Glossy перевод на английский
133 параллельный перевод
Bunun için mi 27 A bölümünde bu kadar sert ve...
So you take plot 27-A, make it glossy, make it slick...
Çok parlaksın.
You look so, so glossy.
- Mat mı olsunlar, parlak mı?
How do you want them, matte or glossy?
Parlaklıkları hala aynı... koyu gözler... sevimli burun... yumuşak yanaklar... ve...
The same glossy black hair those eyes that lovely nose those soft cheeks and...
Çocuklarınızın, bütün o gazete tezgâhlarında bulunan müstehcen dergilere ya da evlilik müessesesine hakaret eden dergilere bakmasına müsade etmeyin.
Don't allow your children to see such obscene papers as are found now on all news stands or these glossy magazines where marriage is scorned
Sonunda onların yanında olmak, muhteşem bir his olmalı... onları canlandırmak ve parlatmak.
Must've been marvelous, being near them at last... making them fresh and glossy.
Sanırım ben de fotoğraflardan bir tane istiyorum. Şöyle cüzdana uyacak, cilalı, fistolu kesilmiş.
I think I'd like one of those pictures for myself... wallet-size, with a glossy finish, the scalloped edges.
Gösterişli bir dergiyim TV'de reklam filmiyim
I'm a glossy magazine, an advert on the tube
Kuşe kağıda basılı bir yığın çıplak kız dergisi, değil mi?
A glossy, air-brushed girlie magazine, huh?
Josen-kai'deki narin hayvanlarin pürüzsüz parlakliginda Japon toplumundaki temel uçurumu erkekleri kadinlardan ayiran uçurumu okudum.
In the glossy splendour of the gentle animals of Josen-kai I read the fundamental rift of Japanese society, the rift that separates men from women.
Sabırlı, gösterişli ve çok uysaldınız.
You've been patient, you've been glossy, you've been surprisingly supple.
Hayır, şunu söyleyeyim koleksiyonu tamamlamak için yeni bir kıza daha ihtiyacım var.
Let's just say... that I need another 8x1 0 glossy for my collection. Oh, trying to do some dirt to me huh baby?
Eğer evin bir köşesinde onlardan bir miktar fazla varsa...
SEND ME A SET! GLOSSY FINISH.
Mat mı olsun parlak mı?
Matte finish or glossy?
Bunun bir parçası olmak ve Zap'ın her yere yayılmasını izlemek çok eğlenceliydi. Robert'ın bu konseptiyle beraber, kendi kuşe kapaklı çizgi roman dergisi yapma ve gerçekten basılması Haigh Caddesi'nin vitrinlerinde görme şehrin dört bir yanında insanların onun hakkında konuştuğunu duyma başka sanatçıların da gelip bunun parçası olmayı istemeleri fantezisi gerçek olmuştu.
It was fun to be a part of that and to see Zap suddenly everywhere... from this concept of Robert's, this fantasy of doing his own comic book... with a glossy cover and actually printed... to seeing it start turning up in all the windows on Haight Street, windows around town... hearing people talk about it... having the other artists show up at a certain point and wanting to be a part of it.
Mortlake kaplumbağası doğal yaşam alanına geri döner. Çeltikçi kuşu gibi kuşlarda değerli bir yuvalama yerini daha kaybetmezler.
Mortlake turtle can return to its natural habitat, and birds like the glossy ibis won't lose another precious nesting place.
- Çeltikçi kuşu. - Çeltikçi kuşu.
A glossy ibis.
Çeltikçi kuşlarının bir evi olmalı.
Glossy ibis has to have a home.
Büyük, kırmızı, cilalı tırnakları var.
Big, red, sculpted, glossy nails.
Niçin? Senin hedefin ne?
Getting your picture on the cover of some glossy magazine?
Pekala, şimdi anlıyorum, parıltılı reklamlarınızla ağınıza takıyorsunuz ücretsiz ürünlerinizle gözümüzü boyuyorsunuz, sonrada bir şişe kapatıcı alabilecek parayı bulmak için sokaklarda sürtüyoruz.
I see how this works. You reel me in with your glossy ads, get me hooked on freebies. Next thing you know, I'm out trying to scrape together enough cash for a lousy tube of concealer.
Büyük bir resim çekersek bir daha asla tatillerde çalışmayız.
- Guys, we get an 8-by-10 glossy none of us will ever work holidays again.
Tam şurada oturmuş ve ışıldayan gözleriyle bana bakıyordu.
He was sitting right here, staring up at me with these glossy eyes.
İ.E. Kağıdın türünin hala bazı gazetelerde yayınlanması gerekiyor, yada benzer bir şey.
i.e., glossy stills required by some favoured weeklies, that sort of thing.
Parlıyorsun, çekici görünüyorsun, kapağın harika. Ama açtığın zaman için bomboş.
You're glossy, you're slick, the cover's great, when you open it up, there's nothing inside.
Aslında ben bu fiyakalı olanı alacağım.
Actually, I'll take these nice, glossy ones.
Tabi. Tabi. En havalısıydı.
Yeah, yeah, super glossy, the best they had.
Parlak kürkünü muhafaza etmek için onu çokça yumurta ve zeytinyağıyla beslememizi gerektiğini yazıyor.
Hey. This says we should feed him eggs and olive oil to ensure a glossy coat.
Bu asil köpek Yaleli bir adamın gururunu ve parlak kürkünü taşıyor.
Why, that canine has the proud bearing and glossy fur coat of a Yale man.
gizemli bir katil... parlak bir dergi makalesi tamamen bedava bir reklamın... başlangıcı da olabilir.
mysterious killer... a glossy magazine article would be just the beginning of all the free publicity.
Elimle parlak fotoğraf kâğıdının üzerindeki tozu silmeye çalıştım.
'And I took my hand,'and swiped the glossy print, trying to remove the dust off it.
Onun vurulması sizi rahatlattıysa ve suç dolu hayatı bırakmaya hayatınızı değiştirmeye ikna ettiyse, yaralarının bir soyluluğu ve ihtişamı var.
If his unpleasant wounding... has in some way enlightened the rest of you... as to the grim finish below the glossy veneer of criminal life... and inspired you to change your ways, then his injuries carry with it an inherent nobility and a supreme glory.
Sana o sevdiğin parlak programlardan aldım.
Got you one of those glossy programs that you like.
Artık gösteriş istenmiyor.
Nobody wants super glossy anymore.
"İçinde ne olduğu asla belli olmayan koyu ve parlak bir yahni."
"A notable dark and glossy ragout, the constituents never determined."
- Parıltısı var, değil mi?
- Of a glossy kind of thing?
Mükemmel çük, güzel, büyük, ateşli...
The perfect cock, pretty, glossy, horny...
Umarım büyük ve parlak olur.
I hope it's big and glossy.
Bu parlak sayfalar arasındaki dünya güven duygusu veriyordu.
The world between these glossy covers was reassuring.
Bayan Munoz, kazanan atın sahibi olarak iki ila dört hafta içinde size yirmiye yirmi beş santimlik bir fotoğraf gönderilecek.
Miss Munoz, as the owner of the horse you'll receive an 8-by-10 glossy in two to four weeks.
Kızın üstünde kıyafet ha var, ha yok gibi. Kalçalarını ve göğüslerini saran bir kumaş parçası... Dudakları da parlak kırmızı.
She wore a costume that was hardly there a little piece of fabric round her hips and covering her breasts and on her lips some glossy red and every time she killed a man, her lips would open
Hem de sırf gözlerin, parlak saçların ve ince vücudun için değil. Umutsuzluğa kapılma.
Not just for your eyes and glossy hair and for you slender body
Ve muhteşem ve parlak kan kırmızısı dudaklar!
And those glamorous, glossy... shiny lips.
- Parlaktır, değil mi?
hat would be glossy, right?
Birbirleriyle değil, aptal!
Not one another, glossy dick. You!
"... üzerlerine parlak bir madde püskürtülmesinden ötürü... " "...
" because it had been sprayed with a glossy substance...
Kromotograf kütle analizinine göre kurbanın evinin zemininde bulduğunuz kırmızı parlak taneler... ojeymiş.
According to the gas chromatograph mass spectrometer, the glossy red drop you found on the footboard was... nail polish.
Bazen aklıma annemin Glossy Ron'u kendi bacağıyla boğması geliyor.
I recall that time she strangled Glossy Ron with his own leg.
Bu yüzden pembe perdenin arkasına yöneldim, bayanların makyaj yaptığı yere.
So I headed behind the pink curtain, where the girls go to get glossy.
Parlayan gözlerimden ve göz alıcı düz saçlarımdan mı söz etti?
Did he talk about my sparkling eyes and my glossy raven hair?
Çerçevesi cilalı.
These moldings are glossy.