Gerekirse перевод на английский
16,715 параллельный перевод
Ve açık söylemek gerekirse, sen bir Rus ajanısın.
And to put it bluntly, you're a Russian spy.
Ben böyle iyiyim, teşekkürler, doğruyu söylemek gerekirse seninle konuşmak istememin tek sebebi kan bankası değil.
I'm good, thanks, and to be honest, um, the blood bank isn't the only reason I wanted to speak with you.
Dürüst olmak gerekirse bir parçam büronun endişelerini haksız mı çıkardık merak ediyor.
If I'm being totally honest, a part of me wonders if the Bureau's concerns weren't justified.
Dürüst olmak gerekirse hiçbirşey söylememeliydim.
You know, honestly, I shouldn't have said anything.
Dürüst olmak gerekirse, gideceğim başka bir yer yok. Ve bir anlaşma yaptım. Yeni dostumuz Eleanor'la.
Well, to be honest, I got no place else to go... and I made a deal with our new pal, Eleanor, here.
Gerekirse diye isimleri ve numaraları bizde.
We got their names and numbers if you need them.
Doğrusunu söylemek gerekirse bunu kim istemez ki?
Truthfully, who doesn't want that?
Dürüst olmam gerekirse o fotoğrafların hala buralarda bir yerde olduğu tehdidi varken pek içli dışlı olmak istemiyorum.
I mean, I have to be frank - I don't feel much like being intimate... with the threat of those pictures of me out there somewhere in the ether.
Ama doğruyu söylemek gerekirse önceden hiç böyle bir şey duymamıştım.
But I have to be honest, I've never heard anything like this.
Gerekirse takviye isteyin.
Call in reinforcements if you have to.
Ama dürüst olmak gerekirse Paul son aylarda gönüllülerimizden biriyle çalışırken büyük ilerlemeler kaydetmişti.
But to be honest, Paul showed the greatest signs of improvement over the last months while working with one of our volunteers.
Demek istediğim ikimizde hatalar yaptık. Onlarla birlikte yaşadık. Gerekirse yalnız devam ederiz.
I mean, we both made mistakes, we live with them, we go on, alone, if we have to.
Başka bir sihirbaz karşısında kendinizi soyacaksınız ve derin durumlarınızı yöneten şeyi ifşa edeceksiniz. Ne olduğunu söylemek gerekirse en derinlerinizdeki gerçeği.
You must bare yourself in the presence of another magical adept and expose your highest-governing internal circumstance, which is to say, your utmost truth.
Dürüst olmak gerekirse, pek yolunda değil.
Well, you know to be honest, no, not really.
Basitçe söylemem gerekirse daha meşru işlerde kullanıyorum.
But simply as an effort to diversify into more legitimate businesses.
Harika. Ama dürüst olmak gerekirse sen zamanını köşede yalnız geçirirsin.
It is awesome, but honestly, you'd end up in a corner alone.
Açıkça söylemem gerekirse, evet, güveniyorum.
I'm relieved to say, yes, I do.
Bir şeyler yaparım, her şeyi, dilenirim, borç alırım, çalarım. Gerekirse ruhumu dahi satarım ama seni kaybedemem.
I'll do something, anything, I will beg, borrow, steel - sell my soul if I have to - but I can't lose you.
Dürüst olmak gerekirse sizin yardımınız olmasaydı Leicester Efendi korkarım o iğrenç yerden hiç çıkamayacaktım.
To be honest, Sir Leicester, without your intervention, I fear I may never have got out of that awful place.
Dürüst olmak gerekirse çok büyük bir acı içindeydi.
She's been a terrible pain, to be honest.
Doğrusunu söylemek gerekirse bence pek formunda değil.
For what it's worth, he seems pretty off his game.
Gerekirse resmi olarak talepte bulunurum.
If I do, I'll request it officially.
Doğruyu söylemek gerekirse eğer geçen gece NZT almasaydım buraya bile gelemezdik.
Hey, you know, to be fair, we wouldn't even be following this lead... Hang on... if I hadn't gone out last night on NZT.
Ve doğruyu söylemek gerekirse sana şuan bunun olduğunu sanmıştım.
And I honestly thought that's what was happening to you now.
Ve bu arada gerekirse seninle ben kendim oturacağım.
And in the meantime, I will sit with you myself if I have to.
Ama dürüst olmak gerekirse şu anda başkanlığın çok daha ötesinde düşünüyorum ki hayal bile edemezsin.
But to be honest, I'm thinking so far beyond the presidency right now you can't even imagine.
Ama tahmin yapmam gerekirse belki yalnızca bağımlıydı.
But if I was to guess... maybe he was just a junkie.
Ama her şekilde hala sokakta dolaşan haplar olacak ve gerekirse onları alırım çünkü Sands'i de, Piper'ı da bulacağım.
But either way, there are still pills out on the street, and I'll take those if I have to, because I'm gonna find Sands, and I'm gonna find Piper.
Eğer gerekirse alıp gelebiliriz.
We can come back with one, if we have to.
Dürüst olmak gerekirse de o kısımda biraz vakit kaybettim ama şu an çok iyiyim. Yani oturmak veya ayakta durmak istersen fark etmez. Ne istiyorsan yap, yalnızca odaklan çünkü Kuzeybatı Bölgelerinden konuşacağız.
And to be honest with you, I lost a little bit of time right there, but I feel pretty good right now, so if you want to sit down or stand up, doesn't matter, whatever you want, just focus,'cause we got to talk about the Northwest Territories.
Ne gerekirse.
Anything you need.
Kalman gerekirse diye yanına çorap al.
Pack socks in case you have to stay.
Dürüst olmam gerekirse, yaşadığım bütün sorunlar o sürtüğün yüzünden.
If I'm being honest, every problem I've had is that bitch's fault.
Ya bunda da gerekirse?
What if I need to be there for this?
Dürüst olmak gerekirse ne düşünüyorduk bilmiyorum.
To be honest I don't know what we were thinking.
Dürüst olmak gerekirse evde fazla kalmıyor.
He's not here much to be honest.
Dürüst olmak gerekirse, bu düşmanca bir devralma gibi.
Honestly, it's like a hostile takeover.
Gerekirse, Budapeşte'ye geçeceğim.
If needed, I'll come to Budapest.
Doğruyu söylemek gerekirse, bir kızım oldu.
To be real with you, um, I had my daughter.
Doğrusunu söylemek gerekirse, deneme yanılma.
Trial and error, to be honest.
Gerekirse ellerimle seni öldürürüm.
( tail whiplashes ) I'll kill you with my bare hands if I have to.
Dürüst konuşmak gerekirse, ben her zaman iyi bir adam değildim.
Truth be told, I wasn't always such a nice guy.
Dürüst olmak gerekirse kraliçem, bu beni en sadık hizmetkârınız yapar.
Honesty, my Queen, it makes me your most loyal servant.
Böylece ateş etmeniz gerekirse ortalık batsın şöyle bir.
Now... level with their noses, so if you have to fire... it'll be a real mess.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bilmiyorum.
Honestly? I don't know.
Ya ameliyat olmam gerekirse?
What if I need surgery?
Dürüst olmak gerekirse elimizde daha acil konular var!
Frankly, there are more pressing matters to deal with.
Dürüst olmam gerekirse işi bitirmek için döner mi bilmiyorum, yani...
I honestly don't know if she's ever gonna come back to finish the job, so...
Her biri 9 aylık ceza gerektiyor, ve doğruyu söylemem gerekirse, toplamayı yapmak için çok yorgunum.
Each instance carries a nine-month sentence, and to tell you the truth, I am too tired to do the addition.
- Eğer gerekirse kürsüye çıkarsın demiştin.
And you said if we had to, we'd put me on the stand.
Doğruyu söylemek gerekirse seni suçlamıyorum.
Honestly,
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gereksiz 31
gerekmez 98
gerek kalmadı 36
gerekli değil 44
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gereksiz 31
gerekmez 98
gerek kalmadı 36
gerekli değil 44