Gown перевод на английский
1,612 параллельный перевод
Her şeyi birlikte yaparız ve Miranda'nın bir gelinliği eksik.
We both are. We do everything together. And right now, Miranda has everything but the gown...
Gazoz içiyorum ve beli kalın bir tuvaletle buradayım.
I'm drinking seltzer... and I'm in a formal gown with an elasto-waist.
Arkadaşımın evlilik dışı bebeği için vaftiz elbisesi seçmesine yardım ettim.
Helped pick a christening gown for my friend's illegitimate baby.
Tören elbisesi nasıl görünüyordu?
What does the gown look like?
Nasıl bir elbise istediğini belirtmemiş mi? Yoksa babam atlamış mı?
Didn't she specify which gown she wanted, or did Dad slip up?
Geceliğin tekrar açılırsa... çağrı zımbırtısına basmana gerek yok.
Now, if your gown falls open again... there's no need to ring the little buzzer.
Siz de neden bu önlüğü giymiyorsunuz ve ardından hemen başlayabiliriz
Why don't you put on this gown and we'll get started
Hey, uzay haritası değil o Önlük sadece.
Hey, it's not a map of space It's a gown.
Bir çift spagetti çubuğu ve kıç yarığı işareti ekle, ve Academy Awards elbisesi olsun!
Add a couple of spaghetti straps and a hint of butt crack and it's an Academy Awards gown!
Terzimde güzel bi kıyafet buldum.
No, I found a gown at my designer's.
Bence sorun çayda giydiğin kıyafetti.
I think the problem was mostly the tea gown. What do you mean the problem's mostly the tea gown?
- Anlamadım? Hala sizin elinizi öpmek için sıraya girenler var. Bazı konularda sizden garanti almamız gerekecek.
- You think all men are born to be your playthings, given lips to kiss your hand, knees to grovel at the edge of your well-fingered gown?
- Eski elbisem yenilendi o kadar.
- Just my old gown made over.
Kokain bağımlılığıyla tanınan Leydi Maitland giysisini çıkardı ve dans pistinde çıplak bir şekilde kaldı. Bu örnek yaşlı genç demeden herkesçe hemen takip edildi ta ki yalnızca hizmetçiler giyinik kalana dek.
Lady Makland, shrieking of her terrible dependancy upon cocaine powder threw off her Schiaparelli ball gown and stood naked upon the dance floor an example quickly followed by old and young alike until only the servants remained clothed.
O sıra geceliğimi giymiştim.
I was in my dressing gown by then.
Gecelikle pencereden bakmam.
I don't look out the window in my dressing gown.
Bebeğini Armani imzalı bir hastanede doğuracaksın.
You're gonna deliver this baby in a hospital gown designed by Armani.
Bir an sabahlık üzerimdeydi, ve sonra sadece ben ve şapka vardı.
One minute the dressing gown was on, and the next it was just me and the hat.
Evet, ve Glenda'nın onun bornozunu giydiğini söylediler.
Yeah, and they say he was wearing her dressing gown.
Bu şekilde, giyim kurallarını ihlal etmiş oldunuz.
" or an ankle-length formal gown, you failed to meet the dress code,
Bu kıyafetle bana onu hatırlatıyorsunuz.
In that gown, you remind me of him.
- Gecelik gibi görünüyor.
- Looks like a night gown
- Yeni sevgilisi için yeni bir gecelik
- A new gown for her new partner
Çok üzgünüm. Sana ondan alırım.
I'm so sorry I'll take you in that gown
- Gelinlikle gelip tabela taşıyan nasıldı ama?
How about the one with the bridal gown, with the sign?
- Gelinliğini aldın mı?
- Did you get your wedding gown yet?
Birisi üzerime ameliyat elbisesi geçirdi.
Someone puts a green gown on me.
Önlük giymesem olur mu?
Can we skip the gown?
- Johnny. Aya insan göndermeyi başardık, ama insanı... küçük düşürmeyen bir hastane giysisi icat etmeyi başaramadık.
We put a man on the moon, and we still haven't come up with a hospital gown that doesn't completely humiliate you!
- Önlük giydiğinden emin ol.
- Make sure you put him in a gown.
- Harika.
Okay, then I'm gonna get you a gown and some gloves so you'll be all set in case you have to go in.
Cübbe istemiyorum. İçeri girmek istemiyorum.
I don't want gloves, I don't want a gown, I don't wanna be in there.
Kepinle cübbenin renk örneğini getir ki, onlara uymayacak bir renk giymeyeyim.
And bring a color swatch of your cap and gown so I don't clash. Bye, Grandma.
Ve bu önlük...
THIS GOWN!
- Geceliğim.
- My dressing gown.
Önlüğünün altında bir şey soktu içeri.
She snuck something in the room, underneath her gown.
Unutmayın, resmi kıyafet zorunluluğu var.
Don't forget, it's black tie and evening gown.
Gece kıyafetim yok.
I can't wear an evening gown.
Sabahlığınla televizyon seyredeceksen iç çamaşırı giymelisin.
If you're watching TV in your dressing gown, you should put some pants on.
Şu elbiseni yapan? Vera mıydı?
She made that gown?
Seni beyaz komün kıyafetlerinde hayal edemiyorum.
I find it very hard to imagine you in a white communion gown.
Tamam sevgilim, üzerimi giyineyim, olur mu?
Be a darling and lend me your dressing gown, would you?
Onu rahatlatmak için balo giysileriyle gideceğimi söyledim.
I figured I'd go without the ball gown, just to ease him into things.
Meşhur olduğunda, geçmiş hayatından söz ederken köpek çiftliğinin yanındaki bir evden limuzinle gidilen Çin Tiyatrosu diye söz edilecek.
"Valerie Weston goes from pound to gown as she steps out of her limo at the Chinese Theatre."
Ve Jack'in kendisi, bayanlar ve baylar, uzun sabahlığı ile.
And there " s Jack himself, ladies and gentlemen, in his dressing gown.
En azından bir eldiven takmalısın.
You should at least wear a ball gown. Ignorance is bliss.
Aslında çok sakindim, giysisini asla sorgulamıyordum ya da kolay erişimin gerekliliğini.
So calm, in fact, I never questioned the gown or the need for easy access.
Çünkü sanırım beni terkedeceksin bu yüzden sabahlık giymek istemedim.
Because I think you might be about to leave me... and I didn't want to be wearing a dressing gown.
Terzim de hemen elbisemi getirmemi istiyor.
And my designer wants me to try out my wedding gown right now
Cüppemi asalı çok oldu, ama hala Hakim diyorlar bana.
I've hung up my gown, but I'm still called that.
Onda göz kamaştırıcı bir elbise olurdu.
She'd have a gorgeous gown