Gazı перевод на английский
12,889 параллельный перевод
Gazı idareli kullanmamız emredildi.
( JP ) We've been ordered to save oil.
Tamam, çıkar çıkmaz Gazı aç bakalım neyimiz var
Okay, soon as we're clear, open it up and we'll see what we can do.
Ne isterse yapacağım. Susarsa, tükürüğümü içebilir. Nereye gitmek isterse gazımla onu götürebilirim.
Whenever she wants, she's thirsty or whatever, she can drink my spit, and then she can ride my gas to wherever she wants to go.
Başkalarının önünde gazını kullanamazsın.
You can't use your gas in front of other people.
Gazı açtım.
I turned on the gas.
Adam gazı soludu.
The guy's gassed out.
- Sarin gazı kullanılmış olabilir diyorlar.
There may have been a sarin gas warning.
Sarin gazı uyarısı yapılıyor.
There was a sarin gas warning.
¶ Dünyanın bir ucuna kadar köklerdim gazı ¶
¶ I'd drive to the end of the earth and afar ¶
Plan yapın, korkmayın ve mide gazı ihtimaline karşı elinizde ilaç bulundurun. "
"Have a plan, don't be afraid, and have plenty of antacids on hand in case of indigestion."
Ve ölümcül zehir bildiğimiz bayıltma gazıymış.
Plain old knockout gas.
Benimkinin gazı kaçmış.
Mine are all wet.
Onların, gazı, sopaları, silahları var.
They got gas, clubs, guns.
Biri hardal gazıydı diğeri de methylphosphonofluoridate.
One was sulphur mustard. And one was methylphosphonofluoridate.
- Sarin gazı.
Sarin.
Hardal gazı çocukların ellerini ve yüzlerini yaktı.
The, uh, mustard gas burnt the hands and faces of the children.
Selam. Gaz şilebi Rocinante konuşuyor.
Hey there, incoming', this here's the gas freighter Rocinante.
Ben hızlı ve temiz bir şekilde onları saf dışı ederim. Ardından tam gaz güvenli bir yere gider ve orada bir sonraki adımımızın ne olacağını düşünürüz.
I'm gonna take'em down clean and fast, then we're gonna burn like hell somewhere safe.
Konforlu bir G hızında yol alacağız. Bu yüzden orta noktada tam gaz yol alıncaya kadar kompartımanlar arasında hareket etmede özgürsünüz.
We will be cruising at a comfortable one-third G, so feel free to move about the compartments until our mid-point flip-and-burn.
Canterbury tam gaz kaçmanız gerekiyor!
Canterbury, burn like hell. You got incoming.
Sen bir savaş gemisisin ben de donanma pilotu yani bu lanet gaz taşıma gemisinin canı cehenneme!
You are a gunship and I am a Navy pilot, so... To hell with this gas-hauler bullshit.
Cıvanın en ölümcül hâli gaz hâlidir.
Mercury is most deadly in its gaseous state.
Belki, belki çürüdüğün için gaz birikmiştir. Belki de ruhun bedenini terk ediyordur.
Maybe — Maybe your — your gases built up from decomposition and maybe your soul leaving you?
Hayat maddenin halinden fazlası değil, sıvı ve gaz gibi
Life is nothing more than a state of matter, like a gas or a liquid,
- Gaz maskesi, saldırı alarmı...
- Gas masks, air-raid warnings...
- Şuna gaz vermeyin.
Don't encourage him.
Chris, gaz maskeleri nerede?
Chris, where are the gas masks?
- Gaz.
- Gas.
Gaz kaçağı değildi.
It wasn't a gas leak.
Gaz kaçağı falan değildi.
That was not a gas leak.
HARLEM'DE GAZ PATLAMASI
- Who?
- Quito'daki insanlar, silahlı çatışmalar, artan şiddet olayları ve kimyasal gaz tehdidi karşısında gelecekten ümitsiz.
- Frank. - In Quito, the man on the street doesn't know that tomorrow, in addition to the gunfire and indiscriminate attacks the threat of chemical war looms over the city.
Gaz odasından iyidir.
Better than the gas chamber.
Yetkililer gaz sızıntısından olduğunu söylüyorlar.
The proxies are saying it was a gas leak.
Gaz Kromatografi makinesinde.
It's in the gas-chromatography machine.
- Peynirin bende gaz yaptığını biliyorsun.
- You know that cheese gives me gas!
Yarış için gaz tut, tamam mı?
Keep your gas for the race, alright?
O gaz maskeli psikopatı, görmeden bir gün boyunca ilerledik.
And it's been a whole day since we seen that, that fucking psychopath with the fucking mask.
- Gaz maskeli.
- A gas mask.
- Gaz maskeli.
- Gas mask.
Şimdi ise planımız yeniden tam gaz devam ediyor.
And that now, once again, our plan is back on track.
Mezunlara gaz salıp beni merdiven boşluğunda salladıktan sonra kayıplara karıştı.
But after gassing the cadets and dangling me over an empty stairwell, he just disappeared.
İnsan dolu bir odaya ölümcül bir gaz saldım.
I have gassed a room full of folks with a deadly toxin.
O gaz ona ne yaptıysa eskisi gibi bir adam değil artık kendisi.
Whatever that gas did to him, he's not the man he was before.
Odaya gaz vereyim mi?
Should I gas him?
Dediğim gibi neler bildiğinizi bilmemiz gerek siz de bana söyleyeceksiniz yoksa zehirli gaz kafanızdaki her delikten nüfuz edecek ve ikiniz de acı içinde öleceksiniz.
As I was saying... we need to know what you know, and you're going to tell me, or poison gas will spew from the nozzles above your head and you will both die very... very painfully.
Anne, o... gaz gibi kokuyor ve her zaman aşırı ısınıyordu... ve sanki çok yaşlıymış gibi.
Mom, it... smelled like gas and overheated all the time... and it was just old.
Yağ ve gaz gibi kokmaz.
He doesn't smell like oil and grease.
bu adamların hepsi silahlı ve ceplerinde gaz bombaları var.
And these guys all got guns and tear gas bombs in their pockets.
Buranın 45 metre kadar batısındaki caddede göz yaşartıcı gaz bombaları patlıyor ve buradan ayrılmak için son derece istekli birçok konuğum var.
We have tear gas grenades going off in the street 50 yards west of here and I have several guests extremely keen to leave.
Ta ki biri oyun alanına iki tane gaz kovanı atana kadar.
Until someone had dropped two gas shells on the playing field.