Gasping перевод на английский
945 параллельный перевод
- Ve tüm bunlardan kurtulmakla kalmayıp diğer her şeyin daha iyi olacağını söyleseydim?
[Gasping] And what if all those things not only went away, but everything else got even better?
Catalina?
- [gasping] - Catalina?
[All Gasping]
- [All Gasping]
Tom!
[Gasping] Tom. Oh, Tom...
Kalkmaya çalışırken hava alma çabalarını hala duyar gibiyim.
I can still hear him gasping for breath... as he tried to get up.
Arka bahçeye geliyordum, bağırışları ve gürültüleri duydum. Orada biri olduğunu anladım.
I was coming across the backyard, and I heard this gasping and beating on the door, and I figured there must be a human being in there.
Bebeğim, başlıyoruz.
Baby, we're on. [Gasping] Oh.
Bayan Donuk Surat. Dr. Floreau. sizinle yalnız konuşmak istiyorum o kadına dayanamıyorum.
( GASPING ) Dr. Fleurot, I want to talk to you alone.
Eğer öyle biri olsaydı, son nefesini güçlükle verirken tek başına yatmak yerine, ölürken yanında biri olurdu.
If he had been, he'd have had somebody with him when he was struck with death. Instead of lying, gasping out his last air alone be himself.
Kız oraya yığılıyor ve nefes nefese diyor ki : "Bunu nasıl yapabildin?"
So she's layin'there, gasping'for breath, and she says "How could you do that?"
İğrenç bir ses çıkarıyordu.
An ugly, gasping sound.
Sizin gibi bazı zavallı küçük köpek balıklarını suya geri atacağım ama su, benim suyum olacak.
I'm gonna push some of you gasping'sharks back in the water. But it's gonna be my water. It'll cover the whole country.
Karısı ölümün kıyısında zar zor nefes alır ve çok sevdiği oğlu doktora ihtiyaç duyar bir halde ateşler içinde cayır cayır yanarken.
His wife lay gasping for breath, on the very verge of death, while his beloved son burned with fever, in dire need of a doctor.
Nefes darlığı çekiyor muydu?
Was he gasping?
- Yaklaşık 4 saat
- About four hours. ( Gasping )
- Biri var orda
Someone's there. - ( Fermat gasping )
( Gasping )
( Gasping )
Sen de soluk soluğa kalıyorsun.
And you are gasping for breath.
Kızarırlar, nefesleri daralır. Bilirsiniz işte, şirindir.
They turn red, always gasping for breathe you know it's sweet.
Onun o tatlı, nefesi kesilmiş yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum.
I can't wait to see her pretty face gasping for breath.
[Nefes nefese]
[Gasping]
Bryce! - Ne yaptın?
[Gasping] You what?
( İNSANLAR ŞAŞIRIYOR )
( PEOPLE GASPING )
Hornig, ona, üzgün olduğumu ve iyi hisseder etmez onu ziyaret edeceğimi söyle.
Go, Hornig, and tell her... ( Gasping )... that I am sorry. I will come to visit her as soon as I am better.
Büyükannemin odasındayken hiçbir şeyden korkmak zorunda değilim.
[gasping] IT'S ALL RIGHT, SWEETIE.
Elimi tutun.
Take my hand. ( GASPING )
Bir şey yok.
( GASPING ) Oh, it's all right.
[Nefes, inleme]
[Gasping, Moaning]
[Nefes ] [ Menteşe gıcırdıyor]
[Gasping ] [ Hinges Creaking]
[soluma ] [ hırıltılar]
[Gasping, Panting ] [ Grunting]
- Her zaman böyle hızlı mısındır?
[Gasping] - Are you always this quick?
Sende orada acı çekersin.
And you're there... ( gasping ) Then they want to talk to you.
Sizler acı içerisinde boğulurken ve kasılırken, ben ve ırkımın geri kalanı ortalığı temizleyip, neslimizi sürdürüp genişleyeceğiz.
Gasping and twitching in agony... while I and the rest of my race will yawn, clean up the mess, and move on.
Son nefesini verirken yapayalnız olacağına ölüm geldiğinde yanında birisi olurdu hiç değilse.
He'd have had someone to look after him when he was struck with death instead of lying there gasping out his last.
Şey... Biliyor musunuz, ben de her zaman tekboynuzların muhteşem canavarlar olduğunu düşünmüştüm.
( ALL GASPING ) Well, do you know I always thought unicorns were fabulous monsters, too?
Viyana soluksuz kalır.
Vienna would be left gasping.
Seni koca seksi adam seni.
( gasping ) You big, sexy lug, you.
İmdat!
[Gasping] Help!
( Çavuş Dedektif James "Sonny" Crockett - Burnett kılığında ) Ben çok ciddiyim.
[Gasping] Here's some incentive.
"Ben ölüme yenik düşmeden önce.." "son nefesini veren arkadaşlarımı tuttum."
I've held my friends during their last gasping seconds before they succumbed to death.
[Hızlı nefes alış verişi]
[Gasping]
Tek kelime bile.
[gasping] Not a single word.
[Gasping]
[Gasping]
Catalina?
[gasping ] [ gasps] Catalina.
Oh.
[Gasping] Oh.
Sağ cebimde.
[Gasping] Right-hand pocket.
- Harold!
[Hannibal gasping and groaning] HANNIBAL :
Ben donup kalmıştım.
[ Gasping 1
Konuşacağım!
( GASPING ) I will talk!
[Tico topu kafaya yedi! ]
[All Gasping]
Bilmiyorum.
[JAMESON GASPING] - I don't know. Ugh!