Formula перевод на английский
2,308 параллельный перевод
Bu yüzden bu yarışa formula denir.
That's why they call it formula racing.
Formülle ilgili olduğu için.
It's about the formula.
Henüz yarışın bir parçası değil.
It's not part of the formula yet.
Şeytana uyarak bir ırgattan aldığı formülle satıp para kazanmak amacıyla küvetinde cin üretmeye başlamış. "
"So she decided to mix up some gin in her bathtub, " using a formula she'd gotten from a farmhand. "The idea being they'd sell it in town for a profit."
O kadar büyüleyi -
Is the formula. It's fascinating...
Önde gelen sokak sanatçılarının tarafından kanıtlanmış formülü kullanarak Thierry kendine bir alter ego ve görsel bir tarz yarattı.
So now, using the formula he had seen work so well for the world's biggest street artists, Thierry set about creating his own alter ego and iconic visual style.
Formülündeki terimleri ayırıp hepsini teker teker inceliyor olabilir. Ya da Peter Pan'da timsahın ısırıp kopardığı eli nasıl yuttuğuna bakıyordur.
Hmm, he's either isolating the terms of his formula and examining them individually, or... looking for the alligator that swallowed his hand after Peter Pan cut it off.
Leke çıkarıcı için bir formül.
A formula for a spot remover.
Formülün patenti dahi alınmamıştı.
His formula wasn't even patented.
Sonra da formülün bana ait olduğunu iddia ettim.
And I claimed the formula was mine.
Formülünüzün ne kadar değerli olduğunu öğrenmenizi istedim.
I wanted you to know what your formula was worth.
Adını K formülü koydum.
I call it Formula K.
Bu yeni formül mü?
- But this supposed new formula?
- Oyuncaklarının çoğunu Leonard aldı. - Ve bu kocaman hazır bebek maması yığınını da.
If Leonard was farming the weed, enormous stack of infant formula.
Birkaç çocukta daha. Toz mama kullanmak onun fikriydi.
He had this idea it was the powdered formula.
Formülü değiştirmişler, Gibbs.
They changed the formula, Gibbs.
Asıl formüle bağlı kalmaya karar verdiler.
They decided to stick with the original formula.
Bir formül ya da formülün bir parçasıydı.
It was a formula, or part of a formula.
Ama bir formülden bahsediyorsam kullanırdım.
But, well, you would put it in front of a formula.
Benim formülüm.
This is my formula.
Sana benim formülümle üretmemeni söyledim ve sen başının dikie gidip ürettin.
I told you not to cook my formula, and you went ahead and did it anyway.
Mülküme sahip çıkarak formülüm ile ilgili bencillik yaptığımı mı düşünüyorsun?
That you believe I have some proprietary kind of selfishness about my own formula.
Şu saçma "Chili P" lerden olmadıktan sonra. Ama benim formülümü kullanmayı aklından bile geçirme.
As long as it's that ridiculous "Chili P" or some other drek, but don't even think about using my formula.
GloCoat'un patentli formülü kolayca temizler ve çabucak kurur.
Glo-Coat's patented formula goes on easy and dries in seconds.
Formül 44 karışımını, öksürük damlacıklarını, nefes açıcıyı, Vaporub'ı.
I want the formula 44 mixture, the cough drops, the inhaler, vaporub.
Ve bir tür bilinmeyen hidrokarbonun moleküler formülü.
And its mοlecular formula is some kind of unknοwn hydrocarbοn.
Bu formülü öngörümde gördüm. Bir aynada yazıyordu.
i saw this formula in my flash-forward... written on a mirror.
-... olmaya mı çalışıyordun? - Bilmiyorum ama formül buydu ve aynada... Aynada formülün devamı yazıyordu ve bu ikisi bir şekilde bileşik formüller.
i don't know, but it was this formula, and there was... ( WHOOSH ) there was more of it written on the mirror, and the two of them are combined somehow.
Benford'ların aynasında gördüğün diğer formüle ihtiyacımız var.
well, we need the other formula that you saw on the benfords'mirror.
Yatak odanızdaki aynaya bir formül yazmıştım ve sanıyorum bu bir şekilde küresel bilinç kaybıyla ilintili ama tamamını göremedim.
i wrote a formula on your bedroom mirror, and i think it relates somehow to the global blackout, but what i saw was incomplete.
Yatak odasındaki aynaya bir formül yazmıştım. O formülün bayılma ile ilgisi olduğunu düşünüyorum.
I wrote a formula on your bedroom mirror, and I think it relates somehow to the global blackout.
Lloyd'un bana gösterdiği şu formül meselesi.
There's this formula that Lloyd showed me.
Neyse, halotan formülünün bununla bir ilgisi olduğu kanısında.
Anyway, he thinks the formula for halothane has something to do with it. Oh.
Öngörümdeki formülde de vardı.
It was in the formula in my flash-forward.
Bu öngörümdeki formül.
It's the formula in my flash-forward.
Klasik formülde bir değişiklik.
A twist on a classic formula.
Güneş sisteminde atmosferi bizimkiyle aynı içeriğe sahip olan yerler var. Fakat formülü biraz karışık ve değişik olsa bile, çokta farklı olmayan dünyalara öncülük eden.
But there are places out there in the solar system whose atmospheres have the same ingredients as our own, but when the formula is even slightly remixed, it leads to worlds that couldn't be more different.
Hayır, altın oran, güzelliği belirleyen bir formüldür.
No, the golden ratio is a formula that determines beauty.
Yeni formülümüzü neme daha dayanıklı olması için biraz daha katılaştırdım ve çimento karıştırıcısına yükledim.
I tempered our new formula to withstand additional humidity and loaded up a cement mixer.
Formülle ilgili sorusu olan?
Uh, any questions about the formula?
Nora!
- Nora! - So the formula...
- Evet ve uzmanlarımız retrograd ekstrapolasyon kullandılar, ki kandaki alkol oranını ölçmede kabul gören bir matematik formülüdür.
- two hours after the accident. - Our experts used retrograde extrapolation, a widely accepted mathematical formula for determining blood-alcohol.
Sadece harici değişkenleri incelemeyi gerektiren bir formül.
A formula that requires screening for extraneous variables.
Görüyorsunuz kimyasal formülü CaSO4.
You see, its chemical formula is CaSO4.
M.E.N. formülünü takip etmeniz yeterli.
Now just follow a little formula called P.B. and J. :
Harikasın, ama ; bu çocuğu kundaklamaktan ve mamasını yedirmekten daha zor bir şey.
Oh, you've been great, but this is more than, like, a-a good swaddle and formula runs.
"Nosumi Profesyonel Formül 4." Herhangi bir silah dükkanından alınabilir.
Specifically, nosumi pro formula four.
Bu özel formül sadece 5 yıl önce faaliyet gösteren bir tohum şirketine ait.
Now, that particular formula was unique to only one hydro-seeding company that was operating five years ago.
- Formülü elinizde mi?
Do you have the formula?
- Formülünü düzenledim elbette.
Well, I've adjusted the formula.
Bunlarda gösteriyor ki bir formülü kopyalamayı deniyormuş.
That's what all these canvasses are- - attempts at duplicating the formula.