Fotoğrafını перевод на английский
9,383 параллельный перевод
Hayır, pilota göğsümün fotoğrafını yolladım.
No, I sent the pilot a boob pic.
İnsanlar habersizken onların fotoğrafını çekmek?
Taking pictures of people While they're unaware?
Rhys'in fotoğrafını görmeli.
I wanna show her that picture of Rhys.
İstihbarat Birimi, Ayyaş'ın evinin yeni bir fotoğrafını gönderdi.
S.I.S. just sent me this new picture of Twizz's crib.
Başkentte yapılan tüm uçuşlarda fotoğrafını arattık.
We ran your photo against every flight from D.C.
Bir keresinde ordudayken çekilmiş fotoğrafını buldum.
I once found a photo of him in the military.
Mükemmel, bu güzel anın bir fotoğrafını çekelim.
Wonderful. Let me take a picture of this moment.
Sonra da polise adamın çükünün fotoğrafını yolladım.
And then I sent a cop a photo of the guy's dick.
Önemli anların fotoğrafını çekmek ve sonradan hatırlamamız için beynimiz zamanı durdurur.
Freeman : OUR BRAINS DISTORT TIME TO HELP US TAKE SNAPSHOTS OF THE WORLD AND REMEMBER IMPORTANT EVENTS.
Neyin fotoğrafını çekiyorsunuz?
What picture are you taking?
Gönderi yapmama izin yok ama fotoğrafınızı seve seve çekerim.
Not allowed to post, but happy to take some of you.
Son fotoğrafını da yakmıştım. Çünkü buna bir daha ihtiyacım olmayacağını söylemiştim.
I burned his last picture of him because I said I wasn't gonna need it anymore.
Birimizin fotoğrafını çekersen bir saat video oyunu oynayabiliyorsun.
You know, if you snap a pic of one of us now, you get an hour of video games.
Fotoğrafının güneybatıdaki tüm polislere ve tüm haber bültenlerine tek tek dağıtılmasını istiyorum.
I want his face released to every law-enforcement officer in the southwest and every damn news show. - I...
Tahmin edebileceğiniz gibi fotoğrafının sahte bir pasaportta ne aradığını bilmiyor.
As you might expect, he knows absolutely nothing about why his face is on a fake passport card.
Muhtemelen adını ve fotoğrafını tüm televizyon kanallarına dağıttığımız için.
Well, probably because we plastered your picture and your name all over television.
Kevin'ı öldüren mermi çok değişikti bu yüzden fotoğrafını çektim.
The bullet that killed Kevin was very unusual, so I photographed it.
Annemin ofisindeki kızın fotoğrafını hatırlıyor musun?
Do you remember the photo of the girl that was in Mom's office?
Fotoğrafınızı çekebilir miyim?
Could I take a picture of you?
Simon'la ikinizin fotoğrafını da çekebilir miyim?
Can I take one with you and Simon also?
- Fotoğrafını göster.
- Let me see her picture.
O burada oturmuş yarınki menüsünü çıkarıyorken, Tao Bayan Palmer'ın teşhis sırası formuna yazdığı şeyin fotoğrafını yollamış.
- Ye gods. While he's sitting here figuring out his menu for tomorrow, Tao's texted me a photo of what
Eski fotoğrafını yanında mı taşıyorsun?
You carry around an old photo of yourself?
Evet! Fotoğraf çekileceğiz, öğretmenlerimle tanışacaksın.
We're gonna wanna take pictures, you're gonna wanna meet my teachers.
Devin'le bir adamın instagram fotoğrafı.
It's a picture on Instagram of Devin and some dude.
Pooja'nın albümünde bulamaz mısın? Orada fotoğrafı yok mudur?
Won't you find her in Pooja's album?
Çünkü Harvey'nin odasında basket topları ve plaklar var sendeyse bir adamın ayakkabılarının fotoğrafı.
'Cause Harvey's got autographed basketballs and vintage records, and you've got a photograph of a guy's shoes.
Lütfen, eğer sınıftan herhangi bir şey almak istiyorsanız sadece bir şey isityorsanız bu yemeğinizin fotoğrafı olmasın.
Please, if you take away anything from this class, if you take away one thing, don't take pictures of your food.
1989'da çekilen pasaport fotoğrafı, Ivan'ın koyu kahverengi saçının ve Merv Hughes bıyığının olduğunu gösteriyor.
"A passport photo lodged in 1989 " shows Ivan as having dark brown hair " and a Merv Hughes moustache.
Jason'ın fotoğrafı sende diye Aria niye umursasın?
Why would Aria care if you had a photo of Jason on your phone?
- Niye Jason'ın fotoğrafı var ki?
Wait, why do you have a photo of Jason on your phone?
Ayyaş'ın partide Tamara'yla birlikte çekilmiş bir fotoğrafı var.
Twizz is in a picture with Tamara taken at the party.
Bu fotoğraf Gamsız'ın telefonundan çekilmiş.
Sharon :
Kızının fotoğrafı var mı?
Of your daughter?
Üç ay önce biri Christa'ya casus yazılımın ekli olduğu bir fotoğraf göndermiş.
Three months ago, someone e-mailed Christa this photo with malware attached.
Bakın, fotoğraf çektiren herkes model olduğunu iddia edebilir, tamam mı?
But look - - anyone can have their picture taken and claim to be a model, okay?
Bu fotoğraf müvekkilinizin satın aldığı kullan-at telefondan Christa Cook'un öldürüldüğü sabah saat 2 : 42'de Felix'e gönderilmiş.
This photo was sent to Felix from a burner phone purchased by your client at 2 : 42 a.m. The morning of Christa Cook's murder.
Fotoğraf Christa'nın web kamerasından çalınmış.
The photo was stolen from Christa's webcam.
Her fotoğrafı, videoyu, trafik kamerasını, sosyal medya iletisini topluyorlar saldırıdan önce ve sonra Grand Central çevresindeki her şeyi.
They're aggregating every photo, video, traffic cam, social-media post... anything from around Grand Central, before or after the attack.
Birden bire bana mesaj attı. Ortak arkadaşımız var. Ve onca yerin arasından Grand Central'ın yanında onunla fotoğraf çekilmemi istedi.
He messaged me once out of the blue... mutual friend... and asked me to take a photo with him by Grand Central of all places.
Bu iki aracın, bir FBI saha ofisinin bombalandığı... 200 ölü. Bu fotoğraf Nebraska'da çekilmiş. Bak.
This picture was taken in Nebraska.
Onun dışında haberciler ufak bir fotoğraf veya haber almak için oraya akın edecekler.
Except for a small news that, there was no photo at all.
- Fotoğrafın vardı Daisy.
They have your picture, Daisy.
Elimizdeki tek şey kocasının cep numarası. İnternette fotoğrafı bile yok.
All we have is her husband's cell phone number, he doesn't even have a picture online.
Fotoğrafı dağıtın.
Release the picture.
Lisa Green'in bürosunda Dubaili bir şeyhe ait listeye konmamış bir ev var. Bu oturma odasının fotoğrafı.
Lisa Green's office had one property, owned by some Sheikh in Dubai, that wasn't put into the system.
Kevin'ın Rio'daki fotoğrafı internete düşünce gidip kendimiz aramak istedik.
When that picture of Kevin in Rio popped up on the Internet, we had to go look for ourselves.
Küçük kızın fotoğraf alamadğını da söylememe gerek yoktur herhalde.
Needless to say, that little girl never got her autograph.
Adamın karısı bir gazetenin kapağındaki Liv'in fotoğrafına bakıyordu ve kocası da sürekli Liv'in ne kadar sinirli baktığı konusunda söylenip duruyordu. Başkandan yararlandığına çok emindi çünkü işbirlikçi ve güce aç biri olarak görünüyor ama karısı...
The wife's looking at a picture of Liv on the cover of some tabloid and the husband's going on and on about how angry Liv looks, how he totally believes she took advantage of the president because she looks conniving and power-hungry,
Komitenin kanıt kayıtlarının bir fotoğrafı.
It's a photo of the committee's evidence log.
Bu fotoğrafın çekildiği gece sizi, Jane's Addiction'ın gösterilerinden birine götürmüştü fakat erken ayrılmıştınız çünkü 2. klübe gitmeyi istememiştiniz.
Oh, on the night that photo was taken, she took you to a Jane's Addiction show, but you guys left early because you refused to go number two at the club.