Haliyle перевод на английский
1,670 параллельный перевод
Haliyle Mösyö Duflot niyetinizi merak ediyor.
Naturally Monsieur Duflot will be anxious as to your intentions.
Çünkü benim için, şu haliyle bile La Siroque sihirli bir yer.
Because for me, even in its present state, La Siroque is a place of magic.
Beyni 12 sene önceki haliyle aynı.
His brain is identical to scans from 12 years ago, when he was six.
Beynimizin en ilkel haliyle aşık oluruz, sürüngen beyni.
We fall in love with the most primal part of our brain, the reptile brain.
Biz her şeyi basit haliyle sınıflandırırız iyi ve kötü, kahramanlar ve kötü adamlar gibi...
We like things nice and simple... good and evil, heroes and villains.
Bu akşam son haliyle yandığında binlerce insanın nasıl coşacağını görürsünüz.
Now, just wait till tonight when it's lit properly... and there's thousands of cheering people in the stands.
Haliyle köpek balıkları küçük balıklar Için bir çeşit korunma yeri sağlıyor.. ... böylece açık kumlu çölde enkazdan Enkaza gidip gelebiliyorlar.
So the sharks provide another kind of sanctuary for small fish as they travel from wreck to wreck across this desert of open sand.
Daisy ( papatya ), lütfen bize söyler misin bir erkeği en doğal haliyle tanımlayan şey nedir?
And, Daisy, will you tell us what man represents in his purest form?
Bu haliyle de yeterince iğrenç.
It's disgusting is what it is.
Çocukları kafayı yemiş, doğduğu haliyle etrafta dolanırken.
Their kid, whacked out wandering around in his birthday suit?
Bu haliyle o kadar sevgiliyi nasıl bulmuş?
How did she manage to have so many lovers?
Dünyayı gerçek haliyle görmüyorsun.
You don't see the world the way it is.
Taşakların fena halde dolmuş. Ve bu da seni deli ediyor haliyle.
Your plums are backing up, it's driving you nuts, it's confusing you.
Bu haliyle en az sizin kadar garip görünüyor.
Oh, well, now he looks as strange as you two do.
Görmüş olsam da En karanlık haliyle hileyi
Even though I have seen Its darkest form, deceit
En basit ve yalın haliyle söylersem muhalifleri susturmak için hükümet tarafından kullanıldık.
The, uh... We were being used by the government to stop dissent, just... plain and simple.
Onu, olduğu haliyle ve o dönemde olacağı haliyle seviyorduk. Ve bizimle yürüyüş yaptı.
We loved him for who he was, and who he was to become during that period, and he marched with us, he walked with us.
Haliyle, bunun bir utanç olduğunu düşündüm.
Naturally, I thought it was a shame.
Ve şu anki haliyle birkaç güne kadar ancak öğreneceğiz.
Now it'll be a couple of days before we can find out.
Haliyle onlar da beyazları yer.
And we eat fat whiteys!
- En uygun haliyle, ama Mindanao'nun asileri 30 yılı aşkın süredir Hükümetle savaşıyor.
- Right, but the Mindanao rebels have fought the government for more than 30 years.
Genç, yakışıklı ve çekici haliyle bir fotoğrafını koymuşlar.
Big picture of him here as a handsome young spunker.
Şu an ki haliyle Warrior'a giremez bile.
She don't got what it takes to be a Warrior.
William Cotton ile tanışın, 90'lardaki haliyle, dinlerarası hoşgörünün kesinlikle farklı bir yönüyle.
Meet William Cotton, The'90s version, With a decidedly different slant on interfaith tolerance.
Haliyle ben de. Saçmalıyorsun!
This is so screwed up!
Haliyle gözüm korktu.
So I was a little scared to take those...
Dağıtıcı değiştiğinde kartlar da değişiyordu, tamamen fabrikadan gelmiş haliyle bir deste.
On dealer shift changes, they would introduce new decks, sealed straight from the factory.
İç çamaşırlı haliyle Fernanso Valenzula ile yan yana resim çektirmeyi nasıl başardım sanıyorsun?
Didn't you ever wonder why I have that picture of me next to Fernando Valenzuela in his underwear?
- Haliyle, yer alamazdı.
Obviously, it couldn't be.
Melissa'yı her zamanki haliyle hatırlayın tamam mı?
Let's remember Melissa the way she was. All right?
Başlangıçtaki haliyle Hogfather.
The Hogfather as he began.
Şeyy... eski haliyle ne yapardın ki?
Well... what did you do with the old bras?
Bu gece "Nathan ve Haley Peri Masalı" adlı eseri izinsiz olarak, ve en orjinal haliyle sahneye koyuyoruz.
So tonight i give you an authentic and very unauthorized re-enactment of "nathan and haley, a fairy tale."
Hepsi ona verdiğim haliyle duruyor.
- Yes. It's all as it was when I gave it to him.
Henry, en basit haliyle söylüyorum, bugün burada birşeyleri engellemene izin vermeyeceğim.
Henry, I simply won't allow you to disrupt things today.
Ayrıca, suradımın bu haliyle ben gidemem.
Besides, I can't go with my face like this.
Evet ama şu anki haliyle onları zaten geride bırakıyoruz.
Yeah, but as it is, I mean, we're leaving them all behind anyway.
Yaşasın yeni haliyle St Arnaud!
Long live pacified St Arnaud!
Onu seviyoruz kolsuz haliyle bile.
We love him, even with his empty sleeve.
Haliyle hayatımda bi baba figürü olmadı.
So I didn't really have that male figure in my life.
Kişisel veriler yalnızca ve yalnızca araştırma amaçlı kullanılmalı Northmarsh cinayetiyle bağlantısına haliyle ihtimal vermedik.
personal data must only be used for research purposes.. and of course we didn't suspect a link to the Northmarsh murder.
Bayan O'Brian, en kötü haliyle... bu, mahremiyet ilkesinin çok kaba bir ihlali olur... ve sözünü ettiğimiz kişi Başkan.
Ms. O'Brian, at the very least, this constitutes an egregious violation of privacy, and we're talking about the President.
Sanırım, tatsız ve kaçınılmaz bir mukayese ırk ayrımcılığı dönemi sırasındaki Güney Afrika'nın haliyle yapılabilir.
Well, I think the unpleasant and unavoidable comparison is with South Africa during the apartheid period.
Annem odamı gerçekten en son bıraktığım haliyle mi muhafaza etti?
Mom really kept my room just like I left it?
E bardak da taştı haliyle.
That was the straw...
"En iyi haliyle, insandan biraz daha kötüdür."
"When he's best, he's little worse than a man."
"En kötü haliyle ise..." "Hayvandan biraz daha iyidir."
"And when he's worst, he's little better than a beast."
Helen Keller öldü. Evet, ama, o haliyle bile daha iyi konuşabilirdi.
Yeah, well, even dead, she could do better.
Akustik sesiyle ve sakin haliyle bu İngiliz soul müzik sanatçısı yılın en iyi yenilerinden.
With her stripped-down sound and chilled-out vibe, this British soul superstar is one of the year's hottest newcomers.
- Ona düşündüklerimi söyleyemedim. Bu haliyle harika görünüyordu.
- I never got to tell her what I really thought, which was she looked great the way she was.
Haliyle çeki gönderdim bile...
- I've sent the check in already.