whole cabinet that had been shoved in backwards.
Snyder bize çok kalın bir dosya verdi.
Snyder's given us quite a folder on her.
Klasör boş!
This folder is empty!
O sekreterimi arar, o da beni arayanların listesini yapar ve iki haftada bir salı günleri bana o listeyi verir.
He calls the secretary, who makes a list of who called... gives it to me in a alligator folder every other Tuesday.
Benimkileri Kodak'ın bedava verdiği şu küçük dosyada saklıyorum.
I keep mine in this little folder we got free from Kodak.
Dosyanın içinde herşey var, Bay Clifford.
It's all in the folder, Mr. Clifford.
Buda dosyanın içinde.
That, too, is in the folder.
Hastalara ait herşey titizlikle bu klasörlere kaydediliyor... duyguları, yapabilecekleri yada... yapamayacakları.
Everything appertaining to one ofour patients is meticulously recorded... in that patient's folder, whether you can make sense of it... or not.
Denver'dan bir telefon aldım. Yeni bir harita hazırlamışlar. Roger, bu gece onu almaya gitmeni istiyorum.
Just got a call from Denver, we have a few new folder, Roger, you should go for them.
Janice... küçük dosyasıyla birlikte.
Janice. With her little folder under her arm.
Bilmiyordum dedi ama masasında şu kalınlıkta, her tarafı kahve lekesi olmuş mavi bir dosya vardı.
- He said "I didn't know that". But on his table, there was this thick blue folder with coffee stains all over....
Gri renkte bir resimlik var.
There's a grey cardboard folder.
Hakkında bir dosya bile tuttum.
Even kept a folder on you.
Kırmızı dosyamı getir.
Go get my red folder
Dosyasını almaya geldim.
I `ve come for her folder
Bunu Stockwell'in dosyasından aldım.
I took this from Stockwell's folder.
Baba, mavi klasörümü gördün mü?
HAVE YOU SEEN A BLUE FOLDER?
Saul, "Kirk" dosyası sende mi?
Do you have the kirk folder?
Bu dosyayı beğendim.
I must say, I like this folder.
- Defter bile mi?
Not even a folder?
Şu etiketlerden biri de dosyaya yapıştırılır.
When you've done that with one of these stickers, it goes on the folder.
Her dosya ait olduğu askılı dosyaya girer. Doğru dosya olması önemli.
Each file folder needs to go into its own Pendaflex folder, the appropriate one.
Efendim, bu mesajın bir kopyası sizin dosyanızda.
Sir, you have a copy of his message in your folder.
Lady Beatrice Folder.
Lady Beatrice Folder.
Lady Beatrice Folder'ın atlara olan aşkı, en az erkek kaerdeşinin ki kadar büyüktü.
Lady Beatrice Folder whose love of horses was at least as great as his own. Tsk, tsk, tsk, tsk, tsk.
Kullanalım mı?
Uh, this folder, it's, uh -

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]