Gym перевод на английский
6,035 параллельный перевод
Ne olursa olsun, ben bizim hayatımızda onu istemiyorum, ve bizim salonumuzda da onu istemiyorum.
Whatever it is, I don't want him in our life, and I don't want him in our gym.
Salonumu bırakıyorlar.
They leave my gym.
Salona neden gelmiyorsun, adamım?
How come you haven't come down to the gym, man?
- Burası benim salonum.
- This is my gym.
Benim de salonum.
My gym, too.
Benim salonum.
This is my gym.
Sonra Dillon Spor Salonu'nun karşısında oturduğunu ve bir gün spor yapmaya başlayacağını yazmışsın.
And later you say you live across from Dillon Gym and one of these days you're gonna start working out.
Kampüste kalan psikoloji öğrencilerinin listesini çıkardım. Spor salonunun karşısındaki 3. ve 4. sınıf öğrencilerin yurtlarında kalan öğrencilerle karşılaştırdım. Bu da beni Cuyler Hall'a getirdi.
I got a list of all female psych majors on campus and cross-referenced it with students living in the upperclassmen dorms across from the gym, which brought me to Cuyler Hall.
Sabah seni selamlayamadım çünkü egzersize gidecektim.
I didn't get to greet you this morning because I went to the gym.
Genelde sabahları spor salonunda çalışıp duşa girerim ama sanırım bugün iki katı kalori yaktım.
You know, usually in the morning I work out and shower at the gym, but I think I burned twice as many calories today.
Neyse ben spor salonuna gidiyorum.
- ( Sputters ) All right. Well, I'm going to go to the gym.
Spor salonundakini ilk buluşmamız sayıyorsan ikincisi falan olmayacaktır.
Please, if you think picking me up at the gym counts as a first date, there's not gonna be a second one.
Yarın spor salonuna gidiyoruz.
Tomorrow, we hit the gym.
Yarın spor o zaman?
So the gym tomorrow?
Aşkı bulma umutlarım 8. sınıf beden hocama ve Winifred teyzene kadar indi.
My prospects for finding love have been reduced to my eighth-grade gym teacher and your Aunt Winifred.
Eşofman takımlarında yetişkin büyük ve ekstra küçük genç bedenleri kalmış.
My options for gym shorts were either adult large or a youth extra-small.
Her şey sığdı... Kitaplarım, eşofmanım dün akşamdan kalma biraz yemek birisi beni klozete sokarsa diye saç kurutma makinesi.
It fits everything... my books, my gym clothes, some candy from last night's dinner, a hairdryer in case someone gives me a swirly.
Spor salonundan dönünce temizlerim.
I'll get this when I get back from the gym.
"Spor salonundayım. # SporSalonu."
"I'm at the gym. # Gymflow."
Spor salonunu temizleyeceğim.
I'll clear the gym out.
Spor salonuna gittim.
Went to the gym.
- Spor salonuna mı gidiyorsun?
You belong to a gym?
Caddedeki tüm spor salonlarına girme hakkım var.
I have all-access to every Synergy Gym below 14th Street.
Spor salonuna gittin.
So you went to the gym.
Spora gittim, koşu bandında 10 dakika kaldım.
Go to the gym, get on the treadmill for ten minutes.
Abin aradı, salonu satmak istiyormuş Ray.
I just got a call from your brother. He wants to sell the gym, Ray.
- Salonun değeri ne kadar diye sordum.
I asked you how much the gym was worth.
Terry'nin salonu orası.
It's his gym.
Salonu satınca büyük ihtimalle adını değiştirirler.
When I sell the gym, they'll probably change the name.
Salonu satmamız gerek.
We need to sell the gym.
Salonu da satmayacaksınız.
And you're not selling that fucking gym, either.
Salonun asıl amacını söyle.
Tell him, Ray. Tell him what that gym's really for.
Orası bir boks salonu değil, bir çamaşırhane.
That's not a boxing gym.
Salonun ayda ne kadar para kazandığını biliyor musun Terry?
You have any idea how much that gym makes a month, Terry?
- Siktiğim salonu sana ben aldım! Hayır!
Bought you that fucking gym.
Ayrıca o salonu da satmıyorsun.
And you're not selling that fucking gym, either.
Orası boks salonu değil, para aklama yeri.
That's not a boxing gym ; that's a Laundromat.
Salonu kardeşime geri vermek istiyorum.
What if I wanted to give the gym to my brother?
Sanırım, o çalışırken salonu kapatmak istiyorum..
I think I want to close down the gym while he's training.
Salonda olmanı seviyorum aslında.
I actually like having you around the gym.
Karma Dövüş Sporları salonum var.
I own a gym, MMA.
Salonumuz bir aile işletmesi.
And the way we run our gym, it's... it's a family.
Babasına vahşi şekilde saldırdığı zaman da sevgi çemberinde olduğu bir salonda değilmiydi?
In a gym, surrounded by a family, when, uh, he brutally assaulted his father?
İstediğim şey, Ryan'ı her sabah alıp vardiyasını tamamlıyormuş gibi yapıp, benimm yanıma getirmen?
What I need is for you to pick up Ryan every morning like he's doing his shift, you bring him to my gym, right?
Salonun kapalı olamasını istediğini söylemiştin.
You said you wanted the gym closed.
Salonun neden boş olduğunu fark etmedim mi sanıyorsun?
You think I don't notice why the gym is empty?
Baban Ryan'ı çalıştırsın diye salonu kapattık.
Oh, we closed the gym so that your dad could train with Ryan.
Salondaki herkes kadar iyisin.
You're as good as anybody in the gym.
Onun salonda olması çok seksi bir şey bence.
I think it's bat-shit crazy he's at the gym.
O salonu satamazsın.
You can't sell that gym.
Oranın bir görevi var.
That gym's got a job.