Görecek bir şey yok перевод на английский
173 параллельный перевод
Boş duvarlardan başka görecek bir şey yok.
Nothing to see except blank walls.
Görecek bir şey yok ki güzelim.
There wasn't anything to see, dear.
Görecek bir şey yok.
This is nothing to see.
Görecek bir şey yok!
It's nothing!
- Hayır, görecek bir şey yok.
- No, the body cannot be seen.
Burada beklemeyin, görecek bir şey yok!
Go away, there's nothing to see.
Görecek bir şey yok.
Nothing to see.
Yüzlerine puro yapışmış acemi pilotlardan başka görecek bir şey yok.
Wasn't anything to see except some shavetails with big cigars stuck in their faces. You're
Görecek bir şey yok.
There's nothing to see.
Ancak görecek bir şey yok.
But there's nothing to see.
- Görecek bir şey yok!
- There's nothing to see!
Açılın lütfen... ... görecek bir şey yok.
Get a move on, there's nothing to see.
Görecek bir şey yok!
There's nothing to see!
Görecek bir şey yok ki.
There's nothing to see.
- Pek görecek bir şey yok... bir Çin ejderhasının içindeyiz.
- There's not much to see we're inside a Chinese dragon.
Burada görecek bir şey yok.
- There's nothing to see here.
Görecek bir şey yok.
There is nothing to see.
Görecek bir şey yok. İlerleyin.
There's nothing for you to see here.
Görecek bir şey yok!
Nothing to see here!
Görecek bir şey yok.
Nothing to see here.
Görecek bir şey yok.
- Chill out, man. - Ain't nothing to see here.
Görecek bir şey yok.
- Sonja. - For God's sake.
Görecek bir şey yok, millet.
There's nothing to see here, folks.
Burda görecek bir şey yok.
There's nothing to see here.
Görecek bir şey yok.
Nothing to see over there.
Görecek bir şey yok!
There's nothin'to see!
Burada görecek bir şey yok.
There's nothing here to watch.
Görecek bir şey yok burada.
Nothing to see here.
Görecek bir şey yok. Çekilin. Bu taraftan.
There's nothing to see.
Lütfen çekilin. Görecek bir şey yok. Devam edin.
Keep moving, don't be so morbid.
Burada görecek bir şey yok.
There's nothing to see here.
Görecek bir şey yok!
Nothing to see here, pal!
- Burada görecek bir şey yok.
Move along. - Nothing to see here.
Pekala, millet, burada görecek bir şey yok.
- [Gasping] All right, people, nothing to see here.
Görecek bir şey yok.
Stand back. Nothing to see here.
Orada sanırım görecek bir şey yok, değil mi?
There's nothing to see though, is there?
Görecek bir şey yok.
Nothin'to see here.
- Dağılın. Görecek bir şey yok.
Nothing to see.
Burada görecek bir şey yok!
Nothing to see here!
Neyse, devam et, casusluk yap çünkü görecek bir şey yok.
Fine, go right ahead and keep spying'cause there's nothing to see.
Görecek bir şey yok, Başmüfettiş,
Not to see, there's nothing, Chief-Inspector.
Aşağıda görecek bir şey yok.
Here! There's nothing to see there.
Görecek daha fazla bir şey yok.
There's nothing more to see.
Ben ve hesap defterleri dışında görecek başka bir şey yok.
There's nothing else to see, except me and the books.
Görecek fazla bir şey yok.
There's not much to see.
Ve yok görecek bir şey.
And nothing to see
Görecek pek bir şey yok.
Not very much to see.
Görecek bir şey yok. "Kral Çıplak".
There's nothin'to see.
Evet, pekala, korkarım görecek pek bir şey yok.
Yeah, well, I'm afraid there's not much to see.
Görecek, duyacak bir şey yok, bu yüzden...
There's nothing for you to see or to hear, so just...
Görecek pek bir şey yok.
Not much to see.
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
göreceğiz 617
göreceğim 28
göreceksin 766
göreceksiniz 203
göreceğiz bakalım 76
bir şey yok mu 17
göreceğiz 617
göreceğim 28
göreceksin 766
göreceksiniz 203
göreceğiz bakalım 76