Gençliğimde перевод на английский
329 параллельный перевод
Gençliğimde hamile kalamayacağım söylenmişti.
I thought that I was told that I could never get pregnant.
Ben de gençliğimde, çok yanlış şeyler yapmıştım.
I did some pretty bad things myself... when I was young.
Gençliğimde, Philadelphia'daki Cohoxan Hose Glee Kulübünde şarkı söylerdim.
As a younger man, I used to belong to the Cahauxin Hose Glee Club in Philadelphia.
Gençliğimde ben de iyi güreşirdim.
When I was young, I was pretty good at it.
Eğer mutluluğumu gençliğimde yaşarsam ileriye birşey kalmaz.
But if I spend my share of happiness while I am young then I shall have nothing left to look forward to.
Yani haklısınız, efendim. Elbette gençliğimde.
I mean, I don't blame you.
Gençliğimde hayatımın en önemli ilkesi, "asla yalan söyleme daima doğruyu söyle" olmuştur.
In earlier years, the most important principle of my life used to be " never lie, - always tell the truth.'
Gençliğimde, dış dünyanın bilgisini edindim.
In my youth, I sought the knowledge of the outer world.
Gençliğimde bunu tekrar tekrar yapardım. Hem de bunu tekrar tekrar yaptım.
I'd do it again and again and again...
Gençliğimde benim hayalim buydu.
Myself, when I was young, I used to dream of such a thing.
Gençliğimde ben de biraz boks yapmıştım.
I did a little bit of boxing in my time.
Ben de gençliğimde en az onun kadar güzeldim.
When I was a girl I was just as good-looking as she is.
Benim de gençliğimde kendimi kaybettiğim günler oldu.
I cut loose pretty good in my day too.
İstemediğim bir kan hakkım var onda. Gençliğimde bile.
I have a blood claim on him I've never made, even in my early trials.
Evet, tabii. Gençliğimde.
Well, yes, I suppose so, in my time.
Gençliğimde kendimi lider olarak görürdüm.
I used to fancy myself a leader in my youth.
Sana, Halloran, gençliğimde bana iki şey öğrettiğin için.
To you, Halloran, for teaching me two things in my youth.
Bu yaşımda olmasa da gençliğimde ben de sevgimi belli ederdim gerçi üzerinden uzunca bir süre geçti.
Even at my age, I couldn't help but reflect on my younger days although that was such a long time ago.
Gençliğimde çok kız tanıdım, bilirim.
I've met lots in my time, and I know.
Biliyorsunuz, ben gençliğimde profesyonel bir boksördüm.
See, I was a professional fighter in my younger days.
Gençliğimde toprak sürerdim.
I plowed when I was young.
Gençliğimde, rüyamda kutsal sandık için muazzam,... bir tapınak yapacağımı görmüştüm ama,... büyük günah işledim ve tanrının evini,... yapma görevimi yerine getirmedim.
In my youth, I dreamed that I would build a mighty temple to house the Ark of the Covenant. But I sinned greatly, and was not fit to erect the habitation of the Lord.
Gençliğimde, dünyadaki bütün ülkeleri gezmek isterdim.
In my youth, I used to dream of visiting all the faraway kingdoms of the earth.
Bizi ne yaşlandırır biliyor musunuz ; can sıkıntısı. İşim nedeniyle gençliğimde çok yolculuk yaptım.
I'll tell you, it's boredom that ages us.
Benim gençliğimde bahçemizde nergis eksik olmazdı.
Then we could have a yardful, like when I was a girl.
Onu yıllar önce gençliğimde tanıdım.
I knew him years ago, when I was a girl.
Senin bir süre için başka tür bir kıza ihtiyacın var. Benim gençliğimde de iki tür kız vardı.
What you need for the time being is a different kind of girl.
- Gençliğimde şampiyondum.
Well, I have done some riding in my time, you know.
Gençliğimde, gerçek Vikingler vardı.
In my day, they were real Vikings.
"Öldüğüm zaman, gençliğimde giydiğim beyazların içinde gömün beni."
"When I die, bury me in the white clothes I wore in my youth"
Gençliğimde ya da çocukluğumda bir yerlerde
So somewhere in my youth or childhood
Gençliğimde ya da çocukluğumda Bir yerlerde
So somewhere in my youth or childhood
Gençliğimde ya da çocukluğumda Bir yerlerde
So somewhere in my youth or childhood
Gençliğimde bile Buna itiraz etmedim.
Even when I was young I didn't object to it.
Gençliğimde yabanileştim, dağlara kaçtım.
I went wild as a youth, ran away to the mountains.
Gençliğimde, Siyu Kabilesi'nden genç ve cesur biriyle savaşmıştım. Adı Duran Boğa'ydı ve onu yendin.
In my youth I fought with a young brave of the Sioux tribe named Standing Bull.
Gençliğimde, Etiyopya'da.
When I was young, in Ethiopia.
Gençliğimde, İspanya'da tatilimi geçirirken bir Fransız kızına aşık olmuştum.
When I was young and on vacation in Spain... I fell in love with a French girl.
Hain! Ben gençliğimde onun gibi halk düşmanlarını... öldürmüştüm. Sabotajcı!
Traitor!
Gençliğimde trajediye çok düşkündüm.
I was partial to tragedy in my youth.
Sonraları, bilirsiniz, gençliğimde, erkek arkadaşlarım oldu.
And then later, you know, in my teen ages, walking with boys.
Gençliğimde Stalinle tanışmıştım.
I met Stalin when I was young.
"Gençliğimde," dedi William Baba oğluna,
* "In my youth," Father William replied to his son *
Şimdi, zavallı günahkar yaşamımın sonuna varmış saçlarım ağarmış gençliğimde tanık olduğum olağanüstü ve korkunç olaylara dair gördüklerimi, bu parşömen üstünde bırakmaya hazırlanıyorum. Efendimizin doğumunun 1327. yılının sonuna doğru idi.
Having reached the end of my poor sinner's life my hair now white I prepare to leave, on this parchment, my testimony as to the wondrous and terrible events that I witnessed in my youth towards the end of the year of our Lord, 1327.
Gençliğimde yeni bir kimono alacak durumum yoktu.
In my youth, I couldn't afford a new kimono.
Gençliğimde bende çok aşk acısı çektim.
In my youth I, too, suffered much for love.
- Gençliğimde çok dans ederdim.
- l danced a lot when I was young.
Gençliğimde şansımı denemedim ama hiçbir zaman buna kalben inanmadım.
I cracked the boards in my youth, but I never really had it in my blood.
Al ve benim gençliğimde çok iyilerdi.
When Al and I were young, they were great.
Masum gençliğimde düşünüp duruyordum ki, ben de bir zamanlar sizin gibi masumdum belki bir gün bana da çıkardı uygun bir eş adayı bilmem gerekirdi o zaman, nasıl davranacağımı ve eğer bir de zenginse ve bir de nazik biriyse ve eğer yakası kar gibi beyaz ise ve biliyorsa bir bayana nasıl davranacağını hayır demeliydim ona.
I once thought in my innocent youth And I once was as innocent as you Perhaps I too would have a suitor one day
Anlarsın ya, gençliğimde.
Naturally. In my time, you understand, in my time...