Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ G ] / Gut

Gut перевод на английский

3,916 параллельный перевод
Özgürlüğünüz için ya imzalarsınız yada ölürsünüz. Başka seçeneğiniz olmayacak.
Freedom signing the agreement or death are the only choices you've gut,
Sence psikopatın tekini beni bıçaklaması için evime davet mi ettim?
You think I invited a psychopath into my house to gut me?
Ayrıca çok yürekli bir biçimde, yüzüne karşı aklımdaki bir şeyi söylemek için geldim.
And also, mm, to tell you in a very gut-ful fashion, face-to-face, about something that I have been thinking about.
NCIS - 11x09 Gut Check
♪ NCIS 11x09 ♪ Gut Check Original air date on November 19, 2013
Bazen önsezilerine güvenmelisin.
Sometimes you got to go with your gut.
Elbette, ama önsezi mantığı bir yana, hepimizin burada asıl mantık konusunda hemfikir olduğumuzu sanıyorum.
Sure, but gut logic aside, I think we can all agree here that actual logic is better.
Bunun bir önsezi hareketi olduğunu söylemeliyim.
Got to say, that was a gut move.
Önsezi iyidir, değil mi?
Gut's good, right?
Polis iç güdülerime göre benden bunu istediğin anda içime suçlu hissi doğmuştu.
From my police instinct, the moment you asked me to do this, I had this gut feeling
Sadece içimden bir his sorun var diyor.
I just have a gut feeling.
Belki de oğlumuza kimin destek olacağına kafayı takmak yerine içindeki hissi gölgeyi bulmak için kullanmalısın.
Well, maybe you can use that gut feeling to find the shadow, instead of obsessing over who's gonna comfort our son.
Heather, içgüdülerin ne söylüyor?
Heather, what does your gut tell you?
İçgüdülerim çok yakın olduğunu söylüyor.
You know, my gut tells me that it's close.
Gut hastalığı azmış.
Oh, her gout's flaring up.
İçgüdülerim bana güvenilir olduğunu söylüyor.
My gut tells me she's credible.
İstediğin her şeye sahip olabilirsin, midene güven yeter!
You can have anything you want if you just trust your gut.
Bazen neden midem benden bir şeyler yapmamı istiyor, anlam veremiyorum. Ama her zaman dediğini yapıyorum, çünkü beni hiçbir zaman yüzüstü bırakmadı.
I don't always understand why my gut is telling me to do something, but I always do it, because it has never steered me wrong.
Teşekkürler, midem.
Thank you, gut.
- Sanırım... midemdi.
I think that was... my gut.
Bu Gut'unu son kurtarışın olacak, Guttenberg.
You've Gutten away for the last time, Guttenberg.
Dilin Gut'ağına mı kaçtı?
Cat Gutte your tongue?
Doğruyu söylemek için fazla Gut'sun.
You're just too Gutte to be true,
Adının Guttenberg olduğunu söyledi. ... ve senin Gut'unun üç buçuk attığını söyledi... bir de sana bu işi bırakman için en Gutt'zelinden bir kimlik vereceğini ekledi.
He said his name was Guttenberg, and that you're Gutten colder, and it might be a Gutt I.D.-ah for you to give up.
Bunun içinden geldiğine sen bile inanmıyorsun.
Coming from your gut, which you don't even believe in.
"Hiç benim için kendinizi yormayın." diyor.
He said, " Don't bust a gut for me.
İçgüdülerin ne diyor?
What does your gut tell you?
HADi, TOPLA KENDiNi.
Come on, gut up.
TOPLA KENDiNi.
Gut up.
Ne istersen ara. AçIığımı yatıştırmak için eski usul bir şeyler arayacağım.
Call it what you want, I call it old fashioned, gut wrenching hunger.
Kol sürükleme ve çırpma.
Arm drags and gut wrenches.
Buraya inmek cesaret istiyor.
Takes a mean gut.
Örnek parçanı aldım, incelemem için 1-2 gün ver.
Now I gut your sample chapter'Give me a day or two to look it over.
Bir şeylerin doğru gitmediğine dair hissettiğin o derin duyguyu bilir misin?
Do you know that feeling you get in your gut when something just ain't right?
Ateşli bir kızı bulmakla ilgili arkadaşça bir saklambaç oyunu mu?
A friendly little game of hide and seek capped off with a little game of gut the girl?
Sürekli "Önsezilerine güven, gerisini fazla düşünme," diyen kim acaba?
Who is the one who always says you have to go with your gut and not think about things too much?
- Öyle bir şey demedim, önsezilerimden bahsetmem ben.
I don't talk like that. - I never... Talk about my gut.
Maria, bu adam karnından bıçaklanmış.
Maria, this guy got stabbed in the gut.
O an verebildiğim tepki sadece adamın midesine yumruk atmak oldu.
My bodily reaction is just to punch him in the gut.
Üstesinden gelip önsezilerine güvenmelisin.
You've just got to suck it up and go with your gut.
Bunu her düşündüğümde bağırsaklarım bozuluyor.
I bust a gut every time I think about it.
Korkarım ki bunlar sadece sik ve gaga.
My gut fear, ifs mostly dick and beak.
Midende bir şeker taşımanı engelleyen bir yasa yok.
There's no laws about carrying sugar in your gut.
Bir tane geçirin
Just put one in his gut.
Tom, içgüdüleri yüzünden her zaman doğru adamı yakaladığı sandı.
Tom's cop gut had him convinced he always brought in the right guy.
Bilirsin, her parçası seni derinden yakalar ya.
You know, every piece just grabs you, you know, in the gut.
Çünkü kalbim ve içgüdülerim Buffalo ile bu takası yaparsam bu sene seçim yapamayacağımı söylüyor.
Because I know, in my heart and my gut, that if I make this trade with Buffalo, then I don't get to make a pick this year.
İçimden bir his işte.
Gut feeling.
Şansını kullandı, içgüdüleriye hareket etti ve oyuncuları aldı.
One pick! He took a chance and went with his gut and took his guys.
Ama içgüdümün de bana söylediği şeyin farkındayım.
But I know what my gut tells me.
Sana da bacakları, bağırsakları ya da siktiğimin kuyruğu kalıyor.
Which leaves you the legs the gut or the fucking tale.
Bu adam sanki tanrı.
This class is such a gut.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]