Gritty перевод на английский
171 параллельный перевод
Ya çok pütürlüdür ve tüm mineyi söker atar ya da öyle değildir ve hiç bir şeyi söküp atamaz.
It is either too gritty and takes all the enamel off, or it ain't and it don't take nothing off.
Biraz kumlu.
Bit gritty.
Bu aralar bayağı dobrasın, öyle değil mi canım?
You really go for the nitty-gritty nowadays, don't you, dear?
Ve konu asıl meseleye gelince bir adamın sahip olduğu tek şey, ailesidir.
And when it comes down to the real nitty-gritty... that's all a man has. His family.
Kan gövdeyi götürüyordu.
It got pretty gritty.
Tamam, eğer öyle istiyorsan sadede gelelim.
Get on with it, Pope. Okay, pal, if that's the game you want to play, we'll get right down to the nitty-gritty.
Cesur canavar sana sevgisini sunabilir mi?
Could it be that the gritty Monster offers you his love?
Harlem'li bu çocuk gerçekten heyecan veriyor.
You know, this gritty kid from the streets of Harlem really creates excitement.
O yüzden laf salatasını bırakıp işimize bakalım.
Mmm-hmm. So we'll cut through the proverbial crap and get right to the nitty-gritty. Hughes.
Pütürlü ve şiş. Hepsi bu.
Gritty... and it aches, but that's all.
Yumuşak ve içinde çakıl parçaları vardır.
It's all squishy with gritty bits in it.
Tam kıvamında bir dram.
Real-life human drama at its nitty-gritty best.
Daha önce Normandiya'da yiğitçe giriştikleri çatışmalarda... bir günde birkaç metre ilerlerken... şimdi kurtarıcılar olarak, her gün kilometrelerce yol kat ediyorlardı.
Where before, in the gritty battles in the hedgerows of Normandy they measured a day's progress in yards now, as liberators, they measured each day's advance in miles.
... çünkü Betty Grable müzikalleri ve buz pateni filmleri de çektiler. Hatta her türlü film çektiler.
Well, I wouldn't exactly say gritty realism, because they made Betty Grable musicals and ice skating pictures... and all kinds of pictures.
Biraz cesur.
It's a bit gritty.
Zemin burada biraz yapışkan gibi
Floor feels a little gritty here.
- Gerçek havayı yakalamalıyım.
- You know, the real gritty-gritty.
İlk olarak, başrolünde Springfield'ın cana yakın Polis Şefi Wiggum'ın olduğu cesur bir suç dizisi.
First, a gritty crime drama starring Springfield's beloved Police Chief Wiggum.
Bu çok... yiğitçe.
This is so... gritty.
Irak askerlerince dağılmış kasaba yakınında bir sığınakta tutuluyorum.
l`m being held captive by Iraqi troops outside a bunker near the gritty city- -
Yine dağılmış kasaba dedin.
You said "gritty city" again.
Sizin filimlerinizde doku var.
The grain and the gritty look you get.
Hedefe yakın sayılırsın..
You're closer to the nitty gritty...
Ne? Dawson Leery gerçek hayatın zorlu gerçeklikleri için hayal dünyasının geçiciliğinden sakınıyor mu?
Dawson Leery eschewing the ephemeral world of make-believe for the gritty realities of real life?
Kiliseye aldığım onca çikolatadan sonra. Hem de pahalı ve üzerinde beyaz şeyler olanlardan.
Aw, and after all that church chocolate I bought... which, by the way, was gritty and had that white stuff on it!
Yiğitçe, ayrıca aklımda kolay tutarım.
It's gritty, and I can keep my monogrammed slippers.
- Pürüzlü istediğini söyledin.
- Well, you said you wanted "gritty."
Şu minik Nürnberg sosisleri, hani şu yağlı olanlar.
Those little Nuremberg country sausages, the gritty little ones.
Kollarımızı sıvayıp asıl meseleye geçelim mi? Tamam.
So why don't we roll up our sleeves and get to the nitty-gritty?
- Bay Goodwin'e telefon var.
... all gritty, spittle-licking sand.
Ruhum arıyor, arıyor...
... all gritty, spittle-licking sand.
Fazla pürüzlü.
So gritty.
- Acı gerçeği kabullenemiyor musun?
- New topic. - Can't take gritty reality?
# Boynumda boza pişiyor #
Back of my neck getting dirty and gritty
Evet, çok ateşli bir de seks sahnesi olur, açık açık gösteririz.
Yeah, and we should have this really hot sex scene, all gritty and real.
Ve bakın, bu çamurlu yerler bir çeşit benek olmalı.
And look, it is speckled with some kind of gritty black stuff.
Bu göz bandından dolayı sen yanlış anlıyorsun.
You're just thrown off a little by this gritty-looking eye patch.
Ayrıca bu yumurtalar kumlu ve lezzetsiz.
Plus, these eggs are gritty and tasteless.
Çok kumlu.
Very gritty.
Maalesef isteğinize cevabım, hayır.
I'm afraid the answer is a gritty, in-Your-Face no.
Onu gördüğüm an... güçlü olduğunun farkına vardım. o çocuk bir sporcudan öte dövüş sanatlarının geneline daha yatkın gibi görünüyor.
Gritty boxers aren't in style nowadays. However.
İlk projesi olan bir keşin hayatından sonra gençlik filmi çekmek için kameraların karşısına geçti.
One was a gritty personal project about a junkie's life... which he got to do in exchange for making... a rigidly, formulaic popcorn movie.
Çok zorlu giderse, eve dönebileceğimi biliyordum.
If it ever got too gritty, I knew I could always go home.
Koresh, FBl'ın lider David Koresh'i ele geçirişinin hikayesi.
Koresh, a gritty feature version about the FBI's take down... of the Branch Davidian leader.
Taş gibi sağlam.
It's gritty as shit.
Daha az kanlı ve sert olanlarla başlamak sence de iyi olmaz mı?
Don't you want to start on something less grim and gritty? - Like what?
Hayat yeterince sert.
Life's gritty enough.
Bu filmin aynı çizgi romandaki gibi cesur, karanlık ve stres dolu olmasını istiyorum.
I want this film to be as gritty and as dark and as edgy as your comic.
- Kumlu gibi olması yüzünden, değil mi?
- It's the gritty texture, isn't it?
Hayat yeterince sert mi?
Life's gritty enough?
Tamam, tırnaklarımın içinde boya var.
I'm gritty... okay, I've got paint under my fingernails.