Foreign перевод на английский
6,866 параллельный перевод
Şu anda yabancı bir milletle iletişim halinde misiniz?
Are you currently in communication with any foreign national?
Daha önce öğrenmediği bir yabancı dilde konuştuğu oldu mu?
She ever speak in a foreign language she never learned?
Yabancı pazı istemeyiz.
We don't want foreign chard. [Chuckles]
Yurtdışından gelen hayvanlar hastalık getirir.
Foreign animals bring diseases.
- Hayvanların listesi mi? - Hastalıkların.
A list of foreign animals?
Ve röntgenlerde de içlerinde hiçbir yabancı madde görünmüyor.
And the X-rays were negative for any foreign bodies within.
Yabancı bir gazetede yanlış haber yayınlayarak her gün 3,5 insan öldürmüş oluyoruz.
That's one day for every three and a half people we killed by knowingly planting a false story in a foreign newspaper.
Hükümetin suça ortaklığının üstü kapatıldı. Demokrasi vatandaşlarının dış politika hakkında mantıklı tartışmalar yapabilmek için ihtiyacı olan bilgiyi onlardan aldılar.
And the government's complicity was covert, robbing the citizens in a democracy of the information they need if they're going to have an intelligent debate about foreign policy.
Meclisten ya da Senato Dış İşleri'nden herhangi birinin.
Anybody from House or Senate Foreign Relations.
Dış ilişkiler haberi yapmak pahalı, ben değilim.
I'm not what's expensive about foreign coverage.
O da değişim öğrencisiydi.
He was a foreign exchange student.
Orda bir kaç yabancı kelime var gibi duruyor.
Well, it looks like you got some foreign words there.
Rusya'daki eski yönetimi onaylamıyorum fakat yine de yabancı bir ülkede yeni bir hayat kurmak zorunda olanlar için üzgünüm.
Well, I don't approve of how things were managed in Russia, but I'm still sorry for people who have to make a new life in a foreign land.
Peki ya Dışişleri Bakanlığı?
Well, what about the Foreign Office?
400 yıl önce başka bir gezegenden buraya geldim.
400 years ago, I came to a foreign planet.
Beni bu ecnebi memlekette yalnız başıma bıraktın ve şimdi de hayatımı mahvettin.
You left me in this foreign land... and now you have destroyed me.
Bu iki adam 1533 yılında bir zamanda karşılaştı. Yabancı bir ülkede kendi vatandaşımızla karşılaştığımızda bizim de yaptığımız gibi, resim çektirdiler.
At some point in 1533, these two men, meeting as they did, did what we might do were we to meet a fellow countrymen in a foreign place - they had their picture taken.
Trajedi yabancı bir ülkedir.
Tragedy is a foreign country.
O sadece Obama'nın dış politika danışmanı olduğunu.
He's just Obama's foreign policy advisor.
"Sonsuzluk'a" hoş geldiniz.
Yael : [Foreign accent] Welcome to Eternity.
Direnişçiler Kutsal Haç Kilisesini, iki nazi merkezini ele geçirdi. - Yardım edeyim. Tuttum.
The insurgents have taken the Saint Cross church, the Nazi Gendarmerie and Foreign Affairs HQ.
Bir bağlılık yemini edeceksiniz Atlantic City, New Jersey'li Mr. Nucky Thompson için onu ve ona ait olan şeyleri korumanız için, yerli ve yabancı, yaşayacağınız sürece.
You will swear an oath of allegiance to Mr. Nucky Thompson of Atlantic City, New Jersey, to protect and defend his person and property against all enemies, foreign and domestic, as long as you both shall live.
Atlantic City'nin Nucky Thompson'ının canını ve malını yaşadığınız süre boyunca hem iç hem dış düşmanlardan korumak ve savunmak için bağlılık yemini edeceksiniz.
You will swear an oath of allegiance to Mr. Nucky Thompson of Atlantic City, New Jersey, to protect and defend his person and property against all enemies, foreign and domestic, as long as you both shall live.
Yabancı bir hükümdara karşı değil.
Not against a foreign potentate.
Yabanci bir ülkede oldugunuzda bildiginiz her seyden mahrum kaliyorsunuz.
You're in a foreign country, cut off from everything you know.
Peki Skinner onun CIA'in 7. katını dinleyen bir casus olabileceğini biliyor mu?
Well, does Skinner know that we have a foreign spy potentially eavesdropping on every signal on the seventh floor of the CIA?
Tüm istasyon şeflerimizin kimlikleri, gizlilikleri ve dünya çapındaki varlıklar.
They could access the identities of all of our station chiefs, undercover nocs, and foreign assets worldwide.
- O dış ilişkiler komitesinin başkanı.
She's head of the foreign relations committee.
- Dış ilişkiler haftanın sonuna kadar raporu komiteye sunacak.
Foreign relations will be taking the report into committee - at the end of the week.
Dayatmacı bir şirketin üyelerinin kimliklerini ifşa ederek ve hizmet koşullarını çalarak ortalığı karıştırmak mı?
Compelling a foreign corporation into breaking terms of service and revealing the identity of its members?
Çok Uluslu Görev Gücü'nde, yabancı ülkelerde silah taşıma yetkisiyle atandın.
You're assigned to a Multi-National Task Force authorized to carry weapons in a foreign country!
Sistemi es geçmeye çabalarken... Maymunlar alışılmadık bir liderin etrafında toplandı.
In an effort to avoid the Monkeys system met with a foreign leader.
Yani, görünen o ki, eğer bir yabancı hizmet görevlisiysen diplomatik dokunulmazlık denen şeye sahipsin...
So, apparently, if you're a foreign service officer, you have what's called diplomatic immunity...
Sözleri ile resim çizebilen ecnebi bir elçi!
The foreign messenger who can paint pictures with his words.
Beni bayılttıktan sonra yabacı, istihbarattan olduğunu anlamıştım.
I knew you were foreign intelligence after you drugged me.
Tabanında yabancı yapışkan bir madde var.
There is a foreign sticky substance on the soles.
Ve bir anda yabancı bir dilin içine giriverdik.
And suddenly we've slipped into a foreign tongue.
- İnsan yadırgıyor.
It feels quite foreign.
Yabancı kadın.
Foreign women.
Para ne kadar iyi olsa da yabancı bir ülkede gün boyunca ölü yıkamaktansa -
Money's nice, but rather than washing corpses all day long in a foreign country...
İlki Mary'nin kızı, ve ikincisi de Mary ile çıkan yabancı bir adam.
The first was Mary's daughter, and the second was a foreign man that Mary was dating.
Bence yabancı adamdı.
I'm sure it was the foreign man.
Ben, Nicholas B. Spiller, ABD Anayasası'nı, yerli veya yabancı tüm düşmanlara karşı savunup koruyacağıma ; gerçek inanç ve sadakat besleyeceğime ;
I, Nicholas B. Spiller, do solemnly swear to support and defend the Constitution of the United States against all enemies, both foreign and domestic, and that I will bear true faith and allegiance to the same.
Bu ülke, yabancı ajanlar ve ülke içinde saklanan hainler tarafından yapılan on binlerce saldırıyla yüzleşti.
This nation is faced by myriad threats, both from foreign agents and from evil traitors hiding within.
O da işe yaramazsa şunu hatırlatayım : Dışişleri bakanı, herhangi bir yabancı diplomatı....... herhangi bir nedenle Amerika'dan gönderebilir.
And if that doesn't work, I'm reminding you that the Secretary of State can have any foreign diplomat removed off of U.S. soil for any reason.
Benim işim dış politika konusunda size danışmanlık yapmak. Size tavsiyem şu :
My job is to advise you on matters of foreign policy, and I'm advising you.
- Yabancı operasyonlar için kullanılan.
- the one that deals with foreign ops?
Yabancı bir yere gidin.
Go to some foreign country.
Bu sana da, bana olduğu gibi yabancı geliyor mu?
Is this as foreign to you as it is to me?
- Yabancı Savaş Gazileri Derneği.
Veterans of Foreign Wars.
Hayır, sevgili kardeşim.
[Speaking foreign language] No, dear sister, in Austria.