Hatalısın перевод на английский
591 параллельный перевод
Hatalısın!
You're not straight!
Sizin aşırı nezaketiniz, Ekselansları, fakat eminim hatalısınız.
It's extremely gracious of Your Excellency, but I'm sure you're mistaken.
Sen de benim kadar hatalısın.
This is as much my fault as yours.
- Hepiniz hatalısınız!
You're all wet!
Hatalısın, Jeff.
You're wrong, Jeff.
- Sen hatalısın!
- And you'll be wrong.
- Hatalısın.
- You make a mistake.
- Sen hatalısın.
- You make a mistake.
Hayır, hatalısın.
No, you're wrong.
- Hatalısınız.
- You're wrong
Üzgünüm, hatalısınız.
I'm sorry, sir, but you're wrong.
Hatalısın.
You're mistaken.
Hatalısınız Bay Flint.
You are wrong, Mr. Flint.
Asıl sen çok hatalısın.
You're as wrong as you can be.
Sen hatalısın!
You're wrong!
Sen hatalısın ve mükemmel değilsin!
You are flawed and imperfect.
Öyle biri ki : "Hatalısın, Fenton" diyebilecek kudrete sahip.
Someone with power to say, " You're wrong, Fenton.
Hatalısınız, genç bayım...
Your'e wrong, young sir...
Eğer böyle düşünüyorsan hatalısın...
You are grossly mistaken if you think that we were there...
Hatalısın!
You're wrong!
Sadece hatalısın, o kadar!
You're just wrong.
- Mike, hatalısın.
- Mike, you're wrong.
Hatalısınız, efendim.
No, sir, you're wrong.
- Siz hatalısınız.
- You are mistake.
Hatalısın.
You're wrong. - Okay.
Hatalısın.
You're wrong.
Hatalısın, çünkü kulağından çıkıyor.
You're wrong, cause I can see it coming out of your ear.
Hatalısın diyemiyorum.
I can't say that you are wrong.
Ama beyler, siz hatalısınız.
But gentlemen, you are mistaken.
Hatalısın, biliyorsun.
You're wrong, you know!
Ölüyken de hayattayken olduğu gibi hatalısın eski ortağım.
Mistaken in death as you were in life, old partner.
Sen hatalısın.
You're wrong.
Eğer bir başkasına aşık olduğumu düşünüyorsan, çok hatalısın.
If you think I love someone else, you're mistaken.
Hatalı duygusal yaklaşımınla çocukların ikisini de kasten idam sehpasına gönderiyorsun, farkında mısın?
That by your mistaken affection... you are deliberately sending both boys... to the gallows?
Şimdi, benim yaptığımın neresi hatalı?
Now, what's wrong with the way I'm doing it?
Sudrow'larda hatalıydım. Rynder'ın tüfeklerini de kızılderililerden koruyamadım.
Failed at Sudro's, failed to keep Rynders'rifles from the tribes.
Bir adamın peşinden koşmak hatalıdır.
It's wrong for a woman to chase after a man.
Deneylerin yolu, bir yığın hatalı hesaplamanın arasından geçer ve bu yol sık sık hataların ve karanlığın ortasında kaybolur.
The paths of experimentation twist and turn through mountains of miscalculation and often lose themselves in error and darkness.
Eğer kendisine hatalı davrandığım ve hatamı telafi etmeye çalıştığım, aslında çok sevdiğim ve bana çok yakın birisi
I'm only convinced when I've seen someone who's dear to me, who's close to me, toward whom I behaved wrongly and still hoped to make it right,
Daima ve her yerde doğru ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalmalı her tür hatalı fikir veya hareketle bıkıp usanmadan mücadele ederek partinin kolektif yapısını pekiştirip kitlelerle aradaki bağları kurmalıdır.
He must always hold to just principles and fight any wrong ideas or actions so as to help the collective Party life reinforcing ties with the masses.
- Haklısın. Harry Mudd, bir insan için bile hatalı.
Harry Mudd is flawed, even for a human being.
Hatalısın.
Well, we were wrong.
Bir füze testi sırasında denizaltılarımızın birinden hatalı bir fırlatma yapıldı.
When a missile test, fired from one of our own submarines, malfunctioned.
Muriel hatalı olduğunu kabul ediyor ama hayatta risklerin alınması ve insanın her zaman her şeyi annesine danışmaması gerektiğini söylüyor.
MurieI admits she's at fault, but says you have to take risks in life... and shouldn't always have to consult your mother.
Oğluma hatalı olduğunu açıklamalısın.
You've gotta explain to my son how wrong he is.
Tanrıların kızgın olduğu doğru ama Godi,... insanları şiddete ve nefrete yönlendirdiği için hatalı.
It's true that the gods were angry, uh, but it was the Godi who did wrong... by leading the people to hatred and to violence.
Eğer Dr. Mukerjee sınırdan kimseyi kaçırmıyorum diyorsa ofisteki tüm deliller hatalı demektir.
I mean, if Dr. Mukerjee says he didn't run anyone over the border then all our evidence at Security's gotta be wrong.
Hatalısın doktor.
Oh, you're wrong, Doc, I know you're wrong.
Hatalı olan kadının vücuduydu.
It's the body! The woman's body was all wrong!
Ve geçen sene o parçayı ürettiğimizde yüksek bir yüzdenin... hatalı çıktığını hatırladığım için...
Oh, it's just that I remember that we... manufactured that piece last year, and... an unusually high number of them checked out to be faulty.
Bütün adamlarımızın programları hatalı değildi.
Not all our people's programming was faulty.