Hardal перевод на английский
1,125 параллельный перевод
Sen çok fazla hardal yedin!
You eat too much mustard!
Sarı hardal mı yoksa koyu renk mi?
The yellow mustard or the darker one?
İğrenç! Her yerin hardal oldu.
Disgus - you got mustard all over -
Hardal mı, ketçap mı?
Do you want mustard or ketchup?
Hardal mı?
Mustard?
Yani, hardal bile işe yaramıyor!
I mean, the mustard doesn't even help.
Burada hardal var mı hiç?
You got any mustard out here?
Hardalınız var mı patron?
You got any mustard, coach?
Hardal kadar güçlüdür.
Guinea pigs. He's as keen as mustard.
Ve Carson, bu sabah tanıştığınız pilot savaşta vurulmuş ve geceyi bir siperde geçirmiş. O süre boyunca hardal gazı soluyunca tek ciğerini kaybetmiş.
Carson, that pilot you met, was shot down in the war, spent the night in a fox hole, and he breathed some mustard gas, which left him with one lung.
Hardal?
Mustard?
Kimler sosis hardal ve sos ister?
Who wants bratwurst, mustard and relish?
Ekmeğe bulanmış ve kızarana kadar sote edilmiş taze hani balığı. Tereyağı, arpa soğan karşı konulamaz Dijon hardalıyla.
It's fresh grouper, slightly breaded, sauteed to a golden brown, and lemon butter, shallots with a teasing hint of Dijon.
- Bana hardalı alabilir misin?
Would you get me the mustard?
Ayakkabı da yok, hardal da yok.
No shoes, no mustard.
- Hardal rengi.
- Taupe.
Hardal rengi mi?
Taupe?
Hardal rengi.
Taupe.
Büyük kutum olsaydı, hardal rengini, kiraz kurusunu ve fildişini bilirdim.
If I had had the big box, I would now know taupe and cerise and ecru.
Hardal soslu ve kremalı domuz pirzolası yaptım ve Mark "Domuz pirzolamı başka türlü istemiyorum artık," dedi.
Oh, and I made pork chops with mustard and cream and Mark said, "I never want my pork chops cooked any other way."
Hardal.
Mustard.
Robbie, E.Buzz biraz hardal isteyebilir.
Maybe E. Buzz wants some mustard, Robbie.
Büfe hardalını değiştirmiş.
I think the deli's using a different mustard.
- Hardal seviyorsan. - Yemek mi?
And if you like mustard...
Deniz pirinci ve radicchio maruluna yatırılmış... Fransız siyah mantarı aldım. Kenarına da Dijon hardal sosu koydurdum.
Well, I picked up the wild rice with the French morel mushrooms... on a bed of radicchio lettuce, and there's a little Dijon dressing on the side.
Bir miktar Coleman hardalı.
A little Coleman's mustard.
Hardalı uzatsana.
Pass the mustard.
- Biraz hardal?
- A little mustard?
İçinde hardal var.
It's mustard.
Hardal teni yumuşatıyor mu?
Is mustard good for the skin?
Mağazada ketçap ve hardal yedim, çok tokum.
I filled up at the store on ketchup and mustard.
Ah, hardal?
- The mustard?
- Hardal da mı işe yaramadı?
- Hasn't the mustard helped?
- Belki biraz İngiliz hardalı denemelisin.
- Maybe you should try the English.
"Sonra, hardal soslu somon balığı, ama sosu yanında olsun."
"Then salmon with mustard sauce, but I want the sauce on the side."
- Sosis ve hardal.
- A hot dog and mustard.
Sosis ve hardal mı?
A hot dog and mustard?
Sosis ve hardal!
A hot dog and mustard!
Size hardal, acı kırmızı biber ve bir kavanoz turşu getirdim.
I brought strong mustard. Tabasco and a jar of gherkins.
Ama sizin hardal değil çünkü sizin hardalın tadı pislik gibi.
But not your mustard'cause your mustard tastes like shit.
Ve hardal ve soğuk et kattığında, Peki, doğruyu yakalamanın yıllar süren uygulamayla olduğunu görebilirsin.
And then when you factor in the mustard and the luncheon meats, well, you can see it takes years of practice to get it right.
Üzerinde hardal var.
It's got mustard on it.
Hardalı dökme.
Don't spill mustard.
Hardal kavanozunun kapağını kapatmayı reddetti diye.
Because he refused to put the top back on the mustard jar.
Beşbuçuk saatlik yolu bu hardalık için mi geldik?
We drove five and a half hours for this canker sore?
Teşekkürler Tino, bu hardal çok daha iyi.
Thank you, Tino, Oscar's a lot better.
Hardal mı, lahana turşusu mu?
Mustard and kraut?
Gelecek sefer hardal kullanacağım!
And next time i'll use mustard!
CARNE'yi izlediniz hardal... domates... harissa...
you have seen CARNE mustard... tomatoes... harissa...
hardal... harissa...
mustard... harissa...
- Hardal.
- I wanted to call...