Hapı перевод на английский
7,056 параллельный перевод
Uyku hapı.
Sleeping pills.
Hapı hayatta popo yoluyla almam.
No, no, no. I do not go the butt way.
Sanırım hapı ona beklemediği bir anda vermem gerekecek.
Guess I'm just gonna have to take him by surprise.
Evet, benim ciğerim. Ve o hapı almak istemiyorum işte.
Yes, it is my liver, and I don't want to take that pill.
Hapı yuttun.
You're screwed.
Dave, onu öldüremezsek hapı yutarsın.
Dave, if we can't kill him, you're doomed.
12 yaşından beri doğum kontrol hapı kullandırtıyorum.
I've had her on the pill since she was 12.
Uyku hapı var elbet.
Sleeping pills, yes.
Çünkü uyku hapı var ve sorunuma yardımı olduğu halde vermiyorsun.
- No. Yes. Because you're not giving me the pills, even though they do exist and would help my problem.
Aslında uyku hapıdır.
It's essentially a sleeping pill.
El kremi lazım oldu, çantan da orada öyle açık duruyordu bir baktım içinde bir kutu uyku hapı ve kusma önleyici var.
I needed some hand gel and your bag was there on the side and open, and when I found it, I saw that there was... a bottle of sleeping pills with some anti-sickness medication.
Buna karşın az daha hapı yutuyorduk.
Although we're kinda boned there too.
Aldığım her hapın saflığını kontrol ediyorum.
I check every pill I get for purity.
- Hadi ama, son iki hapım bu.
- Come on, they're my last two.
Biraz çıtçıt hapı, küçük bir çizgi, biraz esrar...
A little popper pill, a little line, a bit of puff...
Kırmızı hapı alın.
TAKE THE RED PILL.
- Hapı almak istiyorum.
I want to get the pill.
- Doğum kontrol hapı almıştır inşallah.
I hope she was on birth control.
Kyle Cooper ve kız arkadaşı hem kondom hem de doğum kontrol hapı kullanmış.
Kyle Cooper and his girlfriend were using condoms and birth control.
Şimdi de dikkatinizi dinorozusta hapı yutan çocuklara çekeyim.
Now let me direct your attention to the Boy-Are-They-In-Trouble-A-Sauruses.
Çok fazla hap atıyorsundur, kardeşim.
You've been hitting the ecstasy, brother.
Gerçekten çok hap içmiş olmalısın.
Wow, you really took a lot of drugs.
Bu demek ki bu 5 mg bir hap ve ben sokak fiyatı 10 olan şey için sana 80 $ verdim.
This means this is a 5-milligram pill, and I just gave you $ 80, which is the street value of 10.
Direksiyonda sen varsın, ben avuç dolusu hap içtim çünkü.
You're driving. I'm on a shit-ton of pills right now.
Söylemiyor ama alkol dışında hap bağımlısı da olmalı.
She said she didn't, but she must have a pill addiction - as well as the alcohol.
O kadar çok hap almak istememiştim.
I didn't mean to take so many pills.
- Hap olarak kullanacaklar.
They plan on making pills.
- Hap mı?
Pills?
Sayısını unutup çok fazla hap aldın.
You lost count.
- Hap yok mu?
- Aren't there pills?
İki hap, günde üç kere.
Two pills, three times a day.
Hap adı altında yapay duygular.
Synthetic emotions in the form of pills.
Hap kutularını karıştıralım.
Let's raid pill bottles.
Meksika'daki laboratuvarlarda biyosentezlenmiş, hap içine paketlenmiş bir logo ile kutulanıp, vergisinin hükümete ödeneceği ABD'ye gönderilmiş rüşvet verilen görevli tarafından çalınmış, Vera'nın elemanına satılmış ondan Shayla'ya satılmış ondan da bana gelmiş.
Biosynthesized in some lab in Mexico, packed into a pill, shipped to the States where it was packaged with a logo and taxed by the government, stolen by a bribed guard, sold to a Vera henchmen, oversold to Shayla, and then to me.
Hap hâlinde.
- Pills?
Ne olur ne olmaz diye hap alsak mı?
Should we maybe get a pill to be safe?
- 20 hap mı?
- 20 pills?
Fakat o gece Charlemagne o kadar güçlüymüş ki koruma kalkanını delmiş. Sonra B planı adında sihirli bir hap almışlar.
But that night, Charlemagne was so powerful, he broke through his protective shield, and they had to go get the magic potion called a Plan B pill, and it was kind of weird.
O bilgiyi ortaya çıkmadan ele geçirmeliyiz Hap.
We got to get that report, Hap. Before it comes out.
Hap'in oğlu olmaman çok kötü.
Too bad you're not Hap's son.
- Hap ve ben bize katılmanıza çok memnun olduk Sayın Şef.
Commissioner, Hap and I are so glad you could join us.
- İyi ki doğdun Hap.
Happy birthday to you, Hap.
Bu harika bir şey Hap.
Hap, this is unbelievable.
Hap beni kovdu.
Hap cut me off.
Hap seni kovuysa ne olmuş ki?
So what if Hap cut you off?
Hap kendi işimi kuramayacağımı düşünüyor.
Hap doesn't think I can do it on my own.
Hap'ın düşündüğü kimin umurunda?
Who cares what Hap thinks?
Telefonda Hap Briggs ile konuşuyordu.
He was talking to Hap Briggs on his... on his cell.
Hap Briggs'in bu yer için servet ödemek zorunda kalacağını öğrendim.
I mean, we got a line on a bottleneck plate that Hap Briggs is gonna have to pay up the nose for.
Bu yol Hap için bu kadar önemli işte.
That's how important this access road is to Hap.
Doğrusunu isterseniz Hap Jr. ismine sıcak bakıyoruz.
We were leaning towards Hap Jr., as a matter of fact.