Gurur перевод на английский
20,481 параллельный перевод
Gurur duydum ama bunun için yeterli değilim Liz.
Liz, I'm flattered, but I'm not qualified. You can get ordained online.
Buradan gurur duyuyordu.
He took pride in that.
Leyland'a zaten bildiğimiz bir şeyi herkese gösteren tüm öğrencilerimizle gurur duyuyoruz.
We are so proud of all of our students, who showed everyone what we at Leyland already know...
Şey... Kız kardeşine seninle gurur duyması gerektiğini söylemelisin. Çünkü Ayın Elemanı seçildin, Suzanne.
Uh, well... you should tell your sister that she should be very proud of you, because you are Employee of the Month, Suzanne.
Bebeğim, seninle gurur duyuyorum.
Baby, I'm so proud of you.
Benimle gurur duyuyor musun Kızıl?
Are you proud of me, Red?
Kendinle gurur duymalısın.
You should feel proud.
Gurur duyarım.
I'd be proud.
Sizin için hissettiği sevgi ve gurur. Görünen tamamen buydu.
The love and the pride that he feels for you... that's what it's all about.
Baban seninle gurur duyardı.
Your father would be proud.
O rozeti taşımaktan gerçekten gurur duyuyor musun?
Are you really proud to wear that badge?
Elbette gurur duyuyorum.
Of course I'm proud.
Martin Luther King'in kendini öldürmesi için şantaj yapan Japonları ölüm kamplarına koyan,... Waco katliamcısı, Omaha'yı tezgahlayan hatalı DNA testi ile suçsuzları hapseden örgütle mi gurur duyuyorsun?
You're proud of the organization that tried to blackmail Martin Luther King into killing himself, put the Japanese in internment camps, botched Waco, instigated Omaha, let flawed DNA put innocent people behind bars?
Mattie ne olursa olsun seninle gurur duyduğumu bilmeni istiyorum.
Mattie, no matter what happens, I want you to know how very proud I am of you.
- Seninle gurur duyuyorum, tatlım.
- I'm so proud of you, honey.
Kendinizle gurur duymalısınız.
You should be proud of yourselves.
Seninle gurur duyuyorum.
I'm proud of you for that.
Shaw ile birlikte hakikat için haçIı seferleri yapmaktan gurur duyuyoruz.
We are proud to stand with Shaw as he crusades for truth.
Güçlü ol, seninle gurur duyuyorum.
Be strong. I'm proud of you.
Willa küçük kardeşiyle çok gurur duyardı.
Willa would be really proud of her little sister.
"Altı hafta önce kanun değişti." Kendiyle epey gurur duyuyordur!
"Six weeks ago, the law changed." He must be so very, very pleased with himself!
Bunu ilk gördüğüm zamanı hatırlıyorum da çok gurur duyuyordu.
I remember when I saw this for the first time. He was so proud.
Seninle gurur duyardı.
He'd be so proud.
Ve kardeşlerine de şunu söyle onların parçası olduğum için gurur duyuyorum.
And tell your sisters I'm proud to have been part of them all.
Seninle çok gurur duyuyorum.
I am so proud of you.
Seninle gurur duyuyorum kardeşim.
I'm proud of you, sestra.
Çok gurur duyuyor olmalısın.
You must be so proud.
Axel seninle gurur duyardı.
Axel would have been proud.
O gün seninle ne kadar gurur duyduğumu bilemezsin.
You couldn't know how proud I was that day.
# Gurur duydum hep seninle #
* But I've always been proud *
Seninle her zaman gurur duydum.
And I've always been proud of you.
Seninle gurur duyduğunu söylesem ne yapardın?
What if I told you that she's proud of you?
Seninle gurur duyuyorum Wally.
Proud of you, Wally.
- Ben de seninle gurur duyuyorum.
I'm just... I'm proud of you too.
Seninle gurur duyuyorum.
And I couldn't be prouder.
Seninle gurur duyuyorum.
I'm proud of you.
Krill Grace'le geçirdiğim yedi yılla gurur duyuyorum.
I'm proud of the seven years I spent on Krill Grace.
- Gurur duyuyor olmalısın.
- You must be proud.
Ne kadar gurur duyduğumu bil isterim.
I want you to know how proud I am.
Ve bilirmisiniz, küçük pipiciğimle gurur duyuyorum!
And you know what, I'm proud of my little wiener!
Biraz gurur ve özsaygı meselesi diyorum sadece.
I'm just saying, like, it's just a matter of pride and, like, self-respect.
Kendini gösterdin, muhteşemdin. Seninle gurur duyuyorum.
You made your appearance, you were magnificent, I'm very proud.
Çok endişeliyim ama Tovah'ın bugün bir kadın olmasıyla da gurur duyuyorum.
I am very concerned, but also very proud that today Tovah is a woman.
Taneisha'yla ne kadar gurur duyduğumu anlatarak sizi sıkıntıdan öldürebilirim ama sekiz aydır yazdıklarımı okumak yerine mikrofonu gerçek bir film yıldızına vermeyi tercih ediyorum.
I could bore everyone to death about how proud I am of the woman Taneisha's become, but rather than read the remarks I've been preparing for the last eight months, I'm gonna turn the microphone over to an honest to God movie star, BoJack Horseman, ladies and gentlemen.
Çoğumuz senin kadar gurur duymuyoruz.
- [tires squealing ] - [ loud crash] Most of us aren't as proud of it as you seem to be.
Gurur duymuyorum.
I'm not proud.
Gurur duyabileceğim hiçbir şeyim olmadı ve beni tanıdığı için daha iyi olan kimse yok.
I have nothing to show for the life that I've lived, and I have nobody in my life who's better off for having known me.
- Seninle gurur duyuyorlar.
- They are really proud of you.
Evlat, bilmelisin ki baban seninle çok gurur duyuyor.
Son, you need to know that your father is very proud of you.
Yaptıklarınla gurur duyuyoruz Lucia Hala.
We are very proud of your journey, Aunt Lucia.
Pek profesyonelce bir şey değil ve ben profesyonel olmamla gurur duyarım.
This is not very professional, and I pride myself on professionalism.