Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ F ] / Fışt

Fışt перевод на английский

8,518 параллельный перевод
Birkaç fıstık kasesi fırlatılmış olabilir.
There may have been a few peanut bowls thrown.
Fıstık kulesine bir delik kalmış.
He's one punch away from a leaning tower of pistachio.
Birkaç kere çizgi roman okuyup fırlatıp atmıştım.
A couple of times, I read a comic book, I threw up.
O çocuk sınıfımdaki başka bir öğrenciye saldırmıştı!
That boy attacked another student in my classroom!
Bir de kıyılmış fıstık!
Ooh, and chopped nuts!
O fıstıklar beynimde kırılıyor!
You're chopping my nuts.
Darby her tarafına fıstık ezmesi sürüyordu. Kırık camın üstüne atlıyordu. Kafasında cam kırıyorduk.
Darby would smear peanut butter all over him, he'd dive through broken glass, we'd break glasses on his head.
Fıstık ezmeli, jambonlu, turşulu bir sandviç yapma zamanı.
Time to make a peanut butter, pork and pickle sandwich.
Şeker ve reçel ilavesiz badem ezmesi. Aynı fıstık ezmesi ve reçel gibi ancak anneniz bu adamla zina yapıyor.
Almond butter and no sugar added fruit preserves- - just like PB and J, but with more of your mom railing this guy.
Sen ve birkaç japon fıstıkla birlikte bir geyşa fantezisi mi?
Is it a geisha fantasy with you and a couple hot Asian chicks?
Charlie, bu buzlu çikolatanın yer fıstığı da... izleyen bir fabrikada yapıldığını okudum.
Charlie, I just noticed this frosting is made in a factory that has peanuts.
Fırındaki kurban gırtlağına kadar borca batmıştı.
The victim at the bakery, she was in over her head in debt.
Genç balıkların, yetişkinlerin nişan alma ve fırlatma tekniklerini ve alıştırma gerektiren kısa yolları nasıl taklit edebildiği henüz anlaşılamamıştır.
Somehow, in a way not yet understood, a young fish can imitate the adult's aiming and firing technique and shortcut the need to practise.
Hikaye anlatana fıstık var.
Peanuts for a story. Peanuts for a story.
Başka kim hikaye anlatarak fıstık kazanmak ister?
Who else wants peanuts for a story?
Bu şapkayı verdiler ama yetmedi. Ben de bir çanta dolusu fıstık çaldım.
Well, they gave me this hat, but that didn't feel like enough, so I stole a case of peanuts.
Sıcak fıstıklar.
Hot peanuts.
Kim sıcak fıstık ister?
Who wants hot peanuts?
Şimdi fıstıkları geri verin.
Now give me back your peanuts.
Fıstık çantaları kayboluyor.
Case of peanuts goes missing.
Gizli kameralarda beni fıstıkları çalarken gördün, değil mi?
You caught me on the surveillance cameras taking the peanuts, didn't you?
Hatta menajerin "Goodson, kariyerimi mahvediyorsun fıstık çalmayı da bırak." dediğini duyar gibiyim.
Can almost hear the manager saying, "Goodson, you're killing my career" and quit stealing peanuts. "
Biraz önce Joon Hyun oppa onu fırlatıp atmıştı.
Joon Hyun threw that away a while ago.
Bir keresinde birisi vazelin ile ilgili bana bir fıkra anlatmıştı ama şu anda hatırlayamıyorum.
Someone told me a joke about Vaseline once, but I can't entirely remember.
Bu fıstıkla ilgilenecek misin!
Will you ust take a look at that babe!
Şimdi sıfırlayalım ve üçüncü kez çalıştıralım.
Now, reset for run three.
Hava fısıltılarla ağırlaşmıştı.
The air was thick with whispers.
Aklın hala o akşam sınıfında tanıştığın sürtükte!
Your mind is still on that bimbo you met in night school!
Ya da Arakibutyorofobi, fıstık ezmesinin damağa yapışma korkusu.
Or arachibutyrophobia, fear of peanut butter sticking to the roof of your mouth.
10 yaşımdayken 1 yıl dişlerimi fırçalamamıştım.
When I was 10, I didn't brush my teeth for a whole year.
Geçenlerde küçük bir bezi keşfettim çam fıstığından daha küçüktü. Burası beden ve zihnin buluşma yeriydi.
I recently discovered... a tiny gland, no bigger than a pine nut, that is the meeting place, of body and mind.
Bir çam fıstığın değil!
Not in a pine nut!
Bu fıstık çok küçük.
This peanut's too little.
Herkes hortumun Harris ilçesini es geçeceğini sanmıştı.
Everyone thought that F-4 twister... - was gonna bypass Harris County.
Herkes istiyor fıstık?
Anybody want a peanut?
12 bin km yukarıda fırtınayla soğuk nemli havayı karıştırınca ne elde edersin biliyor musun?
You know what you get when you mix a thunderstorm with cool, moist air at 40,000 feet?
Çekici olan birini arıyoruz. Yer fıstığı olan birini değil.
We're looking for someone with a hammer, not a peanut.
Yer fıstığı mı?
"Peanut."
Gel bakim fıstık.
Come here, peanut.
Peki ya hani Megle birlikteydik de Riley kahkalarla gülünce burnundan süt fışkırmıştı ya?
What about that time with Meg when Riley laughed so hard milk came out of her nose?
Bu sefer bizim için tavladığın geniş göğüslü fıstık kim?
Who's the beautiful broad piece of tits snatch you got hooked up for us this time, man?
Salamura bal, fıstık ezmeli fıstık taneleri ve elbette en sevdiğin.
Salted honey, peanut butter brittle crunch, and, of course, your favorite.
Yer fıstığı.
Whoa. Peanuts.
Jenny de üzerimden öyle hızlı fırlamıştı ki kafasını tam oraya çarpıp bayılmıştı.
And Jenny, she jumped off me so fast... bam! She smacked her head right on that thing, knocked herself out.
Fıstık ezmesi ister misin... Ya da belki cips?
Do you fancy some peanuts or crisps?
Fıstığım bitti!
I'm all out of nuts!
Fıstıklara ne demeli?
Well, what about circus peanuts?
Fıstık sevmediğini söyleme?
You can't tell me you don't at least like circus peanuts.
Fıstık!
Chick!
Eyerini iyi tuttuğumu düşünmüştüm, bir baktım beni çitlere doğru fırlatmış elime çivi batmıştı.
Just thought I had a good hold of him, he threw me against the fence and slammed my hand against a nail.
Hepimiz onun geri dönüşü şerefine fırında yemek yapmıştık, bu yemek hep lazanya oluyordu.
We all baked a meal for his return, which is lasagna always.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]