Furious перевод на английский
2,201 параллельный перевод
Sırtından bıçaklandığı için çok kızgın.
- He's furious about being blindsided.
Birden öfkelendi ve kapağı indirdi.
He became furious and slammed the lid shut.
Kardeşimin cenaze töreninde anneme, yüksek sesle ağladığı için sinirlenmişti.
At my brother's funeral he was furious at my mother for crying too loud- - for making a scene.
Hayır anne, saçlarımı kestirip Sana ile buluşacağım.
Back to lab? No mother, I must cut hair and meet Sana immediately, she's furious on me.
Kim bilge ama şaşkın, ılımlı ama öfkeli, sadık ama tarafsız... olabilir ki aynı anda?
Who can be wise, amaz'd, temp'rate and furious loyal and neutral in a moment?
Kaddafi çok öfkelenmiş gibi görünüyor..
It seems Gaddafi is furious.
Odasına girince adeta kendisinden geçiyor.
He's furious with his penis or something.
Göbeğim şişti de şişti.
My waistline's furious.
İnsanlar öfkeli.
People are furious.
Dün gece sinirlendi.
She was furious last night.
Kızgın olurdum, evet katiyen!
I would be furious, he'totally.
Bak ne kadar kızdın!
Imagine how you might be furious!
- Ne kadar kızgın olduğunu sen hayal et!
- Imagine how it would be furious!
Başkan, Ikemoto ve bana çok kızgın.
Mr. Chairman was furious with Ikemoto and I.
Bariz öldürme kastıyla yapılmış öfkeli ve uzun süreli bir saldırı.
Evidence of a sustained and furious assault with clear intent to kill.
Rusların yaptıklarını öğrenecek olursa, onu uzak tuttuğum için çok sinirlenecektir.
If she finds out what the Russians have done, she'll be furious I kept her out of it.
Sen onlara doğru döndüğünde ve senin ben olmadığını gördüklerinde çok sinirlenecekler. Ne yapacaklarını bilemeyecekler.
When you turn around at gunpoint... and they see that it's not me... they are gonna be so furious... they're not gonna know what to do.
Olamaz, kesin çok kızacak!
Shit, he'll be furious!
Tırsabilir.
She'd be furious.
Dr.Cuddy hastaneyi riske atmış olmandan dolayı kızgın.
Dr. Cuddy's furious at you put her hospital at risk.
- Çok öfkelendin.
- You were furious.
- Öfkeden köpürüyorlar.
They're furious.
- Köpürüyorum.
I'm furious!
Sana çok kızmıştım.
I was furious at you.
Haynes gözü dönmüş bir haldeydi.
Haynes was fucking furious.
Görürse çok sinirlenir.
She'll be furious.
Öfkeli kılıcını kullandığın gibi, kendi tarihini kendin yaz, Garo?
As you wield your furious blade and carve out your history, Garo!
Vali kızmıştı ve Matias bir kez daha ayvayı yedi.
The Governor was furious and Matias was completely fucked.
Bölge Savcılığı bürosu küplere binmiş durumda.
The U.S. Attorney's office is furious.
Hey niye öfkelendin?
Hey Why are you getting furious?
Neden kızdın?
Why are you getting furious?
Şimdi bana çok kızgın.
Now she's furious at me.
Kevin da bana kızgın.
Kevin's furious at me.
Bir de herşeyin üstüne, annem de bana kızdı.
You know on top of everything, my mother is furious at me, because she's gotten all...
Aynısı bana olsa çok öfkelenirdim.
I'd be furious if that happened.
- Eminim çok sinirlenmiştir.
I'm sure she's furious.
Sinirli olan Hulk'tır.
The Hulk was furious.
diye öfkelendi.
he became furious.
Ama biz herhangi bir eleştiri izin verirseniz, bu onu kızdırıyordu. " Biz demezdim, ama ben çizmek her satır
But if we allow any criticism, it made him furious.
Ben, uyuşturucu hakkında onunla konuşmak istedim ama onu kızdırıyordu... Ve o zaman şiddet,
I wanted to talk to him about drugs, but it made him furious... and violent this time,
Bir şey diyeyim mi, çok kızgınım.
You know what? I'm furious.
Konuşmaya böyle başladım.
I'm just a little loose and a little furious, and, um, that's... that's kind of where I started talking.
Öncelikle, ben de kızardım.
First... I'd be furious, too.
Ve Churchill çok öfkelendi.
And Churchill is furious.
Öfkeli beşin üçü görev başında.
Three of the furious five on duty and on call,
Bu arada gelmemesini söyledim ama buraya geliyor ve çok sinirli.
And by the way, uh, I told her not to, But she's coming over here and she's furious.
Tam da kadeh kaldırmaya geç kaldığın için sana kızgın olduğum saatler.
That's exactly the moment I was furious at you for missing our toast.
Kızgın olmakta haklısın.
You have a right to be angry. Furious!
Söyleyince kızardı.
Made her furious.
Yoksa Vinnie'yle birlikte olamazdım.
I wouldn't have hooked up with Vinnie otherwise. - People say you were pretty furious.
Riley...
You have every right to be furious, Jonah.