Funeral перевод на английский
10,577 параллельный перевод
Tek yapman gereken annenin ölümünden bahsedip gözyaşı dökmek ve kanser kozunu oynayıp o kıymetli hayatına geri dönmek oldu.
All you had to do was shed some tears about your mom's funeral, play the cancer card, and... boom... your precious routine is back on track.
Cenazemin olduğu gece bir melek onu ziyarete geldi. Ben.
The night of my funeral, an angel did visit him... me.
Mary Sibley'e cenazeni ben gösterdim.
I showed Mary Sibley your funeral.
Cenazeye mi gittin?
Were you at a funeral or something?
Evet, fabrika yangınında hayatını kaybeden son kurbanın cenazesindeydim.
Yes, I was just at the funeral of the latest victim who lost his life to the factory fire.
Daha cenaze vaktim gelmedi.
It ain't time for no funeral yet.
Cenazeye gelmemizi istemiyor.
She doesn't want us to come to the funeral.
Ne hissettiğini bildiğimi söylemek isterdim ama cenazeden beri kafam o kadar iyi ki seni zar zor görüyorum.
I'd like to say I know what you're talking about, but I've been so baked since the funeral I can barely see you.
Seni en iyi arkadaşının seks mesajı gönderdiği adamın cenazesine giderken ona eşlik edecek biri olarak düşünmüştüm.
I'm surprised. I thought you, of all people, would want to accompany your best friend to the funeral of a guy she texted, but...
İşte cenaze ruhu.
That's the funeral spirit.
Ne oldu? Bir tane adamın cenazesine sürüklendim.
I got dragged to a random dude's funeral.
Eğer "babasının cenazesi amma da ucuz yolluymuş" demezse kafasını uçurmakla tehdit ettim.
I threatened to blow Mr. Hoytsman's head off if he didn't quote-unquote "really cheap out on his dad's funeral."
Kreshenko ölürse umarım bir pill-naja-bura bizi cenazesinden alıkoymaz.
If Kreshenko dies, hopefully a pill-naja-bura doesn't keep us from his funeral.
- Pekâlâ, şöyle ki Litvanya Devlet Başkanı'nın çocuğu zehirli bir yılanın ısırığıyla ölüyor ve Belaruslu diplomatlar kızın cenazesine katılmıyorlar.
- Okay, so, the Lithuanian president's child died after being bitten by a venomous snake, and the Belarus diplomats didn't show up for the funeral.
Asistanının cenazesine gelmedin yani?
Oh, you didn't make it back for your assistant's funeral, then?
Kardeşinin cenazesinden önce bana çıkma teklifi mi ediyorsun?
Are you asking me out before your brother's funeral?
Samantha'nın sevgilisinin cenaze sahnesiymiş.
Oh. It's a funeral scene for Samantha's boyfriend.
- Cenaze ne zaman? - Bilmem.
- When's the funeral?
Yapabileceğim bir şey yoksa cenazeden sonra eşyalarımı toplarım.
I get it. If there's nothing I can do, I guess I'll pack up - after I get back from the funeral.
Cenaze töreni için ilginç bir yer burası.
I... This is a strange place for a funeral.
Sana cenazede söyleyemediğim için üzgünüm.
I-I'm sorry I didn't tell you at the funeral.
Judith'le tanıştığımda, cenaze işleriyle ilgilenen bir yerde çalışıyordum.
Well, when I met Judith, I was working at a funeral home.
Cenaze işlerini ayarlarken benimle beraber kalıcak.
She'll stay with me while we sort out the funeral arrangements.
"Bazıları bu örtülü kişinin Valentino'nun cenazesinde bayılan film yıldızı Pola Negri olduğunu söylüyor."
"Some say the veiled figure is movie actress Pola Negri, who famously collapsed at Valentino's funeral."
Cenazesine bile gelmedin.
You didn't even come to his funeral.
Ölmeyen birinin cenazesine neden gideyim ki?
Why would I go to the funeral of a man who isn't dead?
Albar Prentis, Cenaze Levazımcısı.
Albar Prentis, Funeral Director.
- Albar Prentis, Cenaze Levazımcısı.
Albar Prentis, Funeral Director.
Sizin göreviniz beni cenazeme götürmek.
You guys are just taking me to my funeral.
Ceenazeye gittim.
I went to the funeral.
Eğer böyle bir şansınız varsa, 7 yaşında bir çocuğu cenazeye götürmemelisiniz.
I mean, if you ever have an opportunity which you're better off not taking a 7-year-old child to a funeral.
Bence o sırada Los Angeles'taydı.
I believe he was in L.A. at the time, but he didn't come to the funeral...
Bir Ellis'in cenazesinde bulunmadan aile dramı görmüş olmazsın.
You have not seen family drama until you've been to an Ellis funeral.
Seni gördüğüm son zaman cenazemin olduğu gündü.
The last time I saw you was the day of my funeral.
Cenazesi çok güzeldi. - Öyleydi. - Duygulandım.
The funeral was incredible, so you tried.
Cenazeyle kimin ilgileneceğine karar verdin mi?
Have you already decided who will be in charge of the funeral?
Cenaze işiyle ilgileniyorum.
I have a funeral business.
Artık cenazeye devam edebilirler.
Now they can continue with the funeral.
- Cesedi, cenazeden almışsın.
- You took the body from the funeral.
Cenaze şirketi, babamın defin işlemleriyle ilgileniyor.
Her funeral business is handling Dad's burial.
- Göteborg'daki bir cenaze fuarına.
- To a funeral trade show in Göteborg.
Kendisi cenaze düzenleyicisi.
She's a funeral entrepreneur.
Kulladahl Cenaze Şirketi'nin ortağı.
Co-owner of Kulladahl's funeral business.
- Evet, eşimin cenazesini durdurmuştunuz.
- Yeah, you stopped my wife's funeral.
- Hans'ın cenazesi yarın.
- Hans'funeral is tomorrow.
- Hiç cenazeye katıldın mı?
- Have you been to a funeral?
- Cenazesine gitmedim. - Neden?
I didn't go to her funeral.
Cenaze nasıldı?
How was the funeral?
Cenazede gizlenen biri olduğunu görmüştüm.
I saw someone lurking at the funeral.
– Cenazede misin?
- Are we in some funeral house? - That's right, that's right!
- Cenazende sıcak sığır çorbası içerdim.
I could've had hot beef soup at your funeral.