Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ F ] / Front

Front перевод на английский

52,153 параллельный перевод
- Hemen önümde.
- Right in front of me.
Kıyametin annenin kapısını çalmaması için dua mı edeceksin?
Pray that the apocalypse doesn't come knocking on your mama's front door?
Roman, önüme geç!
Roman, get in front of me.
Herkes önümüze dizilsin tek sıra olsun, darbeleri biz alacağız.
Everybody get in front of us, line up - we will take the hit.
Sana vermek istiyordum ama güvenlik görevlileri aldı elimden.
I wanted to give it to you, but some guard up front took it.
Maalesef Ginnie meselesinden bir şey çıkmadı.
No luck on the ginnie front, I'm sorry to say.
Hayır Kip, tam evimin önündeler.
No, kip, they're directly in front of my house.
Aşağıyı arayıp doktor göndermelerini istedim.
I called down to the front desk and- - and asked'em to send up a doctor.
Ama çok uzun süredir, İngiltere Kralı'nın önünde sarkmışsın... Doğu Hindistan Şirketi tarafından.
But long since, you've been dangled in front of the King of England... by the East India Company.
Arabistan'a Özgürlük İçin Demokratik Devrim Cephesi'nden olduklarını söylüyor.
They say they are the Democratic revolutionary front for the liberation of Arabistan.
O halde ön kapıdan balıklama girip havaya uçmamayı dileyeceğiz.
So it's in through the front door and hope the whole place doesn't go'bang', then.
Polisler kolilerle yemek götürüyorlar kolileri ön kapının yakınında yere koydular.
Policemen have brought food in containers, which have been placed on the ground near the front door... To the embassy.
Ama o an geldiğinde aslan gibi yüreği yargıç gibi beyni olan birine ihtiyacımız olacak.
And when it comes time, we need someone up front with a heart of a lion and the brains of a fucking judge.
Elçilik penceresinin ön kısmına bir şey yerleştiriyorlar ve geldikleri tarafa tekrar geçtiler.
They are placing an object of some kind in front of the embassy window and climbing back over the balcony to their side.
Elçiliğin ön tarafında ikinci bir patlama meydana geldi.
A second explosion has ripped through the front of the embassy.
! - Ön koltukta kutunun içindeydi.
It was in the front seat in a box.
Bu adamlar benim önümde nasıl bu kadar gevşediler, bilmiyorum.
I really can't tell you why these guys got so loose in front of me.
- Ön tarafta temas!
Contact front!
Önünde duran kutudan silahı almanı istiyorum.
I want you to pull out the gun from the box in front of you.
Bu konuşmayı, bir gazetecinin önünde yaptığının farkındasındır.
You realize you're having this conversation in front of a reporter.
Böyle işte. Önümdeki genç hanım araba sürerken mesaj yazıyor.
This young lady in front of me is driving and texting at the same time.
Celeste'in önünde aptal konuma düşmemi mi bekliyordun?
Waiting for me to make a fool of myself in front of Celeste?
Boğma olayında Zigfield hala masumiyetini koruyor.
Zigfield still maintains his innocence on the whole choking front.
Nezaketten bile yoksunmusun? Shivgami önünde sesini yükseltirsin ha? !
What audacity to raise... your voice in front of Shivgami?
Böyle bir tiyatro önünüzde oluyor fakat siz heykel gibi izliyormusunuz Kralice Ana?
When such a drama is being enacted in front of you... are you watching like a statue, Queen Mother?
Bizle sizin önünüzde alay edebiliyorsa... Yokluğunuzda neler yapar bir düşünün.
If she can deride us right in front of you... in your absence imagine how low she would have stooped.
Bir keskin nişancı gözümün önünde sağ kolum Jamison'ı vurdu.
A sniper just shot my left lieutenant jamison. In the head right in front of me.
- Beni nişancının önüne atmak için.
To what end? To put me in front of a sniper's bullet.
Zevkleri için beni ve bu restoranı cephe niyetine kullanan güçlü kişiler.
Powerful people who are using me. And this restaurant as a front for their other interests.
Benim için Patrick Murphy ve Optican Grubu'nu sistemde arattılar Optican Grubu, Southland Uyuşturucu Karteli'nin bir koluymuş.
They ran the names patrick murphy. And the optican group through vicap for me, And the optican group is a front for the southland drug cartel.
O birden önüme çıktı.
She stepped in front of me.
Peki ya benim ve şehrin yarısının önünde olan büyülü intiharın işaretlerine ne dersiniz?
What about these portends who committed magical suicide in front of me and half the city?
önünde yatabilirsin, Ve sonra eski günlerde yaptığımız gibi ava çıkarız.
You can lie in front of that, and then we go hunting like we did in the old days.
Ebedi Savaşçıyı Glinda'nın kalesinin önüne yerleştireceksin.
You'll plant the Eternal Warrior in front of Glinda's castle.
Önümde beni bir konuda uyarmak ister gibi olan sıra dışı bir görüntü vardı.
An extraordinary vision in front of me that seemed to be warning me of something.
Ön koltukta arkadaşıyla giden bir taksici gibi olmaz.
Not like a cabbie with his homie riding'in the front.
Neden ortağımın evinin önündesin?
Why are you in front of my partner's house?
Önünde vurulmadan önce sana güvenmişti.
He did just before he got gunned down in front of you.
Ön taraf.
Get the front.
- Önemli habermiş.
Hold the front page.
SS ile Orduyu rekabete sokmak Ordunun kontrolündeki gizli bir atom programını önlerine koyar, değil mi?
Given the rivalry between the SS and the Army, the Army being in control of a secret atomic programme puts them in front, doesn't it?
Onların önünde asla kavga etmiyoruz.
We never fight in front of them.
İkiniz de çok fedakârlık yaptınız ama yaşayacağınız bu yeni hayatta size verilecek ödülleri düşünün.
You both have given up so much, but think of the rewards you'll receive of the life now unfolding in front of you.
Hava kilidi dış kapıyı saran yalıtıImış bir oda.
The airlock is a sealed room surrounding the front door.
Bütün bagajlar üstünüzdeki bölmelere ya da önünüzdeki koltuğun altına koyulmalıdır.
All luggage should fit in the overhead compartment or under the seat in front of you.
Annem gece yapmak istiyor. Çünkü eğer babam karşısında olursa yapamayacağından korkuyor.
My mom wants to do it at night, because she's afraid she won't be able to do it if he's right in front of her.
Ve hayatının tamamı onun önünde.
And she has her entire life in front of her.
- Owens, Hitler'in onunde birinci oldu.
- Owens won in front of Hitler.
Hitler, o ustun Aryan irki sacmaliklariyla orada otururken siyahi adamin teki cikiyor, tum dunyanin onunde haksiz cikariyor.
I mean, Hitler's up there with all his perfect Aryan race bullshit. This black dude comes along and proves him wrong in front of the entire whole world.
Insanin gozunun onunde cep saati salliyorsunuz, oyle degil miydi?
You dangle a pocket watch in front of people's faces? Is that it?
Janie'nin Nissan'ı ön tarafta.
Janie's Nissan's out front.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]