Framboise перевод на английский
23 параллельный перевод
İçine konyak, papatya çayı ve frambuaz konuyor.
It calls for Courvoisier, camomile tea and a dash of Framboise.
Canard Royal, souffle de fromage imperial ve tarte framboise a la reine.
CANARD ROYAL, SOUFFLE DE FROMAGE IMPERIAL ANDTARTE FRAMBOISE A LA REINE.
- Günün spesiyali frambuazlı...
- Today's special is Framboise...
Bu bir Loulou de la Falaise yapımı. Marie Antoinette'in ünlü frambuaz kolyesi.
this is a loulou de la falaise reproduction of marie antoinette's famous framboise necklace.
La Framboise!
La Framboise!
Sakin ol, La Framboise.
Calm down, La Framboise.
- La Framboise!
- La Framboise!
La Framboise?
La Framboise?
La Framboise nerede?
Where's La Framboise?
La Framboise'ı gömeceğimiz zaman bir korkak gibi kaybol.
Walk off like a coward while we bury La Framboise.
Her neyse, insan kaynaklarından sevgili Framboise senin imzalaman gereken bazı evraklar getirdi.
Well, the lovely framboise From h.R. Has some paperwork for you to sign.
Kusura bakma, Framboise.
I'm sorry, framboise.
- Ama burada...
But here - - framboise :
Framboise, ben ne dedim?
Framboise, what'd I say?
Framboise değil, Archer'ı hallet!
Not framboise! Archer!
- Şu Framboise tam bir kaçık değil mi?
That framboise is a freak, huh?
Bir hıyar gibi görünmek istemiyorum ama o Framboise bu işe girmeden önce kesin bir fahişe falan olmalı hem de Bangkoklu bir fahişe.
I mean, I don't want to sound Like a jerk, but that framboise Chick must've been a prostitute
Az önce çıkan insan kaynakları müdürü Framboise'dı.
That was framboise, our head of h.R.
Framboise'ın ise, her an arabası patlayabilir.
Unlike framboise, whose car should be blowing up any minute.
Barry, bu Framboise'ı unutmanı sağladı mı?
Barry, does this make up for framboise?
- Framboise'ın üstünden al. - Selam!
Framboise. framboise :'allo!
Sadece çatlayan uyluk kemiğim ve kurşun yarasından sonra ve bundan haberin var mıydı bilmiyorum ama Framboise ve ben nişanlı sayıIırdık.
It's just with the shattered Femur and the gunshot wound And -
Bunu hiç bilmiyordum!
This - - but framboise and I were kind of engaged. I did not know that!