Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ H ] / Halfway

Halfway перевод на английский

4,060 параллельный перевод
Yarı yol noktasına yaklaşıyorum, kreasyonlarımız "A" sınıfı Newmar Mountain Aire'yi toz içinde bırakmışlardı.
Tanner : Nearing the halfway point, our creations had already left the class "A" Newmar Mountain Aire in the dust.
Sanırım o uçağı çok hızlı salladım çünkü yolculuğumun yarısında mini 747'imin vitesi bozuldu ve yere çakıldım.
Guess I was rockin that plane too hard,'cause halfway through the ride, my mini-747 fell off its gears, and I crashed to the ground.
Otoyola çıkan kişi asla Nijeryalı kovboy olmaz.
Well, you know, the Nigerian cowboy's never been one to go halfway.
Zaten bu yüzden dünyanın öbür ucuna veya Meksika'ya gidiyoruz. Hepsini geride bırakmak için.
I mean, that's why we're going halfway around the world or to Mexico, to leave it all behind.
Bu doğru olamaz çünkü aralarında bir dünya mesafe var.
That can't be right,'cause they're halfway across the world from each other.
Şu anda San Francisco yolunu yarılamıştım.
I should be halfway to San Francisco by now.
Evime gidiyordum.
I was halfway home.
Yolu yarıladık sanırım.
So, we're halfway home.
Yarısına gelince fark ettim.
I learned that one halfway through.
Biliyorum çünkü Bermuda'ya kadar gitmemiş.
I know that because she's not halfway to Bermuda.
Neden dünyanın yarısını gezmek zorundasın?
Why do you have to go halfway around the world?
Dünyanın yarısını dolaştık ve bu sabah o kadar eski bir uçağa bindik ki uçaktan atladığımda daha çok güvendeydim herhalde.
We've traveled halfway across the world. And this morning we flew in a plane so old, I'm pretty sure I was safer once I jumped out of it.
Timsah parasının yarısı çıkar buradan.
I'm, like, halfway to an alligator here.
İstediğim fotoğrafların yarısını çekebildim daha.
Well, we're only halfway through all the pictures that I wanted to do.
Topluma kazandırma merkezi işte burası dostum.
There's the halfway house, my brother.
Evlilik yolunu çoktan yarılamışsın.
You're halfway down the aisle already.
- Yarılamış durumdasınız.
It's about halfway through.
Çünkü abisiyle...
Because he's halfway between an older brother and a...
Lucy, şimdiye ülkeyi terk ederdi.
Lucy, he could be halfway out of the country by now.
Yavaş temponun ortasında duruyor, hızlı tempoya başlamıyor bile.
He stops halfway through the andante, doesn't even touch the presto.
Stills'in Belize yolunu yarıladığını düşünmüştük ama artık farklı düşünüyoruz.
We thought Stills was halfway to Belize, but now we know different.
Şimdiye kadar Chicago yolunu yarılamışsındır diyordum.
I thought you'd be halfway to Chicago by now..
Bu yüzden, bu iş için benim gibi yaşlı bir kadını dünyanın öbür ucuna gönderdiler.
That's why they send me, an old lady, halfway around the world to do this.
Zaten o yolu yarıladım bile.
Hell, I'm already halfway there.
"Gerçek daha pantolonunu bile giymeden bir yalan dünyanın yarısını dolaşabilir."
"A lie could make it halfway around the world before the truth can put on its pants."
Annen Barnes-Ewing kavgasından kurtulmak için bütün dünyayı dolaştı, yeterince uzağa gidemediği çok açık.
Your mother traveled halfway across the world to get away from the Barnes / Ewing feud, and apparently, she didn't go far enough.
* Ölüp gidersin, daha başaramadan yarısını *
♪ You're gonna kick off ♪ ♪ before you even get halfway through ♪
Şu küçük çakal Santiago'nun döneceği yok. Şu an muhtemelen birbirlerini parmaklıyorlardır.
Santiago, that little weasel's not coming back- - he's probably halfway to third base by now.
Zaten benziyor.
The guy's halfway there already.
Adeta yolu yarılamıştım.
I made it almost halfway.
Hobin bu mu? Emekli suikastçileri rehabilite etme merkezi yönetmek mi?
Running a halfway house for retired assassins?
McGrath'lerin kafaları bayağı bir güzeldi, ayakta duracak hâlleri yoktu ve bu iki arkadaş da çocukları evine götürmek zorunda kaldı.
Halfway through their mugs, the McGraths nearly dropped to the floor and those two fellas had to help the boys home.
Ben adanın yarı mesafesindeydim!
I was halfway across the island!
Yarısına katıldım.
Joined halfway through.
Bence yarı yolda panikledi, tökezledi ve yere düştü.
I think he panicked halfway across, tripped and fell.
Tamam, ortada buluşalım o zaman.
Okay, l-let's meet halfway.
Bu senin için cehennem ızdırabı gibi olmuştur, dünyanın öteki ucundasın, yalnızsın, Mia'nın başka bir adamla yatakta düşünüyorsun.
Now, it must have been hell for you, halfway across the world, alone, thinking about Mia in bed with another man.
Benim düşünceme göre eğer kendini nostaljik hissettirebilirsem insanlığını geri kazanmanın yolunu yarılamışız demektir.
See, the way I figure it is, if I can make you nostalgic, then you're already halfway to getting your humanity back.
Ortalara doğru pek iyi hissetmemeye başladım.
About halfway through, I started feeling not so good.
Milan'la Forli arasını yarıladık.
Halfway from Milan to Forli?
Fakat Phil, çocuklarımızın nasıl birer cehennem zebanisi olduğunu fark etmeden önce, Yellowstone159 yolunu yarılamak istemiyordum.
But I didn't want to get halfway into a trip to Yellowstone before Phil discovered what malevolent hellspawn we have for children...
Kim olduklarını ülkenin yarısını katettikten sonra değil, şimdi görmen daha iyi.
It's better that you find out who they are now than when you're halfway across the country.
- Savaşın yarısında annemi defnettiğimden beri buraya gelmemiştim.
I haven't been here since I buried my mother, halfway through the war.
- Yolun yarısını geçmişizdir. - Sadece yarısını mı?
We must be halfway by now.
Kodun yarısındayız, B.O.B.
We are halfway to the code, B.O.B.
Ben epey yaklaşmıştım fakat dışarı atılmaktan korktum ve vazgeçtim. Hâlâ çok gerginim.
I was close, but I didn't want to get halfway there and have the management throw me out or something.
Çünkü Billy Flynn evinin hemen önünde 12 saat önce vuruldu.
Because Billy Flynn was shot outside his halfway house 12 hours ago.
- Sadece üzerine düşeni yap, gerisini dert etme.
All you gotta do is meet me halfway, okay?
Topluma kazandırma merkeziyim.
Halfway house.
- Yarım yamalak yapmadık, haklısın.
We didn't go halfway, it's true.
Birazdan tekrar oturmak istiyorum.
Only halfway? I'll have to sit down again soon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]