Freedom перевод на английский
11,074 параллельный перевод
Diğer herkes gibi özgürlük uğruna buraya göç ettiler. Fakat babam vergi yasasından açıklar bulmak için milyoner bir sanat simsarı adına çalışıyor.
They came here like everybody else, for freedom, but my dad works 60-hour weeks to determine tax loopholes for a millionaire art dealer.
Özgürlük, özgürlük, özgürlüğe ihtiyacım var!
Freedom, freedom, I need freedom!
Kanlı özgürlüğün yüzünden oğlunu bile umursamıyorsun!
You don't even care about your son because of your bloody freedom!
Özgürlüğün yeni doğuşunun hayali.
A dream of a new birth of freedom.
Bu öpücükle, sana özgürlüğünü geri veriyorum.
And with that kiss, I give you back your freedom.
İkimizi de büyünle soydun biricik insan özgürlüğünü, sevmek için ve aşk için seçilmiş olmak için kaybettin!
You have robbed us both with your witchery... Forfeited the one and only human freedom, to love... To have truly chosen to love!
Özgürlüğümüzü korumak için savaşmalıyız.
We must fight to keep our freedom.
Özgürlük böyle hissettiriyor.
This is what freedom feels like.
Peki özgürlük?
And freedom?
Özgürlük güçlerinin çıkarlarını korumak için bir kez daha açıkça etkin hâle geldiği daha basit bir çağa dönmenin vakti geldi.
It's time to return to a simpler age. One where the powers of freedom can once again operate openly to protect their interests.
Ölmek istemiyorum, fakat olursa, Özgürlük yolunda olmalı ve dini hoşgörü ve ülkemiz sevgisi
I don't want to die, but if I do, it'll be in the cause of freedom and religious tolerance and for the love of my country.
Asla, ama asla özgürlük için savaşmaktan vazgeçmeyeceğim.
I will never, never go back on my oath to fight for freedom against tyranny!
- Oturabilir miyim yoksa özgürlüğün son gecesinin ikramını mı bozarım?
May I sit? Will I spoil the gift of a last night of freedom? Sit.
Bu gece özgürlüğüme izin verilmiş olsaydı da kaçıp gidebilseydim giderdim ama yapamam.
I've been allowed my freedom tonight and if I could slip away, I would, but I cannot do that.
Basın özgürlüğü, memur bey.
Freedom of the press, officer.
Özgürlüğümüzün bir bedeli var.
Our freedom comes with a price.
Özgürlüğün, insanların berbat şeyler yapması demek olduğunu bilmiyordum.
I didn't know freedom meant people doing stuff that sucks.
Özgürlük adına çok sayıda vahşet işledik.
We have committed numerous atrocities in the name of freedom.
Özgürlüğe koşun!
Go, run to freedom!
Özgürlük adına.
In the name of freedom.
Sana ne özgürlük verir biliyor musun?
You know what gives you freedom? Money.
"Vahşet ortalıkta kol gezip, aileler parçalanırken, Amerika sırtına yaslanıp..." "... özgürlüğünün keyfini çıkarıyor. "
America sits back and savors its freedom, while atrocities are committed, and, ah... families are destroyed.
Bilgi özgürlüğü yasasıyla.
Freedom of Information Act.
Irak'a Özgürlük Operasyonuna Hoşgeldiniz.
Welcome to Operation Iraqi Freedom.
Irak'a Özgürlük.
Iraqi Freedom.
Irak'a Özgürlük Operasyonu'na hoş geldin.
Welcome to Operation Iraqi Freedom.
Açıkçası yeni özgürlüğümle ne yapacağımı şaşmış durumdayım.
To be honest, I'm feeling at a bit of a loss of what to do with my newfound freedom.
Harika bir insan deneyimiydi. Ve burada bunu keşfettim. Özgürlük.
It was a beautiful human experience, and that's what I've discovered here... freedom.
Hazır başkalarına yardım etme havandayken sana sorman gereken bir şey var. Bir cadı olarak tabii.
Well, in the spirit of helping others with their freedom, I have a favor to ask you, you know, as a siphoner.
Lily'den özgürlüğün için Julian'ın yerini koz olarak tutacaksın.
Eventually, you'll leverage Julian's location for your freedom from Lily.
Özgürlüğünü vereceğim ve seni Regina'dan ve seni incitmek isteyen herkesten koruyacağım.
Your freedom... and my protection against Regina and anyone else who wants to hurt you.
Birinci Çeçen Savaşı'nda özgürlük savaşçısıymış. Bir kahraman.
He was a freedom fighter in the first Chechen war, a hero.
Çocuklarımızı özgürlük içinde yetiştirmek için.
To raise children in freedom.
-... özgürlüktür.
-... freedom.
... o zaman özgürlük mücadelesi kaybedilmiş olur.
... then the cause of freedom will have been lost.
Burada temel amaç sadece özgürlüklerini ellerinden almak.
The main idea is we're just supposed to take away their freedom.
"Daha fazla demokrasi, daha fazla ifade özgürlüğü olsun... "... çünkü insanları hapse atmak bize fayda getirmez.
We're gonna have more democracy, more freedom of speech, because to lock up wouldn't help us.
İnsanlar özgür yaşamak istiyorlar.
People just want to live in freedom.
Hepimiz iki Avrupa değerini hatırlayalım özgürlük ve insanlık onuru.
I'd like all of us to remember that there are two European values : freedom and human dignity.
Özgürlüğümüz ve onurumuz.
for our freedom, our dignity.
Özgürlük uğruna ölmekten korkmuyoruz.
We are not afraid to die for freedom.
Özgürlük bizim için.
Freedom is for us.
Özgürlük bizim.
Freedom is ours.
Halk Cumhuriyeti'nde yeni bir ifade özgürlüğünü temsil ediyor.
[chuckling] He represents the new freedom of expression in the People's Republic.
- Siz de özgürlük için sağ olun.
Thank you for the freedom.
Benim özgürlük grubumun nasıl savaştığını gördün Kurtarmak için savaştın debriyajlardan Berbat Adalet Ligi'nin dünyamızın korkunç zalimleri.
You saw how my band of freedom fighters battled to rescue you from the clutches of the dastardly Justice League the horrible oppressors of our world.
Lex, tüm bu fethi konuşmak bu gezegeni bölmek Savaş ganimetleri gibi biz kurtarıcı değil miyiz Özgürlük getirmek mi?
Lex, all this talk of conquest of dividing this planet like the spoils of war are we not liberators bringing freedom?
Bu adamin özgürlügünü bir kenara atmasinin sebebi.
You're the one who made him throw away his freedom.
Bir insanın özgürlüğünü araması doğal bir içgüdüdür.
It's a basic instinct of a human being, his search for freedom.
Ve özgürlük arayışı hala hepimizin içindedir.
And still the search for freedom is within all of us.
Müziği sevmek, özgürlüğü sevmek demek.
If you love music, you love freedom.