Görmek istiyorum перевод на английский
10,446 параллельный перевод
Ne yapacağını görmek istiyorum.
I want to see what he does.
Silahlar teslim edildiğinde ve mekik geri döndüğünde seni de orada görmek istiyorum.
Once the weapons are delivered and that shuttle comes back, I want you on it.
Kızlarımı görmek istiyorum.
I want to see my girls.
Durup Abby ve Nat'i görmek istiyorum.
I just want to stop and see Abby and Nat.
Ben bir ara uğramak istiyorum, annemi görmek istiyorum.
I want to come by, I want to see Mom.
Görmek istiyorum.
I want to see it.
Ben seni gerçekten mutlu edecek şeyler yaparken görmek istiyorum.
And I want to see you doing something that you truly enjoy and that you're happy doing.
Sadece lisansını görmek istiyorum.
I just want to see the license.
- Çünkü seni yargılanırken görmek istiyorum.
Because I want to see you stand trial.
Ben sonsuza dek kaos içinde sürüklenen bir dünya görmek istiyorum.
I'd like to see with my own two eyes a world confused by chaos that continues for eternity.
- Sadece çocuklarımı görmek istiyorum.
I just need to see my kids.
Mesajlar duruyor. Onları görmek istiyorum.
You've still got your texts on your phone and I wanna see them.
Kiminle konuştuğunu görmek istiyorum.
I want to see who you're talking to.
- Lütfen görmek istiyorum.
- Please. I want to see.
Görmek istiyorum.
I want to see that.
simdi de sunun memelerini görmek istiyorum.
Oh, now I want to see her tits.
Onu görmek istiyorum, lütfen.
I'd like to see him, please.
- Vaiz James... onu görmek istiyorum.
It's Preacher James. I want to go see. Okay.
Seni görmek istiyorum.
I want to see you.
Ben de seni görmek istiyorum.
And I want to see you, too.
Sabah ilk iş olarak seni yeşil dağ ışığı altında görmek istiyorum.
I want to see you first thing in the morning by that green mountain light.
Ben sadece biraz saygı görmek istiyorum...
Well, I'm just looking for a little respect...
Bu şirketin sitesini görmek istiyorum.
I would like to see this company's website.
- Eşitliyorum şurayı. - Görmek istiyorum.
- I'm just evening it out, up here.
Gerçekten sendeyse, onu görmek istiyorum.
If you really have it, I want to see it.
- Onu görmek istiyorum.
I'd like to see him.
Kendi gözlerimle görmek istiyorum.
I want to see with my own eyes.
Bekarlığa veda partimi de bu geceye aldım, çünkü seni de orada görmek istiyorum baş nedime.
Also, I moved my bachelorette party up to tonight'cause I want you to be there... maid of honor.
Ama sadece senin yüzünü görmek istiyorum.
Mm. Yours is the only face I want to see.
Görmek istiyorum.
I want to take a look.
Bebek odasını görmek istiyorum.
I want to see the nursery.
- Niska'yi görmek istiyorum.
I want to see Niska.
Odamı görmek istiyorum.
I want to see my room.
Peki, o formları görmek istiyorum.
Yeah, I'm gonna need to see those forms.
Vurduğun adamı görmek istiyorum.
I want to see the guy you hit.
Seninle büyük bir riske girdim ve başardığını görmek istiyorum.
I took a big chance on you. I want to see you pan out.
Evet, içini açıp nasıl bir teknolojileri olduğunu görmek istiyorum.
Yeah, I wanted to break it down and see what they're basing their tech on.
Ama sonuçları olabildiğince çabuk bir şekilde görmek istiyorum.
But I'd like to see the results as soon as possible.
- Fiyortları görmek istiyorum.
- I want to see fjords.
Görmek istiyorum.
I want to see
Ne kadar belaya bulaşacağınızı görmek istiyorum!
Show me How much trouble you can make!
- Şu mangoları görmek istiyorum.
I would like to see these mangoes.
O dislerinin pariltisinilenste görmek istiyorum.
We want to see those teeth gleam in the lens.
- Hemen onları görmek istiyorum.
We wanna see them right now!
- Bunu görmek istiyorum, lütfen.
I wanna see that, please.
Görmek istiyorum.
I wanna see it.
Bu şerefsizi görmek ve onun yüzüne bakmak istiyorum.
I wanna see the bastard and I wanna look him in the face.
Ben yine de görmek istiyorum.
I still need to see it.
Bana nerede olduğunu söyle Ray. Seni görmek istiyorum.
Tell me where you are, Ray.
Ekibimde tekrar görmek istiyorum seni.
I want you back on my team.
Buna inanmak istiyorum ama tek yapmam gereken geçmiş tecrübelere bakıp tam tersini söylediğini görmek.
I want to believe that, but all I have is to go on is past experience, and that says something completely different.