Greenpoint перевод на английский
94 параллельный перевод
Greenpoint Hastanesini arayın ve onlara yaralı bir polis getirdiğimizi söyleyin.
Call Greenpoint Hospital and tell them we're bringing in a wounded cop.
- Onu Greenpoint'e götürüyorlar.
-'They're taking him to Greenpoint.'
Bayılmadan önce Greenpoint'e varmıştım.
I got all the way over to Greenpoint Avenue before I passed out.
Greenpoint, gelecek durak.
Greenpoint, next stop.
Greenpoint, Brooklyn.
Greenpoint, Brooklyn.
Greenponit'te kaçırılmış.
Grabbed from Greenpoint.
Ayrıca Greenpoint Yayınevi'nden haber bekliyorum.
I'm also supposed to hear from Greenpoint Press.
Greenpoint Yayınevinden.
It's from Greenpoint Press.
- Green Point olay yerine ilk vardı.
Looks like Greenpoint's first on the scene.
Böyle olursa, sizin bölge Shoreline Station ve Green Point'a geçecek.
If it happens, your territory will be absorbed by Shoreline Station and Greenpoint.
Hiçbir şey Marc'ı, Green Point'u rezil etmek kadar keyiflendirmezdi.
- Yep. Yeah, nothing made Marc happier than kicking Greenpoint's butt. ... all of you today...
Sırada, Green Point'dan Sparky var. Eğitmeni Jasmine "JJ" Presley, ünlü itfaiye kaptanı Jessie Presley'nin kızı.
So, next up... we have Sparky of Greenpoint, as he's handled by Jasmine "J.J." Presley, daughter of illustrious Fire Captain Jessie Presley.
Baba. O kız Green Point'dan.
Dad, she's Greenpoint.
- Green Point'tan saygılarla.
No, courtesy of Greenpoint.
Greenpointteki bazı adamlar hakkında muhbirden haber aldım.
This informant tipped me to some guys in greenpoint
greenpoint.
Greenpoint.
Greenpoint'i 5 yaş sonrası eğitimi için düşünüyorum.
Developmental K next year, Greenpoint.
Greenpoint'ten sonra çok farklıydı gerçi.
It sure was different from Greenpoint, though.
Greenpoint Y.'deki trambolin atlamalarından beri öyle atlayıp zıplamamıştım.
{ \ It's just that } I haven't jumped around like that since I took trampoline at the Greenpoint Y.
Cumartesi günü annem kendi doktorunu aramak için ısrar etti ve bizimle Cumartesi gecesi Greenpoint'teki ofisinde buluştu.
On Saturday my mother insisted on calling her doctor, and he had us meet him at his office in Greenpoint on a Saturday night.
Ama okula gitmek için evden erken çıkardım Greenpoint, Brooklyn'i bilirsin, herkes böyle yapardı.
But I would leave early to walk to school You know it was Greenpoint, Brooklyn, everbody, did that then.
Sizin orada, Greenpoint'de yarın açılacak restoranın işletmecisi olacak kadın.
She's the flack for this new hip restaurant that's opening tomorrow out in Greenpoint, near you
Diana Greenpoint'te yerel desteğe ihtiyacım var.
Diana, I need local backup in Greenpoint.
Greenpoint, lütfen.
Greenpoint, please.
Arabayı Greenpoint'te bulmuşlar.
Hey. They located the car, in, uh, Greenpoint.
Ateş açılan arabayı Greenpoint'te buldular. Ama daha kimse üstlenmedi.
Well, they found the shooter car over in Greenpoint, but nobody's claimed responsibility yet.
Greenpoint'in ara yollarındalar. - Buluşacaklar.
They're on side streets in Greenpoint.
Peki Greenpoint'e hiç gittin mi?
So you never go out in Greenpoint?
Sonraki durak, Greenpoint.
Next stop, Greenpoint. Come on, I'll take you to my place, but hurry. Ugh!
Kardeşin Grant'in yaptığı şu anlaşma Greenpoint'te, Brooklyn'de, mazot akıntısı yüzünden mahvolan bir sürü arazi hani.
- The deal your brother made. Greenpoint. Bunch of land out in Brooklyn ruined by an oil spill.
Grant, Green Point'tekinin çok fazla para kazandıracağını söylemişti.
Grant, he swore that Greenpoint was gonna be the big one.
Greenpoint'de ucuz bir fırın toptancısına gittim ve bize birkaç malzeme aldım.
No. I went to a cheap bakery supply store in Greenpoint and got us some supplies.
- Tommy, kusura bakma da Greenpoint'le Henry arasında bir dört ağzına geliyoruz.
All due respect, Tommy. We're about to pull up on the intersection of Greenpoint and Henry.
Greenpoint'e şovu olan adam. Hani bayrak direğine kendini meme uçlarından asmıştı.
He was the guy who had that show in Greenpoint where he hung himself from a flagpole by his nipples, remember?
Özür dilerim ama Greenpoint Kuleleri Kompleksi'nden mi bahsediyordunuz?
I'm sorry. Was he talking about the Greenpoint Towers complex?
Bak, ben senin seçtiğin meslekten iğrenirken Neal'ı Greenpoint'te yıkanmaktan alıkoyan tek şey bizim berbat birliğimiz olabilir.
Look, while I abhor your chosen profession, our unholy union may be the only thing keeping Neal from washing up in Greenpoint.
Yok, Greenpoint'de oturuyorum.
- No, I live in Greenpoint. - Oh.
- İkisi oldukça farklı.
- You know, big difference, Williamsburg and Greenpoint.
- Greenpoint.
Greenpoint.
Çünkü Greenpoint bölgesindeki tekrar yapılandırma çalışmaları yüzünden bölge halkı size kızgın.
Because voters are mad about the rezoning in the Greenpoint district.
Sen benim Greenpoint Kuleleri Projesini almamla ilgilensen daha iyi olur.
You should be more concerned about getting me the Greenpoint Towers project.
Greenpoint'le neden bu kadar ilgileniyorsun?
Why are you so interested in Greenpoint?
- Muhtemelen Greenpoint Kuleleri anlaşmasındaki rakiplerimden birinin işidir.
It's probably coming from one of my competitors on the Greenpoint Towers deal.
Ve gece saat 4.00 civarında Greenpoint'daki IHOP'dan beni aradın. Ben de gelip seni aldım.
And around 4 : 00 a.m., you finally called me from an IHOP in Greenpoint, and I came and picked you up.
"Green Park" Brooklyn'de, köprünün karşı tarafındadır.
Greenpoint, Brooklyn, over the bridge.
Greenpiont burasıymış demek.
So this is greenpoint.
Ta Greenpoint'te kadar bunu söylemek için gelmediniz, değil mi?
You guys didn't come all the way out to greenpoint just to tell us that, did you?
Sahnenin sağı Greenpoint. Jesse'nin başladığı yer.
So stage right is Greenpoint, where Jesse starts out.
Hannah Greenpoint dedi.
So Hannah says Greenpoint.
Greenpoint'teki rastgele saldırılar vardı ya?
That string of random assaults in Greenpoint?
Minibüsümüz Queens'ten Midtown Tüneli ile Greenpoint'e geçti.
Our van exited the Queens to Midtown Tunnel... to Greenpoint.